Herkes atılan konuma gelmişti. Gelenler üniversitedendi bu yüzden herkes birbirini tanıyordu neredeyse. Parti bar tarzı bir yerdeydi, Jisung ise bu tarz yerleri pek sevmiyordu ama birkaç kere gelmişliği vardı.
Oturdukları yerde 8 kişilerdi, 1 kişiyi tanımıyordu ama nedense o kadar tanıdık geliyorduki gözüne. Yanlarına gelen garson ne içeceklerini sorduklarında herkes alkollü içecek almıştı, Jisung hariç. O sadece kola istemişti, herkes ona bakıyordu garip bir şekilde “Ne? Hayatınızda hiç görmediniz mi alkol yerine kola seçen? Şimdi gördünüz işte” demiş ve arkasına yaslanmıştı. Kalabalık ortamlarda alkol içmeyi seven tiplerden değildi.
Herkes kendi aralarında sohbet ederken Changbin Hyunjin'e yanaşıp ona sorular sormaya çalışıyordu, Hyunjin ise ondan uzaklaşmaya çalışıyordu. Seungminle Felix, Changjin ikilisinde kimin seme olacağını tartışıyorlardı. Chanin ikiliside kültür hakkında konuşuyorlardı, çok bilmişler sizi!
Geriye bir tek Jisung ve tanımadığı adam kalmıştı, o ise telefonuyla uğraşıyordu. Jisung sıkıldığın için ayağa kalkmış ve tanıdık kişiler görmek adına etrafı dolaşmaya başlamıştı. En sonunda Yeonbin ikilisini gördüğünde onların yanına gitmek için adımlamışken ikilinin bir anda birbirini yemesiyle yönünü değiştirmişti.
Oflayarak terasa gitme başladı, giderken ara koridorda bir erkekle bir kızın öpüşme sesi geliyordu. Ortam karanlık olduğu için fazla görememişti ama erkek onu fark etmiş ve Jisung'a doğru sırıtmıştı. Jisung ise iğrenmiş gibi bir ifade yapıp terasa girdi. Herkes aşağıdaydı, bu yüzden terasta kimse yoktu.
Bir süre orada durdu ardından gitmek için arkasını dönmüştü ki karşısında olan bedenle duraksamıştı. “Uzun zaman oldu yazar bey” demiş ve Jisung'a doğru yürümeye başlamıştı.
___
Felix, Seungmin'in omuzunda yatarak etrafa bakıyordu. Gözleri kısa süreliğini oturdukları masada gezindi, bir şeyler eksik gibiydi. Jisung ve o adam yoktu.. O adam niye bu kadar tanıdıktı.
Seungmin'in omuzundan kalktı ve Changbin'e döndü. “Hey, Changbin. Jisung nerde?” Changbin, Felix'e döndü ve bilmiyorum anlamında omuzlarını kaldırıp indirdi ardından da Hyunjinle olan konuşmasına geri döndü. Felix endişelenmişti, Seungmin'e döndü fakat onun uyuduğunu fark ettiğinde ellemedi. Chan'a döndü, “Hyung, bizimle oturan çocuğun adı ne? Tanımıyorum sanırım” Chan, Felix'e döndü. “Ah, o mu? Hyungwon o, onunla ve Minhyun'la aynı lisede okumuştuk o da bizimleydi” Felix başını tamam anlamında salladı. “Peki Jisung nerde? Giderken hiç görmedim” Chan biraz düşünmüştü, “Hava almaya gitmiştir büyük ihtimalle” demişti.
Kısa süren sessizliğin ardından Chan'ın gözleri kocaman açıldı. “Bir dakika, Jisung ve Hyungwon yok, değil mi?” demişti Felix'e endişe dolu gözlerle bakarken. Felix ise anlamamıştı fakat evet anlamında kafasını sallamıştı. Chan yerinden kalkıp hızlı adımlarla terasa gitmeye başladı, Jeongin ve Felix ise sadece arkasında bakakaldı.
Jeongin Felix'e dönüp, “Bizde gitmeli miyiz?” Felix biraz düşündü, bu iyi bir şey olabilirdi fakat emin olamıyordu. “Emin değilim, Changbin'e söyleyeyim o gitsin”
Changbin Felix'e baktı, “Ne diyeceksin?” demişti, Felix ise Changbin'e yaklaşıp söylemişti. “Chan hyung Jisung ve Hyungwon'u aramaya gitti ama bir şeyden şüpheleniyoruz sen gider misin?” Changbin ise biraz düşündü, “Hyungwon..Hyungwon? O kim amına ko- LAN!” demiş ve hızla ayağa kalkmıştı tam gideceği sırada tekrar arkasına dönüp Felix'e baktı. “Nereye gitti?” Felix ise “Teras” demişti sadece.
Changbin hızlı adımlarla terasa doğru ilerliyordu, yaklaştığında ise camdan iki kişinin üst üste olduklarını gördü. Daha yakından görmek için adımlarını hızlandırdı. Gördüğü şeyle donup kalmıştı.