0.1 "Seni seviyorum güzel eşim."
Zilin rahatsız edici sesi kulaklarımı doldurduğunda bunu umursamayarak önümdeki matematik testine bir süre daha kaşlarım çatılı bir şekilde baktım. Elimdeki kalemi hızlı hızlı oynatırken yazdığım onlarca sayı arasında bir an boğluyormuş gibi hissettim. Siktiğimin şu sorusunu bir türlü çözememiştim ve sinir krizi geçirmek üzereydim.
Sınıftakiler yavaş yavaş dışarı çıkarken ve gürültüler artarken elimdeki kalemi sinirle kitaba doğru fırlatıp o an nerde olduğumu umursamadan soruya el hareketi çekereken beni izleyen deltadan habersizdim. Bunu yaptığım aynı saniyede onun kıkırtısını duymuştum. Umursamadım, beni zaten böyle çoğu kez görmüştü.
Zaten yanımda olan sandalyesine biraz daha yanıma çekip test kitabını birazcık kendine doğru çevirdikten sonra benim fırlattığım kalemi kemikli uzun ince parmaklarıyla tuttup iki kez çevirdikten sonra kaşlarını çatarak soruyu okumaya başlamıştı.
Sadece yüzünü inceleyip tepkilerini izliyordum. Kısa bir süre sonra soruyu okuyup anladıktan sonra benim saçma sapan işlemlerimi silip hızlıca yeni işlemleri yazmaya başlamıştı. Kalemi tutuşu ve hiş tereddüt etmeden her bir sayıyı tane tane yazışı doğruyu söylemek gerekirse oldukça etkileyiciydi.
Soruyu neredeyse bir dakikada çözdüktükten sonra dudakları hafifçe gerilmişti ve bana dönmüştü bakışları. Yüzündeki tebessüm bana dönüşüyle daha yumuşak bir hal almıştı. Elini belime atıp beni kendine daha çok çekmiş ve yüzünü yüzüme yaklaştırdıktan sonra diğer eliyle çenemden tutmuştu. Şaşkınca onun ne yaptığını izlerken o kıkırdayıp hızlıca yanağıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra çenemde olan eliyle başımı test kitabına doğru çevirmişti.
Kalın ses tonuyla soruyu tane tane anlatıyordu lakin yemin ederim ki onu duyamıyordum. Kulaklarım basınçtan tıkanmış gibi hissediyordım ve kalbim göğüs kafesimden çıkmak ister gibi şiddetle atıyordu. Ve onun bir delta olarak kalp atışlarımı rahat bir şekilde duyuyor olduğunu bilmek yüzümün kızartıp vücut sıcaklığımın artmasına sebep oluyordu.
Soruyu anlatmayı bitirdikten sonra bakışları bana döndü. Yüzünde keyifli bir sırıtma vardı. Alaycı bakışları ve o sırıtış ile yutkunup kendimi geriye çektim. Siktiğimin deltası, küçük bir çocukla oynarmış gibi parmağında oynatıyordu beni.
"Anladın mı?" diye sordu. Durup ne dediğini anlamak için ona baktım. Bakışlarıyla kitabı işaret ettiğinde yüzüm bir ton daha renk değiştirdiğini hissettim. Kaşlarım sinirle çatıldı.
"Anlamadım! Çünkü sen bok gibi anlatıyorsun."dedim sinirle.
Bu dediğime sesli bir şekilde güldü ve belimdeki elini sıkılşatırıp parmağıyla sakince okşadı.
" Tabii tabii."dedi alay edercesine. Sinirle belimdeki elini itip test kitabını alıp ayaklandım.
"Canım Bay Lee hocama gidip anlattıracağım. Senden bin kat daha iyi anlatıyor." dedikten sonra ona arkamı dönüp hızla çıktım sınıftan.
_
Çantama son olarak kalemimi katıp ayaklandım. Taehyung da bu sırada çoktan toparlanmıştı ve kapının orada beni bekliyordu. Kendimi çok yorgun hissettiğim için bugün ayrı bir uyuşuklukla toparlanmıştım.
Sınıfta iki omega da son olarak çıktığında sadece Taehyung ve ben kalmıştık.
"Abim yarın geliyor. Seninle de görüşmek istediğini söyledi. Bize gelsene yarın?" dedi sorarcasına. Sözlerine duyar duymaz gözlerim kocaman açarak ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i am not your wife/Taekook
Fanfic[18.07.2023] "Sana kaç kere söyleyeceğim öpme şöyle beni. Bak bakıyorlar yine !" diyerek söylendim. Gözlerini terasta gezdirdi ve omuz silkerek tekrar bana döndü. "Baksınlar, eşimi öpüyorum." dedi ve beni bir kez daha kırdı. Kalbim bir kez daha para...