Uzun uğraşlarımdan sonra Gamzeyi ikna ettim. Otobüse atlayıp yola koyulduk. Alpereni arayıp ev adresini istedik. Sora sora bulduğumuz eve girdik. Alperen gerçekten kötü gözüküyordu. Burnu, gözleri kızarmış,halsizdi. Tanıştırma merasimi geçtikten sonra mutfağa girip yemek yapmaya koyulduk. Alperen yanımıza gelip oturdu. "Bak Derin'cim bu yemekleri sen yapıyorsun zehirlenirsem?"
"Sen iyileştin galiba şaka bile yapmaya çalışıyorsun. Ayrıca benim yemeklerim çok güzel olur."
Yemek işinin uzun ve zor olan bölümü bitmişti yalnızca ateşin üstünde biraz beklemesi gerekiyordu. Yemeklerim pişerken bende masayı hazırlamaya koyuldum. Gamze sağolsun bana yardım etmek yerine senin yemeklerin güzeldir kendin yap diyerek Alperen ile sohbet etmeyi seçti.
Masa güzel gözüküyordu. Hemen Alperen ve Gamzeyi sofraya çağırdım. Oturduktan sonra ilk çorbayı koydum. Alperen büyük bir iştahla yiyordu. Bu beni sevindirmişti. Ee tabi ben yapınca böyle oluyor diye böbürlenebilirdim ama ikisi de çok ciddi duruyorlardı.
"Ya Alperen hangisi benim bardağım bunların?"
"Ne biliyim kızım iç gitsin ne takıyorsun ?"
Bende onu dinleyerek bardaklardan birini alıp suyumu içtim. Biz bu diyaloğa girerken Gamze bize boş gözlerle bakıyordu.
"Cidden bu kadar salak olamazsın. Kalkıp başka bir bardak almak çok mu zor?" Haklıydı. Ama yinede kıçımı bu sandalyeden kaldırmak istemiyordum. Omuz silkerek yemeğimi yemeye devam ettim.
Yemek sonunda masayı ve bulaşıkları yıkadıktan sonra diğer odaya gittim. Gamze cdler içinden film seçerken Alperen dalıp gitmişti. Bunu yararlandırmak istedim ve parmak ucunda yürümeye başladım. Yanına yaklaşınca omzuna vurup bağırdım. "Has..ktrr.. Derin edenin yurdunu sikiyim. Bu nasıl şaka." Dayanamayarak kahkaha atmaya başladım. Gamze ilk başta gülmemek için direnmeye çalışsa da başarılı olamadı ve gülmeye başladı. Alperen ikimizin arasında sinirli gözlerle bakarken sonunda oda kahkahalarla gülmeye başladı. Bir film bitirdikten sonra biraz yoruldugumu hissettim. Alperen ile vedalaştık ve otobüs durağına yöneldik.
Artık eve geldiğimde kendimi yatağıma uykunun kollarına bıraktım.
Oha! Saat ne zaman 7 oldu? Hemde sabah. Bu kadar uyumus olamazdım. Ama kalktığımda terlemiş olduğumu ve biraz uykumun olduğunu anladım. Halsizlikte cabasiydi. Normalde sikerim okulunu vur kafayı yat diye düşünüp gitmezdim ama dün zaten gitmemis okulu kırmıştım. Yine gitmesem annem yalan söylediğimi düşünürdü. Bundan eminim. Bu yüzden kalkıp hazırladım.
Yoldan Gamzeyi de alıp birlikte okula gittik. Gamze beni ilk gördüğünde merabalar zombi hanım demişti. İlk anlamasam da sonradan yuzumdeki yani göz altlarında ki morluklari kast ettiğini anladım.
İlk ders matematik olmasına rağmen uğraşmak istemiyordum. 4.derse doğru baş ağrım ve halsizligim daha da bir arttı. Kafamı sıraya koyup yattim biraz ama Gülçin hoca izin vermeyip birde üstüne azarladı. Revire girdigimde atesimin çok olduğunu müdürün yanına gidip hemşirenin gönderdiğini söyleyip eve gitmek için izin almamı söyledi. Kapıyı çalıp müdürün odasına girdim.
"Anladım Derincim. Ama seni eve yalnız gönderemem aileni aramam gerek."
"Tâbi hocam arayın ama ikiside çalışıyor. Gelemezler ki almaya."
"Ozaman arayıp haber verelim ve bir arkadaşınla gönderelim. En yakın Gamze var değil mi?"
"Evet hocam."
"Gel gidelim sınıfına Gamze için izin isteyelim sende eşyalarını al." Kafamı sallayıp birlikte odadan çıktık. Sınıfa girdiğimiz de Gamze yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinir Şey
Teen FictionGenç bir kızın yeni bir hayata attığı adımın kendisine aslında neler getireceğini bilmeden o başlangıçta tüm masumiyeti ile yürümesi bakın Derin'e neler getirecek.