"Merhaba."
Jeongguk, arkasından tanıdık bir kız sesi duyduğunda hızla sesin geldiği yöne döndü ve, –Irene.
Hemen sınıf kapısının önünde duruyordu ve Jeongguk, Irene ona dikkatle bakarken sınıf kapısının 'tık' sesiyle kapandığını duydu ve olduğu yerde refleksif olarak bir adım geriledi.
"Serim'i mi arıyordun?" diye sordu, sakinliğini korumaya çalışarak. Irene'a doğru düzgün bakmıyordu. Buradan bir an önce çıkmak istiyordu yalnızca. "Aşağıda, yemekhanedeydi." Korkmasına gerek yoktu, okuldalardı ve bu yüzden Irene'nın ona zarar veremeyeceğini biliyordu fakat bunları bilmesi yine de kendini güvende hissetmesine yetmiyordu, yetmeyecekti. Şu an gerçekten yanında Taehyung'un olmasını çok istiyordu, ihtiyacı vardı. Eğer o olursa kendini daha iyi hissedeceğinden, hatta güvende hissedeceğinden emindi.
Jeongguk'a doğru ilerlerken, "Hayır, sana bakmıştım," diye karşılık verdi, Irene. Jeongguk, elindeki telefonu sanki bir can simidiymiş gibi sıkıca tutuyordu.
O yaklaştıkça Jeongguk'da geriye doğru gidiyor ve Irene'da bu durumdan zevk alıyormuşcasına yavaşça ona yaklaşıyordu. Jeongguk'u takip ediyor ve o, ne kadar adım atarsa o kadar atıyordu; adımların büyüklüğünün aynı olmasına bile dikkat ediyordu sanki.
Sonunda Jeongguk'un sırtı duvara dayandığında sertçe yutkundu. Ne yapmalıydı? En önemlisi, Irene ne yapmaya çalışıyordu?
"Bana bakar mısın, Jeongguk?" diye sordu Irene, nazikçe. Jeongguk, safkan vampirin sesinin bu kadar nazik çıkmasına şaşırmıştı. "Korkmana gerek yok, sana zarar vermeyeceğim."
Irene böyle söyleyince Jeongguk'un aklına bakanlıkta yaşananlar ve Taehyung'un söyledikleri gelmişti.
Eğer olur da bir yerde karşılaşırsanız göz teması kurma ve tensel temasta bulunma. O zaman gücünü senin üzerinde kullanamaz. Göz teması kurmamaya özellikle özen göster. Bir kere kurduktan sonra kesmek zor oluyor, -ve bana söylemeyi de unutma.
Fakat Irene'nın sesi o kadar nazik ve davetkârdı ki, Jeongguk daha zihninde Taehyung'un dediklerini süzgeçten geçiremeden kendini Irene'nın gözlerine bakarken buldu. Pekâlâ, bunu kesinlikle Taehyung'a söyleyecekti.
Zihni buğulanmadan hemen önce Irene'nın gülümseyerek, "Aferin. Uslu çocuk." diye mırıldandığını duyduğunda kaşlarını çatmadan edemedi ve ardından hafifçe bileğine dokunduğunu hissetti. Kendini çok rahatsız hissediyordu; bileğini Irene'nın tutuşundan kurtarmak istedi, –ki tutuş sıkı değildi, hatta belki tutuş bile denemezdi, dokunuş demek daha doğru olurdu ama yapamıyordu. Sanki üzerine görünmez ve 30 kilo ağırlığında bir yorgan örtmüşlerdi.
Gözlerini de çekemiyordu; ikisinin gözleri görünmez bir köprüyle birbirine bağlanmış gibiydi. Gözlerini 1 santim bile kıpırdatamıyordu.
Zihni bulanıktı ve Irene ona sanki içini okuyormuş gibi bakıp hissettiriyorken etrafında olan biten şeyleri kavramak zordu. Bu yüzden sınıf kapısının hızla açıldığını ve içeriye Jimin ile Taehyung'un girdiğini fark etmedi.
İkisinin varlığını ancak Irene onunla göz temasını kestiğinde fark edebildi. Veya, Irene onunla göz temasını kestiğinde değil de, kesmeye zorlandığında demeliydi çünkü Jimin ve Taehyung'un varlığından da önce fark ettiği şey Irene'nın hızla ve uçarak, evet uçarak, sınıfın diğer ucundaki tahtaya yapışmasıydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/333696141-288-k774621.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
newborn ✓
Fanfictionyeni vampir olan jeongguk, vampirler okuluna geçiş yapar ve bu durum vampir olarak doğmuş taehyung'a bir takım sorumluluklar yükleyecektir.