ı think he knows

428 63 21
                                    

"Doktor Park, Bay Jeon'un sonuçları geldi." Masadan başını kaldırırken gözleri uzatılan dosyaya gitmişti.

"Neden bu kadar uzun sürdü?" Bir hafta önce o gitmeden yapılmıştı testler.

"Biliyorsunuz ki makinalarda bir sorun çıktı bu yüzden diğer hastaneye gönderiyoruz tahlilleri. Bay Jeon öncelikli olanların gitmesini söylemişti. Kendisi yokluğunda sonuçlarının acelesi olmadığını söyledi." Jungkook bir hafta önce Dekan ile beraber Londradaki hastaneye gitmişti.

"Tamam teşekkürler." Gözleri dosyada gezinirken ifadesizliğini koruyordu. Herkes Jungkook'un durumunu merak ettiğinden hemşire hala odadaydı.

"Çıkabilirsin Melanie." Odanın kapısı kapandıktan saniyeler sonra tekrar açılmıştı. Kapıdan giren adam gülümsüyordu. Elinde birkaç dosya vardı.

"Hey özledin mi beni?" Yeşil gözleri gelene dönerken o da gülümsemişti. Bardan sonra onu görmemişti.

"Jer?" Sarı saçlara sahip adam  gülümseyerek masaya yaklaştı. Jimin neden geldiğini merak ediyordu.

"Kulak misafiri oldum. Bay Jeon, başhekim olan mı? Kanser olduğunu duymuştum." Jimin kafasını sallayarak dosyaya bakmıştı. İç açıcı gözükmüyordu.

"Neden gelmiştin?" Sarı saçlı olan onun elinden dosyayı kaparak sandalyeye oturdu.

"Hatırlıyor musun sen tamamen sarhoşken bir şeyden bahsetmiştim. Seven'a girmek istediğimden." Jeremiah gözlerini dosyada gezdiriyordu.

"Evet hatırladım."

"Başhekim koltuğu yakında boşalacak gibi." Söylediği patavatsız sözle Jimin sinirle gözlerini kapamıştı. Bu şakası olacak bir şey değildi fakat Jeremiah iyi bir onkologtu.

"Hala neden geldiğini söylemedin." Gözleri çalan telefonuna giderken telefonda 'Jungkook' yazıyordu. Yokluğunda telefonla konuşuyorlardı. Sessize aldı telefonu.

"Bu hastaneye girmek kolay değil. Farklı olduğunu kanıtlaman gerekiyor, ben de bunu yapmaya geldim. Elimde tam onun için bir klinik deneyi var." Jimin pek ilgilenmemişti. Tüm klinik deneylerini her hastası için araştırsa da onlara güvenmiyordu.

"Jer, bu konu hakkındaki düşüncelerimi biliyorsun." Sarı saçlı olan hızla konuştu.

"Evet, evet biliyorum. Geleneksel yöntemin daha iyi olduğunu ikimiz de biliyoruz ama buna bir bakmalısın. Kanada da bir klinikte yüksek doz kemoterapi ile oldukça büyük başarı sağlamışlar. Jungkook aynı dozda alacak fakat daha sık, günde iki kez.  Herkes onun hep enerjik ve kanserli gibi durmadığını, davranmadığını söylüyor. Bunu kaldırabilir." Yeşil gözler ilgisini çeken konuyla kısıldı. Dosyayı alıp gözlerini gezdirirken daha normal seanslara bile gitmeyen Jungkook'u nasıl günde iki kez alabileceğini düşünüyordu.

"Buna güveniyor musun? Sence işe yarar mı?" Sarı saçlı olan aceleyle başını sallamıştı.

"Evet Jim, bana güvenmelisin. Bu gerçekten onu kurtarabilir." Birkaç saniye düşünen beden kafasını dosyadan kaldırıp elini uzatmıştı.

"Hastaneye hoş geldin Jer."

//

"Hey?" Ay ışığının yansıdığı odada telefonu kulağına dayamış karşıdan gelecek sesi bekliyordu.

"Hey? Nerelerdeydin?" Telefonun karşısındaki adam yaklaşık bir haftadır yoktu.

"Vardiyam vardı, açamadım. Uyuyor muydun?"

"Hayır da, Amerikada geç bir saat değil mi? Neden uyumadın kızıl?" Sabah beşe geliyordu.

"Uyku tutmadı, nasıl gidiyor? Londra."

SevenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin