10

39 7 21
                                    


Önümüzde ki siyah arabanın bize makas atmasıyla kan beynime sıçradı. "Bas kornaya Barış, bas. Araba sürmeyi bilmiyorsanız trafiğe çıkmayın kardeşim!"

Barış iç çekti. "Biraz sakinleş Miray. Yetişeceğiz."

Yüzümü sıvazladım. "Of, umarım."

Bugün Melih'le Ankara'ya gidiyorduk. Yani umarım ben gidebilirdim. Sabah erken kalkmama rağmen uçağı kaçırmak üzereydim. Muhtemelen biri bana her yere geç kalma laneti yapmıştı.

Melih yaklaşık yarım saat önce havaalanına gitmiş ve beni aramıştı. O sıra ben mutfakta ki elmalı tartıyı yiyordum. Saatin ne ara geçtiğini anlamamıştım bile. Beni havaalanına götürecek kurban ise Barış oluyordu. Allah onun yardımcısı olsundu.

İstanbul trafiğinde bir yere yetişmek işkenceydi.

Arabanın içini zil sesi doldurdu, Barış'ın telefonu arabaya bağlıydı. Kimin aradığına bakmak için arabada ki monitöre döndüğümde 'Kerem' yazsısını gördüm.

Barış ekranda ki yeşil tuşa bastı. "Alo, kardeşim nerdesin?"

"Kuzenimi havaalanına yetiştirmeye çalışıyorum."

Kerem'in kahkahası bütün arabayı doldurdu. "Bugün bütün yolcuların şöforlüğü sana mı kaldı..."

Barış da güldüğünde meselenin ne olduğunu bir tek benim bilmediğimi anlamadım. Başka yolcu kimdi ki?

"Defne'yi yetiştirirsin değil mi? Bizim hazırlıklar bitmek üzere."

Barış arabayı sağa doğru kırdığında önümüze geçen beyaz araca da içimden birkaç küfür hediye ettim. "Yetişirim merak etme."

Barış ve Kerem vedalaşırken ben bir an önce kapatmalarını bekliyordum. Barış'ın kimi, nereye yetiştireceğini merak ediyordum.

Sonunda konuşmaları bittiğinde hızlıca Barış'a döndüm. "Defne denen kız kim ve onu nereye yetiştitmen gerekiyor?"

"Defne, Kerem'in kız kardeşi. Yurtdışında okuyor. Uzun süredir Türkiye'ye gelmediği için ailesi onun için bir kutlama yapıyor. Benim görevim Defne'yi havaalanından alıp evlerine götürmek."

Merkamı en iyi bilenlerden biri olduğu için uzun açıklaması şaşırılacak birşey değildi.

Başımı salladım. "Havaalanında ki çalışanlar senden daha az havaalanı görmüştür." Genelde bizi bir yerlere Barış yetiştirirdi.

Barış güldü. "Muhtemelen."

"Ee siz daha önce tanışmış mıydınız bu kızla?"

Kerem'i tanıyordum. Kendisi liseden beri Barış'ın en yakın arkadaşlarından biriydi. Fakat daha önce hiç kız kardeşini görmemiştim.

"3 sene önce Kerem'in doğum günü partisinde görmüştüm."

Kaşlarımı kaldırdım. "Bu kadar mı yani?"

"Evet." Ben yakın olmadığım arkadaşlarımın bile kütüğüne kadar herşeyini öğrenen bir insandım.

"Yakın arkadaşının kız kardeşiyle tanışmaman garip."

Barış arabayı havaalanının önüne park ettikten sonra bana döndü. "Garip olan ne biliyor musun Miray?"

"Ne?"

"Senin birazdan merakın yüzünden uçağı bile kaçırabilecek olman."

Gözlerimi devirdikten sonra hılzıca kemerimi çözdüm. "Nasıl kuzenlerim var ya?"

exert | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin