SEVDA ATEŞ'İ [Töre]

SEVDA ATEŞ'İ

KEYİFLİ OKUMALAR!

SEVDA ATEŞ'İ | KARANLIĞIN TOHUMU.

⚜07.08.2023⚜

🎞️
~ SİİRT / ŞİRVAN ~
🦂
Karanlığın kalbinde, yalanların ve oyunların dansı başlar. Her bir yalan, ince bir ip gibi gerilmiş bir ağa sarılırken, gerçeğin soğuk yüzü bir köşede bekler. İnsan ilişkileri, bu görünmez iplerle şekillenir; dostluklar sahte, aşklar birer illüzyon haline gelir. Herkes bir oyuncudur, sahnede farklı rollerde; kimisi kahraman, kimisi kötü adam.

Bu oyunlar, yaşamın sıradan döngüsünde kaybolmuş gibidir. Yalnızca bir sözcük ya da bakışla başlayan yalanlar, birer kıvılcım gibi büyüyerek karanlık bir ateşe dönüşür. Yalanlar, zamanla hem söyleyeni hem de dinleyeni esir alır; gerçeğin peşinde koşanların bile bazen kaybolduğu bir labirent oluştururdu.

Ve bugün, Civan Hanoğlu uğruna
büyük bir oyun oynanacaktı.

Siirt'in, Şirvan adlı ilçesinde saatler 20:30'u gösterirken, kayıp olan Civan'dan hâlâ tek bir haber yoktu. İzini kaybettirmeyi başaran genç adam, attığı her adımda aslında ölüme daha çok yaklaştığının farkında değildi. Sert bir nefes verdi yaşlı adam, adeta tüm düşünceleri zihnine hücum ediyor ve düşünmesine engel oluyordu.

"Koca iki aşiret... Şahoğlu aşiretinden sonra, bir de Kılıçlı aşiretiyle bir düşmanlığın başlaması yakındır baba. Civan'ı, Ardil ağadan evvel bulamazsak, bu topraklar kanla sulanacak!" dedi Bejno Hanoğlu, sesi karanlık bir fırtınanın habercisi gibi yankılanarak. Gözleri, toprakların üzerindeki gerilimi ve korkunun yoğunluğunu yansıtıyordu.

Hanoğlu aşiretinin geleceği, bir sevdanın peşinde kaybolmuş bu gencin kaderine bağlıydı; bu aşk, her an daha da büyüyen bir nefreti ateşleyebilir, kan davasının korkunç sarmalında kaybolmalarına neden olabilirdi.

"Civan'ın kızı kaçırmasına anlam veremiyorum," dedi Mehmet Hanoğlu, sesi karanlık düşüncelerin gölgesinde kaybolmuş bir adamın sesi gibi yankılandı. "İstemeye gitmedik, ve o aileyle bir bağımız da yoktu... Fakat Civan, kaçırmayı tercih etti; ama neden?"

Her kelimesinde bir belirsizlik ve derin bir sorgulama vardı. Civan'ın bu cesur ve tehlikeli adımı, sadece kişisel bir hesaplaşmanın ötesinde, iki aşiret arasındaki suların ne denli derinleşeceğinin bir işaretiydi. Zaman daralıyor, her saniye Civan'ın ve Evin'in izlerini bulmak için geçiyor, ardında yüreklerde yankılanan bir tehlike hissi bırakıyordu.

"Sorgulamayı kes Mehmet! Sona bakacaksın! Başlangıca değil!" Öfkeyle atlayan Aram Hanoğlu, evladı Civan için korkuyla atan kalbime yenilerek yükseltti sesini. Gözleri alev alev yanıyor, içindeki öfke ve hayal kırıklığı, adeta patlayacak bir volkan gibi kabarıyordu. "Bize düşen, olan biteni kabul edip, sonuçlarla yüzleşmektir!" diyerek devam etti Aram ağa sesindeki otoriteyi arttırarak.