8. bölüm

95 19 2
                                    






Hayatta neyin ne zaman karşımıza çıkacağını bilemeyiz. Doğar, yaşar, büyür ve zamanı gelince de ölürüz. Kimse bir sonraki adımının ne olacağını, nelerle karşılaşacağını bilemez. Park Jimin gibi.

Bir hafta öncesine kadar köşede oturup hüzünle, gizliden gizliye izlediği adam şuan gözlerinin içine bakıp, tebessüm ederek şarkı söylüyordu.

Jungkook onu eve bıraktığında bir süre olanları düşünüp sevinçten odasında tepinmiş, daha sonra da hazırlanıp kafeye doğru yola koyulmuşdu.

Kafeden içeri girdiğinde yıldız gözleri etrafı aramış sahnede Ravi ile gergin bir şekilde birşeyler konuşan Jungkook'u bulmuştu. Yanlarına yaklaşıp konuşmaya başladığında gergin ortam bir anda dağılmıştı.

İkilinin yanına ulaşıp "selam" demişti heyecanlı sesiyle. Ravi az öncenin aksine yüzüne yerleşen geniş gülümsemesiyle "selam Jimin. Nasılsın?" Demişti.

"Teşekkür ederim hyung İyiyim" diyip bakışlarını kendisine bakan Jungkook'un gözleriyle birleştirmişti. Jungkook anında yanına yaklaşıp kolları arasına almıştı minik bedeni. Kısa sürede çok özlemişti.

"Hoş geldin güzelim, çok özledim seni" diyen Jungkook'un yüzüne bakıp kıkırdamaya başladı. "Yah! daha bir saat önce beraberdik."

Jungkook omuz silkip "saatin önemi yok ki özledim işte" dedi. Jimin utanıp başını kaslı göğse yaslarken köşede onları izleyen Ravi Jungkook'a onaylamaz bakışlar atıyordu.

Program saati yaklaşırken herkes işinin başına dönmüştü. Tabi Yoongi ve Taehyung tatilde oldukları için Jimin'e fazladan sorumluluk düşüyordu.

Jungkook sahneye çıkmadan önce Jimin'e yaklaşıp "şarkımı senin için söyleyeceğim" diyip yanağına içini ısıtacak bir öpücük bırakmıştı. Ve şimdi sahnede onun gözlerine bakıp şarkı söylüyordu.

İşte bu an.. Jimin'in hayalini dahi kuramadığı an gelmişti. Yüzündeki gülümseme, parlak gözleri ve huzurlu sesiyle Jimin'in gözlerinin içine bakıp söylüyordu şarkısını.

İkisi ortamdan, insanlardan soyutlanmış bir şekilde sadece bir birlerinin dünyasında kaybolmuştu. Tek bir mimik oynamadan Jungkook'u izliyor, dinliyordu. Ağladığını bulanıklaşan görüntüsünden anladı Jimin.

Şarkının bitmesiyle Jimin dayanamayıp lavaboya koştu. Jungkook yerinden kalkıp selam verirken Jimin'i fark edip peşinden lavaboya doğru ilerledi.

İçeri girip kabinlerden birinde duyduğu hıçkırık sesiyle adımlarını oraya yöneltti. "Jimin aç kapıyı güzelim. İyi misin?" Kapıya vurarak konuştuğuda "İyi-yim b-ben" diye karşılık geldi jimin'den.

Jungkook derin bir nefes alıp alnını kapıya yasladı. "İyi değilsin işte aç kapıyı bebeğim, hadi" dedi. "iyiyim ben sen çık geliyorum hemen" diyen Jimin'e karşı sesli bir soluk bırakıp "aç kapıyı lütfen. Sen bu kapıyı açıp neden ağladığını söylemeyene kadar bir yere gitmiyorum"

Jungkook'un sesindeki ciddiyeti hisseden Jimin omuzlarını düşürüp kabinden çıktı. Jungkook küçük bedeni anında kolları arasına alırken saçlarına öpücük kondurup ince beli okşamaya başladı.

"Birşey mi oldu? Yanlış birşey mi yaptım neden ağlıyorsun" sordu Jungkook. Jimin iç çekip "ben Çok mutluyum sadece. Daha önce seninle böyle olacağımızı Ahh! Biliyorsun işte çok uzun zaman oldu ve senin beni seveceğini hiç düşünmemiştim" diye yanıtladı onu.

Jungkook yutkunup boğazındaki yumruyu gidermeye çalıştı. Ellerini tombul yanaklara koydu. Jimin'le yüz yüze gelecek şekilde başını kaldırıp gözlerinin içine bakıp içinden geçirdiği cümleleri söyledi. Tabi bir kısmı yalan olan cümleler..

CELESTE-JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin