11.Bölüm: Kurşun Olan Kareler

130 7 85
                                    

Kaçmak için uyuduğunda yakalandığın kabuslarınsa, dayanamadığın için öldüğünde seni yakan günahların olur. Saklanmak için sarıldığın beden kendine aitse, canavar seni tek adımında bulur.

Karanlıktan korktuğunda canavarın gölgesini hissetmemek için gözünü kapatıyorsan kaçışın yoktur.  Gölgesinden kaçtığın canavar seni her seferinde yakalıyorsa sessizliğin tabutundur. Kafesin zihnin, kalbinin attığı her an var olduğun karanlığın ise, hissettiğin güven hedefi kalbin olan namludur.

🫀

Önümde kapalı bir şekilde günlüklerim duruyordu. Bileklerim bana dönüktü ve yüzümde tebessüm asılıydı. Ayağa kalktım ve günlükleri aynı yere kaldırdım. Ruhumun isyanları, atamadığım çığlıklarım, idam edilen yaşlarım. Her okuduğumda bir yükten kurtulduğumu hissediyordum.

Yardım isteyen bir Mercan vardı, sokak ortasında bir baba kız gördüğü için ağlayan bir Mercan vardı, hayatta kalıp kendini güçlü hissetmek için kendine zarar veren bir Mercan vardı. Hepsi bugünkü beni oluşturmuştu. Camianın en iyi kadın dövüşçülerinden biri olmuştum ve bunu başarırken tektim.

Yaşadığım duygu karmaşasının içinde zihnimde geçmişten bir anı oynamaya başladı.

8 yaşındayım. Elimde sahip olduğum tek şey olan oyuncağım. Bana sahip çıkan tek kişinin benim için yaptığı o oyuncak. Yapan kişinin daha yok olmadığı zamanlardan birindeyim.

Sarı saçlarım omuzlarımı geçmiş,korkuyorum. Zeminde otururken diğer çocukları izliyorum. Hepsi uyuyor. Ben ise  uyuyamıyorum,annemi bekliyorum.

O zamanlar annemin benim yüzümden öldüğünden haberim yok. Özgür annen geri gelemeyeceği bir yerde dediği zaman öğreniyorum ilk kez. Gözünü bile kırpmadan söylüyor,acımadan. Bir annenin geri gelemeyeceği yer yoktur diyorum içimden, çocuğu için bir yolunu bulur gelir.

Biraz yaşım geçince anlıyorum ki varmış ve onu oraya gönderen benmişim.

Biraz daha sıkı sarılıyorum oyuncağıma, anneme sarılır gibi. Göz yaşlarımı üzerine akıtıyorum,annemin omzuna akıtır gibi. Özgür onu benden aldığında hiç sahip olmadığım annemi kaybetmiş gibi oluyorum. Artık kendime ağlayarak sarılıyorum, göz yaşlarım soğuk zemine akıyor.

Anne seni  hiç kazanamadan yeniden kaybettim diyorum ağlarken. Anne çok yalnızım benim kollarım kendime yetmiyor diyerek geçiriyorum içimden. Göz yaşlarım birer birer dökülürken  anne diyorum; sen gelemiyorsan beni al yanına,ben de geri dönmek istemiyorum.

Bir kaç gündür hissettiklerim fazla yoğundu ve hava almaya ihtiyacım vardı. Bu yüzden çantamı ve telefonumu alıp dışarıya çıktım. Zihnim büyük bir savaş veriyordu. Yıllar sonra ilk defa hayatıma birileri girmişti ve buna alışmak zordu.

Yürümeye başladım,deniz kenarına gidecektim. Kulağıma kulaklığımı taktım ve ilerledim. Rüzgarı hissederken derin bir nefes çektim içime. Buradaydım,nefes alıyordum,hayattaydım.

İdare etme Mercan,yaşa.

Demir bunu söylediğinden beri aklımdan çıkmıyordu. "Yaşa." Benim yaşanmayı öğrenmem gerekiyordu. Zor olanı yapıyordum,yaşam ile savaş veriyordum. Nefes almakla yetinmemem gerekiyordu.

Yürürken etrafıma baktım, insanlara göz gezdirdim. Herkesin yanında biri ya da birileri vardı. Ben ise hep tek yürürdüm. İnsanlar yanındaki kişilerle gülüyorlardı,sohbet ediyorlardı. Kendimi buruk hissstmekten alıkoyamıyordum.

KARANLIĞIN DİĞER YÜZÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin