Stray Kids başından beri 9 kişi olsaydı. Ve o kişi bir kız olsaydı ne olurdu?
Ben buraya scriptimi hikaye haline getirip yazıcam. Yani bütün olaylar önceden kurulanmış olaylar. İlk kitabım o yüzden anlatımda tam istediğim vibei veremeyebilirim. Kusu...
Gecenin bir yarısı odamda oturup hayatı sorguluyorum. Kapı açıldı. İçeri kim geldi anlamadım ama burnunu çekiyordu. Bu Jisung. Yanıma geldi yatağa oturdu ve elimi tuttu. Elini hafifçe sıktım.
Jisung: Aera senden bir şey isteyebilir miyim?
Aera: İste tabii ki Jisung. Ne istiyorsun?
Jisung: Sende bir telefon vardı, ve şirketin haberi yoktu. O yanında mı?
Aera: *Minho ve Felix'i özlemişti.* Yanımda. Onlarla konuşmak ister misin? *gözleri parladı ve kafasını salladı*
Numarayı tuşladım ve telefonu eline verdim. Odadan çıkmak için yataktan kalacaktım ki elimden tutup gitmemi engelledi.
Felix: Buyrun. Kimsiniz?
Jisung: Jisung ben. Felix nasılsın, kendine bir şey yapmadın değil mi?
Felix: Jisung *dedi ve ağlamaya başladı* Nerden buldun bu telefonu.
Jisung: Aera'nın telefonu. Şirketin haberi yokmuş. Sesini duymam lazımdı. Sen nasılsın Felix?
Felix: *derin bir nefes* iyi olmaya çalışıyorum Jisung. Ama olmuyor. Kendimi bir hayal kırıklığı gibi hissediyorum.
Aera: Jisung ona söyle eğer bir daha kendine öyle derse Aera yanına gelecekmiş de o anlar.
Jisung: Felix duydun bence ne dediğini. Kaşınma. *gülüşmeler* *Felix teşekkür etti ve kapattı*
Jisung yataktan kalkıp gideceği sırada
Aera: Minho'yu aramak yok mu? Aradım ve telefonu elimden kaptığı gibi dışarı çıktı. Yaklaşık 5 dakika sonra odaya geldi. Ağlıyordu ne oldu diye sormadım belli zaten. Gelip telefonu verdi ve yatağa uzandı.
Aera: Sarılmak ister misin Jiji
Jisung: Olur. Dedi etrafında dönüp bana sarıldı ve kafasını göğsüme yasladı. Bir elim saçlarını okşarken nefesi düzene girdi. Çok tatlı uyuyor. Yanaklarına bak. Çok tatlı. Tam ısırmalık. Elimi yanağına koyup çok hafif bir şekilde okşadım.
~SABAH~
Uyandım ama Jisung yoktu. Aşağıdadır dedim. Ve tahmin ettiğim gibi. Oturuyordu. Yanına gittim ve elimi omzuna koydum ve bana döndü. Yüzünde bir gülümseme vardı. Onların iyi olduğunu duyduğu için içi rahatlamış görünüyordu. Ama diğerleri hala kötüydü.
Aera: Millet bir bakın buraya. Dedim ve herkes oturma odasına geldi. Chan yoktu büyük ihtimalle şirketteydi.
Aera: Şimdi size bir sır vereceğim ama bu aramızda kalacak anlaştık mı? Dedim ve herkes kafasını salladı. Cebimden bir telefon çıkardım. Herkes amacımın ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bir numara çevirdim ve telefon açıldı.
Felix: Aera günaydın. Nasılsın? Herkes çok şaşırmıştı. Ve herkesin gözleri dolmuştu.
Aera: Günaydın Felix ben iyiyim sen nasılsın? İstemsiz bir şekilde sesim titremişti.
Felix: İyi olmaya çalışıyorum. Hala kendimi iyi hissetmiyorum. Bunu demesiyle birlikte herkes ağlamaya başladı.
yanımda oturan Hyunjin's telefonu uzattım ve telefonu kaptığı gibi yukarı çıktı. Onların arasındaki bağ çok kuvvetliydi.
Changbin: Aera sen bu telefonu nerden buldun? Şirketin haberi yok mu? Eğer yakarlarsa ceza alırsın biliyorsun değil mi?
Aera: Korkma Changbin. Bana bir şey olmaz. Şirketin haberi yok. Ve olmayacakta.
Hyunjin geri geldi. Ağlıyordu çok fazla. Telefonu Seungmin e uzattı ve yanıma tekrar oturdu. Kollarımı etrafına sardım kafasını göğsüme gömmüştü. Ağlıyordu kıyamam.
Herkes konuşmasını bitirdi ne konuştuklarını bilmiyorum ve asla sormayı planlamıyorum. Herkes rahatlamıştı. Onların iyi ve güvende olduklarını bildikleri için. Ama şimdi Chan'ın yanına gitmeliyim. Onunda ihtiyacı vardı.
Şirkete gittim ve Chan'ın odasının kapısını tıklattım. Ses gelmeyince içeri girdim. Yerde oturmuş kollarını bacaklarına sarmıştı ve kafasını dizlerine koymuştu. Ağlıyor muydu, yoksa krizin eşiğinde miydi tam olarak anlayamıyordum. Yanına gittim ve bende onu gibi yere oturdum. Patlamasını bekliyordum. Birden ağzından bir hıçkırık kaçtı. Kafasını omzuma koydu ve kolları belimi sarmıştı. Çok sıkı tutuyordu. Titremeye başlamıştı. Birden ayağı kalktı ve bağırmaya başladı.
Chan: AERA BİR ŞEY YAP. KENDİME ENGEL OLAMIYORUM. *etrafındaki kesici aletleri aldım. Ve kriz geçirmesine izin verdim. Eğer onu engellersem daha kötü olabilirdi* BENİM ONLARDAN HABER ALMAM LAZIM. ODAKLANAMIYORUM.
Krizinin bitmesini bekledim. Bedenini yere bıraktı ve bende yanına gidip oturdum. Onu daha fazla tetiklemek istemediğim için dokunmadım. Kendini yaralamıştı. Avuç içleri ve bacakları kıpkırmızı olmuştu. Bacakları moraracaktı. Bir buz aldım ve eline verdim.
Aera: Bunu bacaklarına sürmelisin. Morarmaması için.
Bang Chan: Aera benim onlardan haber almam lazım.
Aera: Sana yardım edeceğim gel benimle. Kolundan tutup onu kimsenin bilmediğine emin olduğum kamera olmayan bir yere getirdim. Ve eline telefonu verdim. Al bakalım. Onlarla konuşabilirsin. Telefonu elimden aldı ve birini aradı. Onları rahat bırakmak için odadan çıktım. Yaklaşık 25 dakika sonra çıktı. Telefonu elime verdi ve sarıldı.
Bang Chan: teşekkür ederim tam ihtiyacım olan şeydi. Ama sen bunu nerden buldun.
Aera: Şimdi Boşver nerden bulduğumu. Üzümü ye bağını sorma. Şirketin haberi yok. Bu aramızda bir sır.
Bang Chan: Diğerleri konuştu mu?
Aera: Evet onlarda konuştular. İyi misin biraz daha? Eğer onlarla konuşmak istersen yanıma gel tamam mı?
Bang Chan: Tamam. Teşekkür ederim Aera gerçekten.
Bana bir şey oluyordu. Hareket etmek istiyordum. Harika enerji patlaması yaşıyorum galiba. Dans odasına gittim ve bir şarkı açıp dans etmeye başladım. Dansı aralıksız 6 kere tekrarladım ama hala için soğumamıştı. Bacaklarıma vurmaya başladım. Enerjimi bir şekilde atmaya çalışıyordum. Dansı tekrar tekrar yapmaya başladım. Yorulmaya başlamıştım. Ve kriz geçti. Kendimi yere bıraktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Biraz kısa olmuş olabilir. İlham bu kadar geldi. Sorry