İhanet

41 32 1
                                    



16 yıl önce,Kahya Clark




Ormanı uzun bir uğraştan sonra bulduğumuzda hava kararmaya başlamıştı. Buraya neden geldiğimiz,Bay Stew'in her zamanki akşam yemeği saatinde neden burada bulunduğumuzu bilmiyordum. 5 yıllık tecrübeme dayanarak onun böyle davranması ,alelacele saatlerce yol gelmemiz ve bunun bize önceden söylenmemesi kesinlikle normal değildi. Son bir yıldır Bay Stew de normal değildi. Zaten bize bağırmak dışında bizimle konuştuğunu da görmedim ama bir şeyler sakladığını biliyordum. Ben bunları düşünürken mahkumlardan uzun zaman önce eski efendimle çalışırken yakınen tanıma şansını bulduğum Matthew diğerlerinin görmesinden kaçınarak elini yumruk yapıp gökyüzüne kaldırdı. Bu bizim küçük bir anlaşma şeklimizti "bir sorun var ahbap" anlamına geliyordu. Matthew mahkumların lideri olarak onlara gülmelerini işaret ettiğinde ne yaptığını anlamıştım dikkat dağıtıcı ama yeteri kadar değildi,ajanlar dışında herkes tetikteydi.Mahkumlar Bay Stew'e fısıldaşarak lanet okuyorlardı, bekledikleri görev ev işleri holding temizlik vb.  karşılaştıkları ise homurdanmalara sebep olmuştu. Buna ek olarak Bay Stew'in gergin olduğunda susmak bilmeyen çenesini de çekmek zorunda kalmışlardı. Onlara acımaya başlamıştım.Eh pek te acımak değil de merhamet de denebilir ya da insanı duygular veya her neyse zavallılar. Onlar en önden gittikleri için bizden önce gördüklerini biliyordum ve korkumu gizleme gereği duymadım,bedenimin lambada titreyen ateş gibi olmasına izin verdim. Saklamak bir kazanç sağlamıyacaktı. Bu geceyi atlatırsam Bay Stew'den zam talep edeceğim için Bay Stew'i sakinleştirmeye çalışıyordum.Sonuçta eve sinirle dönmesi benim yararıma olmazdı.Aklımdan efendimle geçirdiğim anıları düşünüyordum,gözlerim an da olabilirdi ama zihnim geçmişteydi ve bunun kimsenin fark etmemesi imkansızdı. Düşündüm de kahyalık ailemden gelen bir meslek olmasa  yaptığım şeyler yüzünden hapis bile yiyebilirdim.Ah,umrumda mı? Hayır.Peki devam edecek miyim?Hm kesinlikle evet.Mahkumlar ağaca sarılı şeytanın gözünü indirmek için ağaca tırmanmaya harekete geçtiğinde Bay Stew'i izliyordum heyecanlı olduğu kadar  sakin bir şekilde ipe değil de ajanlara bakıyordu. Eh,bu geceye sıkıcı dediğim şeyleri geri alıyorum eğer düşündüğüm şeyi yaparsa. Yavaşça geri çekildim izleyebilmek için. Bay Stew tahmin ettiğim gibi elini oradan asla ayırmadığı pantolonundaki silaha götürdü evet bunu izlemek kesinlikle eğlenceli olacaktı.Silahı kaldırdı ajanın arkadan kafasını hedef aldı,tetiği çekti.Mermi insan gözünün fark edemeyeceği bir hızda hava yolunu delip geçerek hedefine ulaştığında Bay Stew'in silah deneyimi olduğunu biliyordum. Herkes yere uzanmış bir şekilde düştüğünde kendimi yere attım.Kahverengi  gözlerim ve saçımla toprağa uymuştum Stew'in mavi gözü,sarışın saçlarının aksine. Stew korkudan titreyerek cesetlere bakmamaya çalışıyordu.Başarılı olduğu söylenemezti. Şeytanın gözüne doğru yürüdüğünde ona fark ettirmeden ayaklandım ve yere attığı silahı alıp ona doğultuğumda beni fark etmesi bir etkisi yoktu. O şoktan sadece bana bakarken konuştum.




"Şeytanın gözünü bana getirdiğin için sağol,görüşürüz efendim" 

Lucifer's EyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin