0.3:"Telefonun..."Siktiğimin boktan sınavlarından birine daha girmiştim. Elimdeki optiği kürsüye bırakıp kürsünün çekmecesinden telefonumu ve sürekli yanımdan ayırmadığım Taehyung'un telefonunu alarak sınıftan çıktım. Tam sınıftan çıktığım an Bay Lee ile burun buruna gelmiştim. Bir adım geri çekilip önünde hafifçe eğildim.
"Ohh Jungkook, bitirdin mi?" diye kısık sesle konuşmuştu. Sınavın bitmesine az kalmıştı ama hala çözenler vardı. Bu yüzden sessiz konuşuyordu. Sınıftaki gözetmen oydu ama fark etmediğim bir anda sınıftan çıkmış olmalıydı.
"Evet efendim, cevap anahtarını nerden alabilirim?" diye sorduğumda bana gülümsemiş ve az ilerideki rehberlik odasını göstermişti.
"Bayan Han odasında cevap anahtarlarını çıkartıyor. Oradan alabilirsin, ayrıca Taehyung için de denemeyi al ve ona götür. Zorla da olsa çözsün, sınava çok az kaldı."demişti.
Minnetle gülümsedim ona, gerçekten harika bir hocaydı. Matematiği de harika anlatıyordu, öğrencilerine çok ilgiliydi ve asla ayrım yapmıyordu. Birinin derdi olduğunda hiç gocunmadan elinden gelen ne varsa yapıyordu.
"Teşekkür ederim."diyip önünde tekrar saygıyla eğildim. Saçlarımı karıştırıp sınıfa girdi. Ben de rehberlik odasına doğru ilerledim. Kapısı aralıktı, birkaç kez tıklattığımda Bayan Han'ın bakışkarı bana döndü. Yüzünde yapmacık bir gülümseme yerleştirdi.
"Jungkook, gel lütfen."dedi oldukça ince ses tellerine sahipti. Oldukça ağır kokan şekerli feromonları odayı doldurmuştu ve bu midemi bulandırmıştı anlık olarak. Aslında çok ağır olmadığı sürece hoştu ama bilerek feromonlarını baskınca yayıyordu etrafa.
Masasının önünde duran tekli sandalyelerden birini oturup çantamı da yan sandalyeye bıraktım. Bakışlarımı ona çevirdiğimde elimdeki iki telefona bakıp kaşlarını çattığını görmüştüm.
"Cevap anahtarını almak için gelmiştim efendim."dedim saygılı olmaya çalışarak. Bu kadına bir gram saygı göstermek istemiyordum ama elden gelen bir şey yoktu.
"O Taehyung'un telefonu değil mi?" dedi kaşları çatık bir şekilde bana bakarken. Sinirlerim gittikçe daha da bozluyordu. Ayrıca Taehyung'un telefonu olduğunu da nerden biliyordu? Kılıfı bile düz siyahtı, bin tane böyle telefon vardı. Bunu ayırt edebilmesi sinirimi bozarken sakin olmaya çalıştım.
"Anlamadım?" dedim. Sesim o kadar soğuk ve mesefali çıkmıştı ki ben bile içten içe afallamıştım. Bayan Han şaşkınlıkla bana baktıktan sonra ne yaptığının farkına varırmış gibi boğazını temizledi ve yine yüzüne o siktiğimin yapmacık gülüşünü kondurdu. Sikik kadın, tek yaptığı bu odada boş boş oturup rujunu tazelemekti. Kendi işlerini bile sekretere yaptırdığını görüyordum bazen.
"Ne için gelmiştin canım?" diyerek oldukça iğrenç bir şekilde vurguladığında şuraya kusmak istedim. Omegam içimde sinirle hırlıyordu bu kadına.
"Cevap anahtarı için geldim. Ayrıca denemeden Taehyung için alacağım."bir an önce alıp çıkmak istiyordum şu odadan. Tek kaşı havaya kalkarken yine yersiz sorularından birini sordu.
"Taehyung kızgınlıkta değil mi? Nasıl vereceksin denemeyi?" diye sorduğunda şimdi sinirden kendi saçımı yolacaktım. Sabır dileyerek kaşlarımı çattım ve sertçe kadına baktım. Deltaya mı yanlıyordu ?
"Evet, bizzat yanına gideceğim."dedim. Öyle bir şey yapmayacaktım ama bunu bilmesine gerek yoktu. Ayrıca Taehyung'u 5 gündür görmüyordum ve muhtemelen dün kızgınlığı bitmiş olmalıydı. Yine de belli olmazdı. Bitince benimle iletişime geçiyordu zaten hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i am not your wife/Taekook
Fanfic[18.07.2023] "Sana kaç kere söyleyeceğim öpme şöyle beni. Bak bakıyorlar yine !" diyerek söylendim. Gözlerini terasta gezdirdi ve omuz silkerek tekrar bana döndü. "Baksınlar, eşimi öpüyorum." dedi ve beni bir kez daha kırdı. Kalbim bir kez daha para...