"Siz bırakın Bay Kim, ben tek başıma hallederim." dedi şoför, Taehyung kapının önündeki eşyalara uzanırken.
"İki elden yaparsak daha hızlı biter." diyerek karşılık verdi Taehyung'da. Her şeyi hızlıca yapıp kurtulmak ve bugünün çabucak bitmesini istiyordu.
Tüm eşyaları arabaya yüklemeleri 1 dakikalarını bile almamıştı. Vampir olmanın en büyük yararlarından biri de zamandan kazanabiliyor olmanızdı.
Şoför tekrar arabaya bindiğinde Taehyung'da arabaya yaslanarak yenidoğanı beklemeye başladı. Havaya ve ardından saatine baktı. İşleri hava aydınlanmadan biterse çok memnun olacaktı.
Yurdun kapısı açıldığında Jeongguk'u ve elindeki kocaman valizi gördü. Yaslandığı yerden uzaklaşıp arabanın bagajını açtı. Jeongguk henüz ona bakmamıştı bile. Tek gayesi elindeki valizden kurtulmakmış gibi görünüyordu.
Valizi bagaja yerleştirdiklerinde Taehyung bagajın kapağını kapatıp Jeongguk'a döndü ve onu baştan aşağı süzdü. Altında kot pantolon, üzerinde de balıkçı yaka kazağın üzerine giydiği beyaz bir gömlek vardı. En son bakışları yere indiğinde normal bir spor ayakkabı giydiğini gördü. Keşke nasıl giyinmesi gerektiğini ona söyleseydi.
Bakışları yeniden Jeongguk'un yüzüne odaklandığında onun da kendisine aynı şekilde baktığını gördü. Giyinişini garipsemiş olmalıydı ki bu çok normaldi.
Jeongguk, Taehyung'un ona baktığını fark edince kendi üzerine bakıp gömleğini çekiştirdi hafifçe. "Uygun giyinmemiş miyim?" diye sordu mahcup bir şekilde.
Taehyung derin bir nefes alıp alnını ovuşturdu ve ardından yine Jeongguk'a baktı. "Sorun değil." dedi. "Sana söylemem gerekiyordu. Resmi yerlerde geleneksel giyiniriz ama... Bir defadan bir şey olmaz. En azından kimse sana bir şey demeyecektir, merak etme."
Jeongguk hafifçe başını salladı.
"Gidelim mi?" diye sordu Taehyung ardından. "Geç kalmayalım."
"Tamam."
Arabaya bineceklerinde şoför anında arabadan çıktı ve ikisi için kapıyı açtı. Taehyung tereddüt etmeden otururken Jeongguk çekingence kapının önünde bekliyordu.
"Ne bekliyorsun? Binsene." dedi Taehyung, oturduğu yerden Jeongguk'a bakmaya çalışırken.
"Öne otursam olur mu?" diye sordu Jeongguk. "Araba tutuyor da..."
Taehyung derin bir nefes aldıktan sonra Jeongguk'la göz temasını kesti. "Otur."
Jeongguk hemen ön kapıya ilerleyip şoförün kapıyı açmasına fırsat bile vermeden ön koltuğa oturup kemerini bağladı. Mingyu'nun arabası hariç ilk kez bu kadar lüks bir arabaya biniyordu ve dışarıdan "görmemiş" gibi gözükmemesi için dua ediyordu.
Hava çok karanlıktı ve bu hoşuna gitmiyordu. Jeongguk güneşi severdi. Her yeri aydınlatmasını ve tenini ısıtmasını seviyordu. Bazenleri ikindi vaktinde yalnızca güneşi hissetmek için dışarı çıkar ve öylece bir bankta gözlerini kapatıp otururdu. Vücudunun ısındığını hissetmekten zevk alıyordu çünkü anlayamadığı bir şekilde vücudu hep soğuk olur ve elleri hiç ısınmazdı. Üşümek gibi bir şey değildi, yalnızca vücudu hiçbir zaman sıcak olmazdı. Annesi bile bebekken böyle olduğunu söylemişti. Bu yüzden artık bu konu üzerinde çok durmuyordu.
Bakanlığa geldiklerinde arabadan ilk inen Jeongguk oldu. Bu kadar büyük ve büyüleyici bir yapı beklemiyordu.
"Hadi." dedi Taehyung, Jeongguk'un yanından geçip kapıya ilerlemeden önce.
Jeongguk, Taehyung'un arkasından ilerlerken Taehyung'un adımları biraz yavaşladı ve ardından arkasına döndü.
"En son ne zaman beslendin?" diye sordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
newborn ✓
Fanficyeni vampir olan jeongguk, vampirler okuluna geçiş yapar ve bu durum vampir olarak doğmuş taehyung'a bir takım sorumluluklar yükleyecektir.