Bir kez daha arkama bakıp hızlandım peşimdeydiler bir mağaza girip deneme kabine girdim geçerkende elime şapka ve kapşonlu almıştım gelişine aldığım mavi şapkayı ve sarı kapşonluyu giyip kafama kapattım çıkınca etrafta beni arayan o adamları gördüm çıkışa gelince aldıklarımı içeri atıp tam kaçıyordum ki ahmet ve başka bir adam gördüm tam arkamı dömüş kaçıyordum ki içerde gördüğüm adamlarda arkama geçmişti ahmet bana gülüp "ne o sıkışmış gibisin" o sırada babam ilk defa işe yaradı aklıma 17 yaşındayken babamın öğrettiği hareketler geldiaklıma, gözüme en çelimsiz acemi olanı kestirip ona doğru geri geri adımlamaya baladım sanki onu görmemiş gibi ona çarpınca ultra güzel oyunculuğumla korkmuş gibi yapıp geri adım atıyordum ki beni yakalayıp "hopp nereye böyle" bişey demeyip boynumu tutan kolunun altına elimi sokup yukarı ittirirken bir yandan da olan gücümle malum yerine arkadan ayağımla çaktım daha ne olduğunu anlamadan o acıyla iki büküm olup inlerken herkez ona odaklanmıştı bende bunu fırsat bilip koşmaya başladım bir yandan da telefonumu cebimden çıkarmıştım onları atlattığım an abimi arıyıcaktım birkaç dakika daha koşup arkama baktım çok uzaktalardı ahmet yoktu aralarında bir
ara sokağa girip duvara yaslandım nefesimi düzene sokup abimi aradım zaten birkaç kere aramıştı arar aramaz ikinci çalışta açıldı ve abimin endişeli sesi geldi"ezgi nerdesin sen kaç saattir arıyorum açmıyorsun" "abi hemen gelmen lazım yardım et bana" "tamam sakin ol ne oldu anlat bana" "abi ahmetin adamları peşimde zor kaçtım konumu bimiyorum ama hemen gel ne olur" "tamam tamam sakin ol biz çıktık şimdi korkma abim tamam mı" "tamam" diyip tam kapatıyordum ki adamlar sokağı dönünce onlarla burun buruna gelince yarım kaldı bu işlem küçük bir küfür mırıldanıp onlar kendine gelmeden koşmaya başladım tekrar "yeter lan yeter ne koştum bırakın artık peşimi beğ" diye çirkefleşip koştum artık nefesim tıkanmaya ayaklarım uğuşmaya başlamıştı karşıya geçerken bir anda önüme abimlerin ekip minübüsü durdu ani ve sesli bir şekilde durmasalardı az daha bana çarpıyorlardı o anın korkusuyla çığlık atıp geri adımladım abim arabadan inip yanıma geldi diyerleride abimlerin geldiğini görünce kaçmıştı hatta barış en önde gidiyordu kesin yakalardı bu gidişle abim yanıma gelip sarıldı sımsıkı "iyimisin abicim biryerine bişey oldu mu" "yo-yok iyiyim ama bira oturalım- mı çok yoruldum" "gel gel güzelim oturalım" diyip ekip münübüsüne bindirdi su verip içmemde yardımcı oldu "daha iyimisin" kafa sallayıp onayladım onu öğle molası 13:00 ve ben molamı bitirmiştim şimdi ise saat 14:36 idi 35 dakikadır koşuyordum ve acayip yorulmuştum.
abim bir yandan sarılıp bir yandan da saçıma öpücükler bırakıyordu "çok korktum buraya gelene kadar canım çıktı farkettiysen az daha seni eziyordum" "korkma abi iyiyim ve farkettik asıl orda korktum ben" derken kerem abinin sesi geldi "yakaladık başkomserim" "heh iyi iyi ezgi sen barışın yanına geç ben biraz hırpalıyım şunları yoksa sinirimi atamam" "tamam" diyip barışın yanına geçtim "iyimisin bişe yaptımı onlar sana" "iyiyim kaçtım merak etme bir ara yakalanır gibi oldum ama bir tane vurup kaçtım" "hepsini toplu olarak nerde gördün" "biraz ilerde ......mağazasının orda" "can oranın kamera kayıtlarına bak bir" "hemen komiserim" diyip ayrıldı yanımızda adamların olduğu minübüstende bağırma sesleri geliyordu "serdar sende bir kaan başkomserime bak öldürücek adamları gelsin buraya kamera kayıtlarına oda baksın"
"emredersiniz komserim" o sırada can da elinde bilgisayarla geliyordu arkasından da kaan efe abim çıkmıştı arabadan cool bir şekilde elindeki kanları silerek geliyordu "görüntüleri buldunuz mu" "buldum başkomserim" nasıl göründüğümü merrak edip oturduğum yerden kalktım ve yanlarına geçtim görüntülerde koşarak gelip mağazaya giriyorum can içerinin kamera görüntülerinide bulmuş olmalı ki ona geçti kayıt şapka ve kapşonluyla kabine girip yaptığım kamufle olma çabalarına buse abla ve kerem abi kahkaha attı can abide videoyu durdurmuştu "yaa gülmeyin hem onlarda salakmış ki anlamadılar" "tamam gülmeyin kardeşime peruk kalmamış demekki ne yapsın" "ama yaa" "tamam tamam hadi devam et" sonra ise dışarı çıkışım "hepde son dakika yakalanıyorsun ezgi" bişey demeyip cana en ters bakışlarımla baktım sıra adamlardan kaçtığım kısım vardı "bu haraketleri nerden öğrendin ezgi" "babamın belkide bu hayatta yaptığı tek iyi şey 17 yaşında birkaç haraket öğretmişti bende gözüme en acemiyi kestirip denedim haraketi"
"yalnız oyunculuk harika onu görmemiş gibi geri geri gidipte çarpınca korkmuş gibi yapmak" "ne sandın selim abi tabiki aslında oyunculuk teklifi geldi de ben kabul etmedim" "aynen abim ondan" diyip saçımı karıştırdı "abi yaa bozma saçımı" diyp ters ters baktım ona "neyse hadi bakalım küçük kaçak gerisine biz merkezde bakarız ilk karşılaştığınız yerlere falan eve gidelim suna teyzeye ben olayı izah ederim dinlen sende" kafa sallayıp onayladım abimi küçük kaçağa artık takmıyordum hep bunu diyorlardı .
Oradan ayrılıp eve geçtim abim merkeze geçmişti kendime yemek yapıp yedim abim geline ona ayırdığımı ısıtır yerdi.
tekrar merhaba yazım kurallarını takmayın sıkıldığım için yazıyorum oyüzden çok uğraşmıyorum bu arada okuyanlara çok teşekkür ederim okumayanlarında canı sağolsun ve kısa atma sebebim bir yandan da ben öyle seviyorum yolda giderkende okuduğum için kısa daha rahat oluyor her açıdan neyse görüşürüz iyi okumalar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Kaçak Ezgi
Novela Juvenilbu hikaye kendi halinde garsonluk yapan ezgiyi ailesinin onu zorla evlendirmek istemesi sonucu evden kaçan ve kaçarken bir polis ekibine rastlamasını anlatıyor nerden bilebilirdi ki o ekipte ailesinin küçükken yetimhaneye bıraktığı abisi kaan efeyle...