Dinlenilmesi şiddetle tavsiye edilen şarkı: Train Wreck~James Arthur
Karanlık...2 saatten fazla süren bu karanlık artık canımı sıkmaya başlamıştı. İlk geldiğimde bulunduğum yeri terk edilmiş fabrika olarak tahmin etmiştim fakat zaman geçtikçe bunun terk edilmiş bir ofis olabileceğini tahminlerimin arasında birinci sıraya koydum. Tek değildim,benle beraber 12 kişi var gibiydi. Durmadan karşımda olduğunu tahmin ettiğim bir konumda ileri geri gidiş seslerinden çıkan ayak seslerinden sayabilmiştim. Göremiyordum,gözümün üstünde bir bez ağırlık yapıyordu. İlk geldiğim dakikalarda konuşarak anlaşabilirim diye kendilerine çok dil dökmüştüm fakat düzgün konuşmadan anlayacak insanlar olmadığını anlayınca sessizliğe mahkum olmak zorunda kaldım ve aralarındaki konuşmalarına kulak kabarttım
"Başkan ne zaman gelecek?"
"Bilmiyorum,en son birkaç dakikaya burada olacağından bahsetti"
"Peki bu kadının gözü o zamana kadar bağlı mı kalacak?"
"Evet başkan öyle söyledi"
"Başkan aynı zamanda bu kadının sağ kalmasını da istemişti ama biz onun sağ kalması için ne ekmek ne su verdik"
Bu başkanı gerçek anlamda merak etmiştim. Benim sağ kalmamı sağlayacak kadar ince düşünceli ama beni bu karanlığa hapsedecek düzeyde kapkara bir kalbi vardı. Konuşanlarında zaten düzgün olmayan Türkçelerinden anlıyordum ki doğu tarafında doğmuş,kürtçeyi ana dili gibi iyi bilen erkeklerin konuştuğu şekilde kaba ve aksanlı bir Türkçeleri vardı. Bende doğuluydum bende kürttüm fakat ben Türklerin arasında doğup,büyüyüp okuduğum için benim Türkçem İstanbul Türkçesine dönmüştü ama yine de kısmi olarak kürtçeyi anlayabiliyordum. Şimdi bu benimle bulunan erkeklerin gözümü kapatıp buraya getirmelerinden,kırık türkçelerinden ve sürekli başkan gibi sözlerinden aklıma teröristler tarafından dağa kaçırılma fikri bu vakte kadar yaptığım tahminlerimin arasında adeta ampul gibi yanmaya başladı. Bir an tedirgin olsam da "yok be kızım" diye kendi içimden kendimi sakinleştirme adına her zaman söylediğim cümleleri söylemeye başladım "her kürt terörist değildir,sen terörist misin mesela değilsin vatanına aşıksın. Türkiyeye aşıksın,seviyorsun. Bunlar başkadır belki henüz gözlerin açık değil açıldığında anlayacaksın" umarım söylediğim bu sözlerim doğru çıkar beni yanıltır. Şuan yanılmaya öyle ihtiyacım vardı ki...
Bir grup ayak sesi duyuldu. İçimde verdiğim sakinleştirme öğütlerini bir kenara bırakıp tekrardan kulak misafiri olmak için gözlerimi açıp kapattım ve başımı iki yana salladım. O esnada
"Eda'nın gözleri neden kapalı,size açmanızı söylemiştim"
Konuşan kişi adımı biliyordu. Türkçesi diğerlerine nazaran iyiydi ama onda da kürt aksanı vardı. Belli ediyordu. Şaşkın şaşkın konuşmalarını dinlemeye devam ettim
"Başkan siz gelmeden gözlerinizi açmak istemedik"
"Benim işimin ne zaman bittiğini ben de bilmiyordum onu bu şekilde bırakmamanızı ilettim"
"Kusura bakma başkan şimdi gözlerini açıyoruz. Arjin,koş kızın gözlerini aç"
Arjin,ilk defa duyuyordum. Buradan kurtulursam anlamına kesinlikle bakacaktım. Bu nedenle unutmama duası ile Arjin adını aklımın bir kenarına kazımıştım. Arjin ise gözlerimde baskı yapan bezi yukarıya kaldırdı fakat benim gözlerim zaten kapalıydı. Kapkara olan dünyadan aydınlık dünyaya geçmek için kendimi hazırlayabileyim diye böyle bir koruma iç güdüsü oluşturmuştum. Derin derin nefesler alıp veriyordum. Her bir aldığım nefes akciğerlerime ulaşıp bana güç veriyordu. En nihayetinde
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kördüğüm
Misterio / SuspensoYa fabrikadaydık ya da boş,terk edilmiş bir ofis. Anlaşılmıyordu...göz kapaklarına baskı yapan bez parçası birden başımdan yukarıya kadar çıktı. Gözlerim açık olsaydı karşımdaki kişiyi,bulunduğum yeri çok net bir şekilde öğrenebilirdim fakat gözleri...