17

104 7 8
                                    

Okulun arka bahçesinde sakince oturuyordu Felix.

" Hey Felix!"

Changbin seslenince kendine nefret dolu yüzünü korumasını söyledi. Ancak şapşal gibi gülümseyerek gence dönüt verdi:

" Selam Bin!" el sallamayı da ihmal etmemişti.

Changbin'in yüzü garipser bir hâl aldı.

"  Ne içtin sen?"

" Hiç, neden sordun?" dedi gülümseyerek.

Changbin hafif sesini yükselterek yanındaki Minho'ya döndü:

" Bu niye böyle lan?"

" Ne biliyim ben." dedi Minho sakince.

" Oglum çocugun içine bir şeyler kaçmış."

" Ben de buradayım ama..." dedi Felix sakince.

Changbin onu omzularından tutup salladı:

" Gerçek Felix'e ne yaptın söyle?"

" Changbin saçmalama ya! Benim işte! Salak salak konuşmasana!" dedi omzundaki eli iterek.

" Ah tamam buradaymış. Eski model televizyonlar gibi sallayınca düzeliyor. E tabi senin de pek gelişmiş bir insan olduğu söylenemez." dedi gülerek.

" Ölmek mi istiyorsun? Senin için seve seve yaparım da. Taş devrinden kalma öküz."

" Öldürebilecek cesaretin var mı ki, modern çağdaki embesil?"

" Denemek ister misin?" dedi Changbin'e yaklaşrak. Neredeyse kafa kafayaydılar.

" Zil çalmak üzere ben gidiyorum." dedi Minho. Changbin onu duymadı bile.

" Oha arlarındaki çekimi buradan bile hissedebiliyorum" dedi Jisung uzaktan.

Artık Chnagbin ve Felix'in kavgaları o kadar normalleşmişti ki insanlar onları izlemek için durmuyordu bile.

Changbin Jisung'u takmayarak konuştu. Felix ise sadece biraz kızarmıştı bozuntuya vermemeye çalışıyordu.

" Denesene."

Felix Changbin'e yaklaştı:

" Denememi istemezsin bence. Bakir mi ölmek istiyorsun?"

" Hadi ama bakir olduğumu nereden biliyorsun?"

" Biriyle öpüşmediğine bile neredeyse eminim."

" Nereden çıkardın bunu?"

" Birileri sana bakıyor mu ki? Senin gibi gıcık bir tiple sadece eğlenirler, senin nazik, ufacık, minicik, narin kalbin..." kücümser bir tonla parmakları arasında minik bir sey varmış gibi konuşuyordu. " ...İnsanlarla böyle oyunlar ounamaya gelmediğinden kimsecikleri öpememişsindir bile."

" Daha önce sevgilim oldu."

" Ne zaman ilk okulda mı? Eminim bir kızdır ve sen sadece beynindeki aptal aşk kuramı yüzünden kızı da tatlı buldugundan çıkmışsındır."

On ikiden vurmuştu. Changbin bozuldu. Yüzü de bunu belli ediyordu. Felix kahkaha attı:

" Tam üstüne mi bastım? Yüzünü görmen lazım!"

Changbin'e doğru yaklaştı:

" Tecrübesizliğinden öpüşmeninin bile berbat olduğuna eminim" dedi tek kolunu Changbin'in omzuna atıp tek eliyle Changbin'in cenesinden tutarken. Gözleri Changbin'in dudaklarına kayınca yutkundu. O an öpebilirdi.

" Sana nasıl güzel öpülür göstereyim." dedi kafasını Changbin'e yaklaştırarak Changbin hafiçe kafasını gerilese de bekledi. Felix'in nefesi Changbin'in dudaklarına vurdu. Jisung nefesini tutmuş izliyordu. Dudakları dokunmadna ayrılıp güldü Felix:

" Öpeceğimi mi sandın? Bu dudakları önce hak etmen gerek." dedi gülerek kalbi deli gibi atıyordu uzaklaşırken Changbin arkasından konuştu:

" Senin de kimseyi öpmediğine eminim." Ama sesi cok kısıktı kimse duymamıştı. Minho'yu bulmak adına etrafına bakmıştı. Kimse yoktu. Oflayarak dersine gitmek için okula yöneldi.

" Ders biyoloji bir de ya!" diye söylendi.

revals to lovers - ChanglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin