Bölüm 6

10 0 0
                                    


Ezgi demirsoydan;

Uykumdan telefonumun çalmasıyla uyandım baktığımda bilinmeyen bir numaraydı  tabiki meraklı ben açtım "alo" "merhaba kızım" "baba sen-" "evet kızım ben eee abin nerde yokmu tüh baksen şu işe" "sen ne yaptın abime" "bişey yapmadım adamlarım yapıyor şimdi ise ben seni almaya geliyorum topla eşyalarını" "gelmiyorum ben bir yere" diyip

 telefonu suratına kapattım sonra hemen abimi aradım ama açan olmadı sonra ablıma barış geldi barışı arayıp neden barış derseniz bende bilmiyorum geçen gün bize geldiğinde almıştım numaralarını ama oda açmıyordu abim en son sahile gidiyordu babamlar gelmeden çıkmam gerekiyordu camdan bakınca kimse görünmüyordu ama tuzak kurmuş olabilirdi 

hemen kendi odama gidip camdan baktım görünürde kimse yoktu zaten üçüncü katta oturuyorduk kenardaki borulara tutunarak yavaşça inmeye başladım ama çok zordu her an aşşagıya uçabilirdim birkaç zor andan sonra aşşağı inebilmiştim binanın girişine bakınca yanılmadığımı anladım babam ve birkaç adamı orada pusuya yatmış bekliyordu onlara görünmeden siteden çıktım saat geç olduğu için hava karanlıktı ve kimse beni görmemişti taxiye binim sahile geldim heryerde kan ve ceset vardı ve o alan polis şeridiyle kapatılmıştı korkuyla etrafı taradı gözlerim o sırada selim abi vardı oda beni farketti "selim abi abim nerde ne olur bişe olmadı o iyi de buraya gelmişti açmıyor telefonlarımı" "sakin ol ezgi iyi abin gel götüreyim seni" kafa sallayıp onayladım onu sonra şeritten içeri girince abim gördü bizi iyi görünüyordu bir şeyi yoktu direk onun yanına gidip sarıldım ve ağlamaya başladım ama o beni burda görmeyi beklemiyordu ki şaşkındı "şşş sakin ol abim yok bişe korkma" "sana bişey oldu sandım" diyip bi süre ben ağladım abim beni sakinleştirmeye çalıştı tam sakinleştiğim için kafamı kaldırıp etrafa bakıyordum ki abim kafama biraz daha göğsüne çekti saçımı öpüp "bakma etrafa güzelim sen alışkın değilsin korkabilirsin gel sakin bir yere geçelim öyle konuşalım" kafamı göğsünden çekmeden "tamam" dedim sakin bir yere geçince kafamı kaldırıp abimin yüzünü inceledim "iyisin dimi" "iyiyim ezgi vallaha iyiyim korkma daha fazla" "elimde mi sanki" "sen nerden bildin böyle olucağını" "babam aradı ..." diye başlayıp olan biteni anlattım. 

"evden nasıl çıktım dedin sen" "camdan" "camdan? Borulara tutunarak,kızım manyakmısın sen" "e ama tahmin ettim pusu kurabileceğini" "sen harbi delirmissin biz bile yaparken belimize ip bağlanmasına rağmen korkuyoruz kıza bak ya" "napıyım yaa ordan inseydim de yakalasalardı mı" "ben daha bişey demiyorum gerçekten ezgi, hem ben sana sinirliyim" 

abimin ekip karşıda konuşuyordu bende kalkıp geri geri oraya doğru gitmeye başladım bir yandan da "eee ben kalkıyım buse abla çağırıyor sanırım" ben kalkınca abimde kalkmıştı ya unutmadımı o zeynep olayını hemen arkamı dönüp buse ablaların oraya koştum abimde arkamdan geliyordu barışın arkasına saklanıp "ama abi hem bahaneyle açılmıssınızdır birbirinize niye kızıyorsun şimdi" barışta ne oluyor der gibi bize bakıyordu "olabilir size mi kaldı bizim ilişkimiz" o sırada buse abla atlayıp "hiç boşuna kızmayın başkomserim bize kalmıştı siz açılmayınca ezgi böyle yapmış bende ortak olup yardım ettim ne var bunda"zeynep ablada yanakları kırmızı bir şekilde dinliyordu ma konuşmuyordu ekibin duması onu utandırmış olmalı "iki gün devriye yazdırıcam sana buse sana gelirsek küçük kaçak konuşucam suna teyzeyle dükkanı sen kapatıcaksın dört gün" "niye bana dört ona iki" "anca eşit olur hatta sana az bile uzatıyım istersen" "yok yok iyiyim ben böyle sağol kalsın"

 o sırada az önce farketmemiştim ama barışın kokusu muhteşemdi barış bana doğru eğilip "nasıl güzel mi kokum koklaya koklaya doyamadın" bende onun bana mutfaktayken yaptığı gibi açık konuştum yüzüne doğru yaklaşıp "evet çok güzel bağımlı oluyor insan herkeze gösterme bu kokuyu" diyip kafamı geri çektim abim yakınlığımıza kaşlarını çatıp "tamam yanıma gel hallettik işi eve gidelim artık"

 "iyiydi burası" diye mırıldandım sessizce az önceki dediklerimin şaşkınlığını atmış olan barış güldü bu dediğime omzuna vurup "sus köpek" daha çok gülmeye hatta kahkaha atmaya başladı abim kıskanmış olmalı ki kolumdan çekip " geç oldu herkez evine görüşürüz" diyip benide kolunun altına çekip yürümeye başladı son kez gitmeden arkamı dönüp barışa baktım insanı etkisi altına alan bir gülüşü ve kendine has bir kokusu vardı ve bana sırıtarak bakıyordu el sallayıp oda arabasına doğru gitti bizde eve gidip uyuduk zor bir gün olmuştu fazlasıyla. 

tekrar merhaba arkadaşlar anca bölüm yazabildim bunun için özür dilerim hepinize iyi okumalar okuduğunuz için her zamanki gibi teşekkür ederim bir sonraki bölümde görüşürüz.

Küçük Kaçak EzgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin