Regulus
Bugün dışarıya çıkacağım
Lütfen işin olmasın|James
Bu birlikte gidelim demek mi?Regulus
Yani
Şey
Neyse o işteJames
Utanmanı yerim ben senin|
Şanslısın, bugün işim yok
Seninle gelebilirimRegulus
İyi
Ne giyeceğim ben şimdi|
James
Ben alayım o zaman seni
Cidden buluşuyor muyuz biz şimdi|Regulus
Al beni|
Yarım saate gelirsinJames
Biz cidden buluşuyoruz|
Gideyim de hazırlanayım|
Tamam gelirimRegulus
Gelince korna çalarsınJames
Çalarım
Çok heyecanlandım ben|Regulus
Kalbim çıkacak şimdi|**********
James geldiği zaman sözleştikleri gibi kornayı çalmıştı. Birkaç dakika sonra da Regulus gelmişti.
İkisi de normalde çok iyi arkadaşlarmış da öylesine buluşmuşlar gibi davranıyordu.
Ya da kendilerini bu hallerine inandırmaya çalışıyorlardı.
Regulus anlık bir cesaretle yazmıştı o mesajı. Eğer James işim var deseydi veya başka şekilde tersleseydi arkadaşıma atacaktım yanlışlıkla sana atmışım diyerek geçiştirecekti. Arkadaşı olmamasına rağmen.
Ama öyle olmamıştı ve şu an resmen buluşmuşlardı.
- Eee ne yapacağız? Dışarıya çıkacağım derken neyi kastediyordun?
Seninle birlikte olmayı diye geçirdi içinden.
- Hava alma planım vardı.
James'in direksiyonu kavrayan ellerini görmezden gelmeye çalışıyordu. Taktığı saat ve bileklikler de kolunda aşırı çekici duruyordu. Giydiği beyaz gömlek ve siyah pantolonun da ayrı bir havası olduğunu inkar edemezdi.
Birisinden bu kadar etkilenmesi çok anlamsız geliyordu ona. Nefes alması bile karnını ağrıtıyordu.
- O zaman gidip hava alalım.
Regulus nereye gittiklerini sormadı sadece yolu izledi. Yaklaşık kırk dakika sonra manzarası çok güzel dağlık bir yere gelmişlerdi.
James arabayı durdurdu.
- Gelmiyor musun?
- Daha gelmemesi mi kaldı James?
- Bilmem.
İkisi de arabadan indi. Rüzgar esiyordu. Regulus yere oturdu, James de onun yanına.
- Burası senin gizli yerin falan mı?
- Gizli yerim?
- Hani olur ya filmlerde, kitaplarda erkek karakterin gizli yeri.
- Başrol olduğumu bilmiyordum, dedi James sırıtarak. Regulus da kızarmıştı ama çok belli etmemeye çalıştı.
- Burayı seviyorum. Yani senin dediğin gibi aslında. Manzaraya karşı bir şeyler içmek bana iyi geliyor.
- Yalnız mı oluyorsun peki genelde?
- Bugüne kadar öyleydi.
Regulus yutkundu.
- Nasıl?
- Sen buraya getirdiğim ilk kişisin.
Öpsem ne olur ki diye geçirdi aklından. İlk miydi? Evet çok klişeydi. Ama kaybolacak kadar güzeldi de.
- Neden beni getirdin o zaman?
- Ben...
Ardından James'in telefonu çaldı.
- Efendim? Hayır gelmeyi düşünmüyorum. Ben de seni. Görüşürüz.
- Dün geceki kız mı?
Huzursuzlanmıştı.
- Evet. Ama dediğim gibi sadece arkadaşım.
- Hep öyle olur.
- Sen niye bunu bu kadar önemsiyorsun Regulus?
Yüzleri çok yakındı. Regulus onu göğsünden ittirdi.
- Önemsemiyorum tamam mı? Kimle ne yapıyorsan yap, dedi başını diğer tarafa çevirerek.
- Sonuçta sadece abinin arkadaşıyım değil mi?
Morali bozulmuştu. Regulus'un onu böyle görmesini istemiyordu. Sevgilim desin istiyordu. Sarılsın, öpsün istiyordu. Kokusunu içine çekmek istiyordu. Ama mümkün görünmüyordu bu isteklerinin gerçekleşmesi.
Cevap gelmedi. Dakikalarca süren sessizliği saymazsak.
- Gitsek mi artık James?
- Senin için çok bile değil mi? Sonuçta sevmiyorsun beni?
- Böyle yapma.
- Bir şey yapmıyorum.
- Yapıyorsun.
- Söylesene ne yapıyorum?
Regulus hiçbir şey diyemedi. Öylece sevdiği adama baktı. Biraz sonra kendini toparladığında da ayağa kalkıp arabaya gitti. James de sıkıntılı bir nefes verip onun peşinden.
Yol boyunca kimse konuşmadı. Eve geldiklerinde de Regulus mırıldanarak teşekkür etti onunla zaman geçirdiği için. James'in vereceği cevabı beklemeden eve girdi. Merdivenleri zar zor çıkıyordu. Anahtarıyla kapıyı açarken James'in arabasının sesini duydu. Gitmişti.
Biliyordu işte başından bu işe kalkışmaması gerektiğini. Çünkü konu James Potter olduğunda sonunda hep üzülüyordu.
_______________________
Kırıcıydı. Ama merak etmeyin toparlar onlar. İnanıyorum ben.
Yorumları her zaman olduğu gibi bekliyorum.
Kendinize iyi bakın. Görüşürüz.