Hikaye sınırı
Vote: 5
Yorum: 5
[Hicbiri olmuyor ama ben yinede koyucam]Jisung gördüğü şeyle telefonu elinden atıp çığlığı basmış ve ayağa kalkıp evin içinde tur atmaya başlamıştı.
“ULAN, BEN NİYE GÖRDÜM Kİ ŞİMDİ ONU? UNUTMUŞTUM...HAYIR, UNUTMADIM SADECE AKLIMDAN ÇIKMIŞTI AMA BU DA BİR ŞEY”Jisung olduğu yerde durup derin nefesler alıp vermeye başlamıştı, fırlattığı telefonunu eline alıp grubu aramıştı.
Seungmin
ne var orospu çocuğu‘Kanka ben bir şey gördüm’
Changbin
Hyunjinimi mi gördüm?‘Kes’
Felix
Niye nefes nefesisin‘Kanka bak, ben bara gitmiştim tamam. Bambamla karşılaştım bu arada, selamı var.’
Seungmin
Aleykümselam‘Her neyse ben instaya girdim taam, sonra bir post gördüm dedim ‘Kim bu güzel vücutlu adam? Haşmetlimi unutmak için iyi bir neden olabilir’ falan dedim. Sonra bakmak için kaydettim. Eve geldim falan işte girdim bu posta vücut tanıdık geliyor ama. Sonra hesaba girip rastgele bir fotoya tıkladım bir de ne göreyim?’
Changbin
ne gördün‘Gruba atıyorum bakın’
Felix
NEEE
NEEE JİSUNG
BU RİYAL Mİ KANKASeungmin
riyalmis gülümFelix
ay gülün müyüm cidden?Changbin
susun pis sevgililerFelix
oha sevgili olmamıza izin veriyor musun?Changbin
Hyunjin siktiri bastı‘YA ZENCİ DİLDOLAR BANA ODAKLANIN’
Changbin
senin bu dediğin varya
anana denir‘kes’
‘Durun lan kapı çaldı, kapatıyorum ben’
Telefonu kapatıp masaya bıraktı ve kapıyı açmak için ayağa kalktı. Kimin geldiğine bakmadan kapıyı açtı, açmasıyla kapaması bir olmuştu tabi. “Hassiktir!” deyip kapıyı tekrar açtı ve karşısındaki kişiye büyük bir gülümseme sunup sarıldı. “Babam be”, “Chan hyungumm” deyip yanağına sulu bir öpücük bıraktı. Chan ise halinden memnundu.
Jisung, daha fazla kapında durmamak adınca Chan'ı içeri davet etmiş sonrada kahveleri yapmak için oradan ayrılmıştı. Chan hiç yabancılık çekmeden koltuğa yayılmış, Jisung'un gelmesini bekliyordu.
Jisung, geldiğinde kahveleri masaya bıraktı ve Hyung'una döndü. “Neden haber vermedin hyung?”, Chan, Jisung'a bakıp gülümsemiş ardından da sorusuna cevap vermişti. “Süpriz olsun istedim güzelim” Jisung'un yüzüne büyük bir gülümseme yayıldı ve hyungunun yanına gidip sıkıca sarıldı.
Chan, Jisungla üniversitenin başında tanışmış ona abilik yapıp korumuştu fakat ailevi sorunları yüzünden üniversitesini yarıda bırakıp Avustralyaya gitmek zorunda kalmıştı. Kaç yıldır görüşmüyorlardı bilmiyordu.
“Bizimkilere haber vereyim mi?” demişti Jisung. Chan'ın aniden gözleri açıldı ve kafasını hayır anlamında salladı. “Olmaz!..olmaz yani çünkü...” derin bir nefes aldı “çünkü salmıyorlar. Changbin bana Hyuniin adlı şahsın fotoraflarını atıp 'hangi lookl la öpüşürdün(öpüşemezsin)' yazıp duruyor sinirim bozuldu. Seungminle Felixte 'Hyung bizim düğün masraflarını karşılar mısın?' diyorlar. Hayır aralarında bir tek sen yazmıyorsun yani” Jisung duyduklarıyla kahkahayı patlatmıştı.
Birlikte biraz zaman geçirmişlerdi ardından ise Chan bir takım işlerinden dolayı otelde kalacağını söylemişti, Jisung ise her ne kadar onda kalmasını ısrar etse de Chan kabul etmemişti.
Chan gittikten sonra Jisung olduğu yere yayılmış ve yanındaki telefonu alıp saate bakmıştı, 16'dı saat.
Oflayarak yerinden kalktı ve bilgisayarının başına geçip daha önce kaydetmiş olduğu dosyayı açıp yazmaya başladı.
Saat sabahın 7'siydi fakat Jisung hala hikayesini yazmakla uğraşıyordu. Neredeyse 17 bölüm bitirmişti. Gözleri kapanıp duruyordu ama Jisung uyumak istemiyordu, kahve bile içmemişti.
Çalan telefonuyla oturduğu yerden kalkmak zorunda kalmıştı, telefonunu eline alıp aramayı cevapladı.
‘Alo?’
Uykulu sesiyle konuşmuştu.
‘Jisung?’
‘Kimsiniz?’
‘Ah, önemli biri değilim’
‘Anladım, ne için aramışt-’
Yüzüne kapanan telefon ile konuşması bölünmüştü fakat umursamamıştı. Yerinden kalktığı için oturmak istemedi bu yüzden kendini koltuğa atıp kendini derin uykunun kollarına verdi.
_
Bolumu bu kadar kisa yapmayi dusunmuyordum fakat okunmuyor
bu yuzden bolumleri kisa yapip hikayeyi uzatmayi dusunuyorum
okudugunuz icin tesekkurler