ön izleme

335 34 22
                                    

Valla istenmeseydi asla tekrar yayınlamazdım, nesini bu kadar sevdiniz anlamadım ama buyrun bakalım..

--------

Hoseok. Babası ve ablası ile yaşayan, hayallerinin peşinden koşan bir gençtir. Saygın bir iş adamı olan Jung Sang-min iki çocuğunu da çok sever, kendi gözünden sakınırdı. Hatta çok sevdiği eşi ile de bu yüzden yollarını ayırmıştı.

Bay Sang-min eşi bayan Mi-young ile ailelerinin isteği üzerine tanışmış, bir süre sonra da evlenmeye karar vermişlerdi.

Evliliklerinde kimi zaman ufak tartışmalar çıksa da her zaman üstesinden gelmeyi başarmışlardı.

Lakin, bu güzel ailenin mutluluğunun bozulmasına ise bayan Mi-young'un hırsı ve davranışları sebep olmuştu.

Bayan Mi-young ilk hatasını kızı Jiwo'yu okul konusunda baskılayıp farklı bir meslek edinmesine sebep olarak yapmış, daha sonra da istemediği biriyle evlenmeye zorlamıştı.

Neyse ki bu saçmalık, bay Sang-min'in evliliğe karşı çıkmasıyla başlamadan bitmişti. Tabi bu süreç çiftin evliliklerinin temelini de bir hayli sarsmıştı.

İnişli, çıkışlı ufak tatsızlıklarla devam eden bir sürenin sonunda, on yedi yaşındaki Hoseok'un cinsel yönelimi keşfetmesi, bayan Mi-young'un bunu tesadüf eseri öğrenmesi ise, olayları daha kötü bir hâle getirmişti.

İlk olarak bunu hastalık olarak adlandırıp oğlunu psikoloğa götürmüş 'tedavi' adı altında baskı, ceza, aşağılayıcı eylemleri ile hayatını cehenneme çevirmişti.

Sonunda Hoseok'un dayanamayıp karşı çıkması eşliğinde annesinden yediği tokat ise, bay Sang için bardağı taşıran son damla olmuştu.

Bir saniye bile düşünmeden yirmi altı yıllık evliliğine son verip tüm hayatını göz bebeklerine adamasına sebep olmuştu.

İlk celsede biten evlilikten sonra, bayan Mi-young, kendisi gibi homofobik olan ailesinin yanına İsviçre'ye taşınmış, bay Sang ve çocuklarıyla olan bağını kesip, hayatında onlar hiç olmamış gibi yaşamaya ve bir süre sonra yeni evliliği ile yoluna devam etmişti.

Lakin yaşattığı travmalar sonucu zor günler geçiren 'biricik oğlu' Hoseok'un yaşadıkları nedeniyle psikolojik destek görmesi kendisinin umrunda dahi olmamıştı.

Oysa annelik kutsaldı, nerde kalmıştı o kutsallık..

****

Hoseok.. gülüşü, güneşi kıskandıracak güzellikte bir gençti.

Çocuk yaşında yaşadığı fiziksel/psikolojik şiddet yüzünden yavaş yavaş gülüşü elinden alınmış, geriye sessiz ve ruhsuz bir genç bırakmıştı.

Kim on yedi yaşında yönelimi yüzünden annesi tarafından lanetli olarak görülmek isterdi ki? kimse.

Onca hakarete sessiz kalmış, geleceğe dair umudunu yitirmemek için çabalamıştı, gülüşünü kaybetmemek için.

Lakin sözde 'annesi' bayan Mi-young, umudu, oğluna çok görmüş olacak ki, eşi ve kızından gizli Hoseok'u bir kızla birlikte olmaya zorlamış, düzeleceğine inandırmıştı.

Annesinin evladı olabilmek için sessiz kalan aciz çocuk, daha ön sevişmeye bile başlamadan kendinden nefret etmişti.

Yapmamış, yapamamıştı ama o ufacık temas bile gülüşünü çalmaya yetmişti.

Yine bir çocuk anne sevgisi için, evlat olabilmek için gülüşünü feda etmişti...

****




Namjoon, sert ve otoriter baba, sevimli, naif bir annenin büyük oğlu, kardeşi Taehyung'un ise süper kahramanı olan genç bir delikanlı.

Aile şirketlerinin ortağı olan Jung ailesinin oğlu Hoseok ile aile yemeğinde tanışmış, Zamanla güzel bir arkadaşlık kurmuştu ve onun en büyük destekçisi olmuştu.

Hoseok'u her gördüğünde inancı tazelenmiş, gelecekte umud'u olacak olan çocuğa o zamanlar, farkında olmadan Hope, diye isim vermişti.

Zaman ilerledikçe de gerçekten umud'una kavuşmuştu..

Namjoon, ailesi ve sevdiklerinin desteği ile kötü zamanları atlatan Hoseok, güzel günlere merhaba demişti.

Gülüşünü geri kazanmak için de epey bir çaba sarf etmişti. Günler, aylar, yıllar derken ikili bir birleri için arkadaştan daha fazlası olmuştu.

Kim önce davrandı bilinmezdi, bilinen tek şey, bahçede oturan ikilinin bir anda kendilerini derin bir öpüşmenin içinde bulmalarıydı. Saf, temiz ve masum bir öpüşme...

Sevgili olduktan bir süre sonra, ikili bu haberi aile üyeleri ile paylaşmış, başta ufak itirazlar olsa dahi Taehyung'un abisine olan desteği, Namjoon'un sevgisi, Hoseok'un ise masumluğu neticesinde herşey sorunsuz bir şekilde tatlıya bağlanmıştı.

Bu süre zarfında Hoseok büyük bir azimle derslerine yoğunlaşmış, okulu bitirip dansa olan sevgisi üzerinde durmuş ve kendi stüdyosunu açıp, yeni bir hayalini daha gerçekleştirmişti, başarılı bir eğitmen olmuştu.

Sevdiği adam sayesinde ise gülüşünü geri kazanmıştı.

"Ve yine bir annenin çaldığı gülüşü, başka bir annenin evladı geri yerine getirmişti.."



##################

Daegu'da doğup büyüyen Yoongi, bay Dae-jung ve bayan Ah-ın'in tek çocuğu ve ailesinin kıymetlisiydi.

Kendi hâlinde işlettikleri ufak mekân'la geçimlerini sağlamaya çalışıp oğullarının geleceği için çaba sarf eden sevimli mi sevimli bir çiftti, Min ailesi.

Sessiz, sedasız kendi hallerinde geçimini sürdüren bu aile için tek istekleri, evladının hayallerinin peşinden koşmasıydı, ki öyle de olmuştu.

Yoongi kazandığını üniversite sonucu istemese de sevgili ailesini ardında bırakıp onların dua ve sevgisi ile Seul'e yerleşmişti. sessiz bir genç olan Min Yoongi.

Seul'de başta yurt odasında kalsa da maddi durumu ve ailesini zora sokmamak için çalışmak istemesi, yurdun katı kuralları nedeniyle mümkün değildi.

Tesadüf eseri kafede bulduğu iş beraberinde arkadaş edinmesine de sebep olmuştu.

Çalışmaya başladıktan sonra Jimin'le tanışıp yakınlaşan Yoongi, daha sonra,
Jimin'in ısrarlarıyla ev arkadaşı da olmuştu. Artık Min Yoongi yanlız değildi bir kardeşi vardı, Park Jimin.

Tabi kafede çalışmak ona sadece Jimin'i değil esmer tenli kare gülüşü olan arsız, deli dolu genci, gönül aynasını da getirmişti.

Taehyung, kafenin bir diğer sahibiydi. İlk başlarda Taehyung'un arsızlığı ve açık sözlülüğü arada tartışmalarına sebep olsa da, her tartışma sonucu biraz daha çekiliyordu zayıf kalpler bir birine.

Taehyung aşık olduğunu anladığı anda hiç beklemeden 'huysuz kedi' Min Yoongi'sinin yanına gidip aşkını haykırmış, hiç beklemeden gömleğinin yakalarından kavradığı büyüğünün dudaklarına yapışmıştı.

Dudaklar.. ince dudaklar bir birine değdiği an aklı durmuş, zihni algılarını boşluğa bırakmış, zaman kavramını yitirmişti.

Zira gözlerini sıkı sıkıya kapayan, titreyerek her an yüzüne atılacak olan yumruğu bekleyen Taehyung, sonradan farkına varmıştı.

Sevdiğinin de kendisine karşılık verdiğinin. Yoongi'nin ince kemikli ellerinden biri esmer'inin yanağına diğeri ise beline uzanmış kendine doğru çekip en güzel şekilde karşılık vermişti ince dudaklara. Kalpten ve gönülden..

dudaklarla birlikte kalplerin de buluştuğu o özel, yoğun anlardan sonra, İkili günlerini aşk, sevgi ve saygıyla dolu dolu geçirirken, dolan birinci senenin sonunda aileler tanışmış Taehyung, kendini gelecekteki ailesine de sevdirmeyi başarmıştı.

herşey güzeldi, güzel ve özel. yaşanılan her zorluğa rağmen,sonunda yan yana beraber olmaları ise, en güzeliydi..

☀️☀️☀️


CELESTE-JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin