22

97 11 16
                                    

Okula yürürlerken Wooyoung aklına bir şey gelmiş gibi konuşmaya daldı:

" Ya bu Felix bize niye hyung demiyor?"

" Sen arada bana hyung dediğin için senin yaşını bilmiyor olabilir." dedi gülerek.

" Aynı sınıfa gidiyoruz."

" Doğru. Saygısızın teki işte boş ver!"

" Ama Chan hyunga hyung diyor."

" Harbi."

" Beni de mi sevmiyor acaba?"

" Sevmesin boşver ona mı kaldın?"

" Tatlı çocuk lan! Onun nefretini almak istemiyorum. Ben seviyorum Felix'i."

" Ne demek seviyorum Felix'i?" dedi Changbin hızla.

" Biraz tanımaya çalış herkes tatlı bulur bana kalırsa Felix'i."

" Nesi tatlı oğlum onun?"

Changbin koca bir hafta Felix'i incelemisti bu yüzden. Yine bir ara havuzda gözlerine ona dikmiş söylenirken Wooyoung oturdu yanına.

" Nesi tatlı hâlâ çözemedim. Ne buluyorlar şunda?"

Wooyoung teneke kutudaki meyve suyunu uzatıp konuştu:

" Bu yüzden mi bir haftadır çocuğa yiyecekmiş gibi bakıyorsun?"

" Öyle mi bakıyorum?"

" Evet."

" Anladım ama tatlı falan değil yani."

" Öncelikle kendi kafanda kalıplaştırdığın Felix figürünü sök at sonra bak ona. Nesnel bak. Felix'in en nazik davranışlarını kesin şu yüzden yaptı, bu yüzden yaptı diye yorumluyorsun kafanda. Bu seni aptal ve duygusal birine çeviriyor. Düzgün incele bir hafta değil, en fazla iki günde o çocuğun ne kadar tatlı biri olduğunu göreceksin."

" Felix'e karşı bir ön yargım falan yok."

" Bence var. O ön yargını at ve sadece izle."

Changbin'in yanına oturdu. Felix havuzdan çıktığı gibi havlusunu alarak oradaki oğlanlardan birine koştu. Bir süre sonra çocuk kahkaha atınca uzaklaştı. Cok gecmeden tekrar belirdi. Elinde iki şişe limonlu, mineralli su vardı. Gence uzattı. Genç de minnet dolu bir gülümsemeyle kabul etti. Daha sonra Felix rastgele bir yere oturup telefonuyla uğraşmaya geçti.

" Az önce orada ne gördüğünü söyle bana" dedi Wooyoung.

" Gereksiz samimiyet, insanların özel alanları işgal etmesi ve sırf paylaşmayı sevdiği için rastgele birine rastgele bir içecek vermesi."

" Körsün Changbin. Takip etmiyorsun belki ama gün boyu Mingi'nin morali bozuktu. Dalıp duruyordu. Felix fark etmiş olmalı ve o içecek Mingi'nin genelde içtiği yüksek ihtimalle sevdiği içecek. İnsanları beynimize yerleştirdiğimiz kalıplarla yargılarız duygularla bakarsak. Bu yüzden duygusal insanlar daha fazla kırılır ama aynı zamanda daha fazla kırarlar. Oysa parçaları birleştirip olabildiğince nesnel bakarsan daha az zarar görü ve daha az zarar verirsin. Changbin, bazı insanlar aptal olduklarından kaybeder. Felix gibi birinin arkadaşlığını kaybetme."

Changbin söyleyecek bir sey bulamadı. Kendini de savunamadı. Savunmak istedi ama yapamadı. Wooyoun giderken arkadaşının dizini pat patladı.

" Düşün bunları." Arkadaşına gülümsedi. Changbin de ona gülümsedi. Wooyoung'un arkasından iç çekti. Daha rahat bir pozisyonda oturdu. Şimdi kafası meşguldu. Boş bir zihinden her zaman iyiydi. Tamamen duygularla hareket etmekten iyiydi. Felix iyiydi ve bu onca zaman bunu görmemek için çabalıyordu.

Felix'e baktı bir anlığına o da kendisine bakıyordu ama hemen bakışlarını kaçırdı. Felix'in neden kendisine baktığını sorgulamadı. Bakış açısını sorgulamak daha büyük önceliğiydi.

Bu bölümde aslında bazı hayat tavsiyelerini sıkıştırdım. Psikoloji ağırlıklı bir bölümdü ama byeeeee. Sorgulayın, sorgulayarak yaşayın. Kendinize iyi bakın.

(Psikoloji okumak isteyen birine itafen:
Seviyorum seni ♡♡♡)

revals to lovers - ChanglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin