🏵Gelen mesajla yayılmış olduğum hamakta doğrulmaya çalıştım. Oturur hale geldiğimde arkamdaki yastığı dikleştirdim.
Endişeyle tırnaklarımı kemirirken bir anda kendimi yerde buldum. Attığım çığlık kulübede yatan Karabaş'ı bile uyandırıp harekete geçirmişti. Elimdeki telefon havada taklalar atarak yere düştü. Başımı çevirip hamağa baktım. Halat kopmuştu!
"Senin şansına..." Sırtımda yastık olduğu için kötü bir hasar almamıştım ama kolum acıyordu. Ayağa kalkmaya çalıştığım sırada sesimi duyup gelen kardeşim beni bu halde gördü ve bir kahkaha patlattı.
"Abla," Gülmesinden konuşamıyordu bile. "Sağlam hamaktan nasıl düşmeyi başardın?" Yanına gelip oturan Karabaş'ın başını sevdi. "Karabaş görüyor musun oğlum, sarıkız hamaktan düşmüş."
"Sağlam olsa niye düşeyim," Eğilip yastığımı ve telefonumu aldım. Faruk'un yanından hızlıca geçtim, kendisi hala gülmekle meşguldü. "İyiki bir düştük. On yıl gülersin."
"Komiksin ne yapayım."
Kapı girişinde kollarını göğsünde birleştirmiş annem bana alaycı bir ifadeyle bakıyordu. "Halat kopar dedim mi, demedim mi?"
"Dedin anne, dedin." Oflayıp yanından geçecekken beni durdurdu. "Kolun kızarmış, git de krem sür. Kötü olmasın."
"Tamam annem." Yanağına öpücük kondurup üst kata koşarak yöneldim çünkü düşünmem gereken bir cevap vardı!
Hüsniye teyzeden numarasını alırken bu yanını hiç düşünmemiştim. Yakışıklı beyefendinin kimliği, şans eseri bana gelen bir buket kasımpatı içerisindeydi. Fotoğrafını gördüğüm an tanımıştım. Onu nasıl tanımazdım? Yıllar önce iki defa hastaneye yaralı olarak gelmişti. Tabii karşılaşmamız tayinim Şanlıurfa'dayken olmuştu. Ben tedavi etmiştim. Konuşmaya çalıştığımda geçiştirmişti. Ama yüzünü unutamamıştım. Yıllardır olduğu gibi.
Daha sonra oturduğumuz mahalleye taşınması benim solmuş umutlarıma can suyu olmuştu.
Odama çıkıp kapıyı kapattım, yatağıma yönelip üzerine atladım. Telefonumun ekran koruması çatlamıştı. Sabır dileyip mesajları açtım.
Yakışıklı Beyefendi: Niye gittin
Yakışıklı Beyefendi: Bahane mi arıyorsun?
Kuyruğumu kurtarmanın yollarını arıyorum.
Çok eğlenceli, sen de denemek ister misin?Yakışıklı Beyefendi: Sen kimsin cidden ya
Yakışıklı Beyefendi: Tanıdık birisin de kim olduğunu çözemedim
Yakışıklı Beyefendi: Numaramı bulman imkansız gibi bir şey
Sadece bir sokak uzağımda. Sen kendini kandırıyorsun. Baş harfi Hüsniye.
Yakışıklı Beyefendi: Eğer yabancıysan da çok büyük bozuşuruz haberin olsun kardeş
05*********: Kardeş mi?
"Kardeşmiş." Yastığı kolumun altına alıp sırt üstü uzandım.
Yakışıklı Beyefendi: Başka ne diyeyim?
05*********: Bak bu konu çok uzadı
05*********: Neredesin bilmiyorum, bir yerde buluşalım veya git kimliğini iptal ettir yenisini çıkart
05*********: İkimizde kurtulalım
Yakışıklı Beyefendi: Neredesin sen?
05*********: İstanbul
Yaklaşık bir haftalık izinliydim, ailemin yanına İstanbul'a gelmiştim. Bir hafta sonra Diyarbakır'a dönecektim.
Yakışıklı Beyefendi: Ben şu an İstanbul'da değilim
05*********: Ee
05*********: Ne olacak şimdi?
Yakışıklı Beyefendi: Çiçeklerin içinde niye olsunki
Yakışıklı Beyefendi: Mantıksız
05*********: Bende ilk onu düşündüm biliyor musun
05*********: Bilmiyosundur nereden bileceksin
Yakışıklı Beyefendi: İsmini biliyorum ama
05*********: Anlamadım?
Yakışıklı Beyefendi: İsmini diyorum
Yakışıklı Beyefendi: Biliyorum
Yakışıklı Beyefendi: Ahu Ahsen Yılmaz
Yakışıklı Beyefendi: Memnun oldum doktor hanım
"Aptal," Alnımı kaşırken bu ihtimalide düşünmemiştim. "Adam asker. Bir tıkla bütün şecerene ulaşır. Aptal kafam."
🏵
<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ellerimde Çiçekler |TEXTİNG|
Короткий рассказSadece cansız çiçekler. En sonunda vazoya alınan, hayata karşı umudu olmayan, masum, karşılıksız... Krizantem gibi.