hyunjin
Saat dokuza gelirken partinin oldugu bara geldik. Minho bir sekilde ayarlamisti. "Siz beni boru mu sanıyorsunuz? Bizim de bir kimliğimiz var dimi?" demişti bize.
Bence bu çocuğun mafya çevresi var, ciddiyim. Minho barın önündeki güvenliğe bir şeyler söyledikten sonra kapıyı açtılar ve içeri girdik. Ortam baya mükemmeldi. Sanırım ot çekiyorlardı. Nereden anladım derseniz sigara böyle kokmuyor. Biliyoruz bir şeyler. Bizim gruba özel ayırılan VIP masaya oturduk. Hepimiz ağzımız açık Minho'ya bakıyorduk şu an. Minho'nun
"Ya gençler öyle bakmayın. Biliyorum harika biriyim. Önemli değil!" demesiyle hepimiz bir kahkaha patlatmıştık. Birkaç saat önce grupta yaşanan olay beni ne kadar gerse de şu an keyfimi bozamam.Geldiğimizden bir saat geçmişti. Bu süre zarfında ne kadar içtik bilmiyorum. Ama iyi içtik. Herkes kafayı iyice bi bulmuştu.
"JISUNNNGGG ASIGIM SANA LAN!!!!"
Minho bir anda ilanı aşk etmişti ve Jisung bir şey diyemeden dudaklarına yapışmıştı.
Hep bir ağızdan tuhaf tuhaf tezahürat sesleri çıkartıyorduk.
"SONUNDA ANASINI SATIM" diye bağırdı Jisung, Minho'nun zorla dudaklarından ayrılıp bağırdı. MANYAK BUNLAR BENDE ISTIYORUM! JEONGIN!!!!
Bunu düşündüğüm an moralim bozuldu. Çünkü Jeongin şu an bi kızın peşine takılmıştı. Kulağımın dibinde bağıran bir adet Chan yüzünden yerimden sıçradım.
"NOLDU YAVRU? NIYE MODUN DUSTU?" bunu demesine karşı boş durur muyum? HAYIR.
"Chan, deveye sormuşlar 'a be deve niye boynun bükük?' o da demiş ki 'sevdiğim çocuk başkasına vardı be orospu çocuğu'
bir de SENIN SAYENDE MODUM DUSUK GERIZEKALI APTAL!!"
"BIRINCISI AYIP OLUYOR KANKA, IKINCISI AĞZIMDAN KACTI. HEM GIT O ZAMAN JEONGINCIGININ YANINA TUTAN MI VAR!" Chan boyle dedikten sonra kollarını birleştirip bana sırtını döndü. Resmen trip atıyordu. Ama haklıydı. Jeongi'nin yanına gidebilirim. Onun olduğu tarafa baktığımda- ANANI SIKIM BANA BIR SEY OLUYOR!
JEONGIN O KIZLA OPUSUYOR
AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA
girdiğim şoktan beni çıkaran kişi Chan oldu. Ama o da aynı ben gibi şaşkınlıktan ağzı bir karış açıktı. Hepimiz görmüştük bu anı. Ben görmeyi bırakmıştım çünkü gözlerim dolmaya başlamıştı. Yanağımda ıslaklık hissettiğimde ağladığımı fark ettim. Belli etmeden hemen ayağa kalktım ve açıklama yapmadan tuvalete gittim. Belki garipsediler ama umrumda değil. Sevdiğim çocuk ellerimden, gözümün önünde kaydı gitti. Benim ağladığımı fark etmiş olacak ki yanımda bir beden belirdi. "İyi misin?" konuşanın yüzüne doğru baktım sesi rahatlatıcıydı. Yüzü de güzeldi. Dediği şeyi ikinci kez sorunca bende hemen kafa salladım evet anlamında.
"İyiyim. Teşekkürler."
"Neden ağlıyorsun? Bir sorun olmuş olmalı."
Dediği şeyle biraz duraksadım. Sonra cevap verdim.
"Sadece klasik sinir bozukluğu. Önemli bir şey olmadı."
"Sinirlenince ağlayan tiplerdensin demek. Ben de senin gibiyim ama daha kötüsü. Bir şeyler kırıp dökerim genelde. Yeonjun ben."
Gülümsemesine karşılık vererek "Hyunjin" dedim. Sonra sohbete dalmıştık. Ona Jeongin'in resmini gösterip onun yüzünden ağladığımı anlatmıştım. 19 yaşındaymış. Üniversiteye yeni başlamış. Hem de gitmeyi en çok istediğim üniversite. Seul Güzel Sanatlar Fakültesi.
"Ben de orada okumayı çok istiyorum. En buyuk hayalim diyebilirim."
"Daha gelmene bir sene var. Ama merak etme orada olacağım. Bu yakışıklı yüzü unutma."
Kıkırdayıp "Unutulacak gibi değil ki" dedim. Dediği hoşuna gitmiş olacak ki yüzüme baya bi bakıp sırıtmıştı. Jeongin'i sevmesem şu an dudaklarına yapışmıştım. Bi dakika, yapabilirim ki. O başkasına gitti. Ben de giderim. Cesaretimi toplayıp Yeonjun'un boynuna kollarımı sardım. Kendime doğru çektim ve dudaklarımızı birleştirdim. Yumuşacıktı dudakları. Belime ellerini koydu ve beni kendine daha çok çekti. Yaslandığımız duvara doğru dayadı. Yavaş ama tutkulu bir şekilde öpüşüyorduk. İyice havaya girmiştim ki tuvaletin kapısının açılmasıyla ve ardından gelen çığlıkla ayrılmak zorunda kalmıştık. Bağıran kişi JISUNG'TU. GEL DE SIÇMA.
"LAAN HYUNJIN'IN NAMUS ELDEN GİDİYOR YETİŞİN!"
Gözlerimi kocaman açıp Yeonjun'a baktım. Dudakları hafif kızarmıştı. Of Jisung çok mükemmel bir zamanda geldin orospu çocuğu.
"Yeonjun, gerçekten özür dilerim ama gitmem lazım." dedikten sonra dayanamayıp dudaklarına yumuşak ve kısa süreli bir öpücük bıraktıktan sonra koşarak tuvaletten çıktım. Masaya geldiğimde Jisung olayı anlatıyordu. Kafasına bir tane yapıştırdıktan sonra eski yerime oturdum. Başım dönüyordu çünkü sarhoşum¿ "Jisung'un dediği şeyler doğru mu?" diye sordu Jeongin. Onun yüzünden ağladığımı hatırladığımda "Evet doğru. Hatta gelmeseydi belki de sevişirdik." dedim. Hepsi şok olmuş bir şekilde bakıyordu. Felix " Hoşlandığın kişi o mu?" dedi. Ne diyeceğimi bilmiyorum çünkü her halükarda bir bok olacaktı. Ama ben "Evet" demekle yetindim. Ne olacaksa olsun amına. Hepsi Jeongi'nin suçu. Gerçi Yeonjun da fena değil.
Onlar anlayan mırıltılar çıkarırken ben elimde hissettiğim omuzla yan tarafıma baktım. Yeonjun'du.
"Hyunjin, eğer işin bittiyse bizim yarım kalan işi mi halletsek?"
Bunu demesiyle ben dahil herkes şaşırmıştık. Bunu derken de Jeongin'e bakıyordu. Canım cancağızım Chan'ım çok zeki bir pezevenk olduğu için bir şeyler sezdi. "Hyunjin şu an çok sarhoş Yeonjun. Biliyorsundur, içince iyi olmuyor. Kusuyor falan. Siz meselenizi sonra mı halletseniz?"
aslında o kadar sarhoş değildim ama işime geldi. Chan bunu deyince Yeonjun anlayışlı bir şekilde gülümsedi. "Haklısın. Bana yurda geçince haber ver bebeğim. Endişelendirme." dedi ve dudağıma eğilip öptü. Hepimize görüşürüz dedikten sonra (Jeongin'e dik dik baktı orası ayrı) yanımızdan ayrıldı. Bizde yurda girememe korkusuyla bardan çıktık. Chan bizi sarhoş bir şekilde yurda götürmek istemediği için evine davet etti. Pezevenk zengin.
Son sınıf bi de. Aşk adam.
Yarın tatil olduğu için kalma kararı verdik ve hep beraber Chan'ın eve gittik.•
•
•
•
•
•
•
•
oha cok uzun yazdim saka mi
normalde aklimda hyunjini opusturmek yoktu ama hep yaptigi sey oldugu icin onemsemedim. her sey bi anda gelisti.
ne olcak bilmiyorum cok heyecanli