Aslı'nın gözünden
Sabah uyandığımda evde dünkü gibi bir heyecan bir telaş vardı. Tabi benim içimde de bir heyecan vardı her ne kadar bu zoraki bir evlilik olsa da insan hayatında bir kere evleniyor değil mi? Heyecandan kalbimin ritminin hızı yavaşlamazken bir yandan da hızlıca yemeğimi yiyordum çünkü annemin " Hadi kızııım, hadi kızım daha abiye almaya gideceğiz ohoo kına elbisesi,bugün için elbise, yüzükler falan alınacak daha yüzükleri siz alacaksınız ama olsun onun içinde zaman lazım ne olsa hadi kızım" laflarıyla yemeği yiyordum. Annem her yüzük alımından bahsettiğinde daha da heyecanlanıyordum. Orada yanlız olacaktık. Annem "Çok kişi olursa herkes bir şey der seçilmesi zor olur ne olsa siz takacaksınız sadece siz olsanız yeter"dediği için sadece biz olacaktık.
Aslında iyi de oldu böyle her kafadan bir ses çıkınca iyi olmuyor. Hem annemin de dediği gibi bizim yüzüğümüz bizim kararımız.>Biz mi?
<Fatih Ağa ile ben işte ay niye heyecan yaptırıyorsun.
Ben iç sesim ile tartışmaya son verip. Annemgilden izin isteyip koşarak yukarı odama hazırlanmaya çıktım. Hemen yeşil bir abiye geçirdim üzerime annemin heyecanı ve acelesi bana da geçmişti galiba. Abiyemin üzerine de yeşil bir şal yapıp hemen aşağı indim. Annemler zaten hazır olduğu için hemen çıktık. Büyük kapıyı açtığımızda besmele çekip sağ adımımla dışarıya çıktım. Dışarı çıktığımda izleniyormuşum gibi geldiği için etrafıma bakındım. Ama bir şey veya bir kişi görmediğim için tekrar önüme döndüm. Değişik bir histi sanki ben izleniyormuş gibi hissettim ama kimse beni izlemiyordu. Yanılmıştım galiba. Genelde beni hislerim yanılmazdı ama her şeyin bir ilki vardır dimi? Ben bu düşüncelere dalmışken siyah bir arabanın tam önümüzde durmasının oluşturduğu ses ile düşünce okyanusumdan sıyrıldım. İçerisi gözükmüyordu. Büyük ihtimalle gelen Fatih Ağa'ydı. Annem benim çekindiğimi anlayınca benim koluma girip arabaya yöneldi. Zaten ben ilk adımı atamazdım ne olsa koskoca Fatih Ağa ne kadar konağına işlerinden dolayı gelmese de namı vardı ne olsa. Uzun zamandır ortalıkta yoktu zaten. Bugünlerde ise sadece düğün için gelmişti. Düğünden sonra gidecek mi, kalacak mı bilmiyordum. İstanbuldaki şirketlerinde durduğunu biliyorum sadece buradaki şirketleriyle babası ve kardeşi ilgileniyordu. E tabi buraya istediği zaman gelebiliyordu izne falan ihtiyacı olmuyordu. Bir dakika! Benim iznim? bugün benim hastanede olmam gerekiyordu ya. Hayat işte bizim planımıza göre değil Allah'ın planına göre ilerliyordu. O bizim için en hayırlısını bilendi ya şükür etmek düşerdi bize de. Ama bugün kesin olarak baş hekim ile görüşüp iznimiz uzatılması ile ilgili konuşmalıydım. Ben bir yandan kendi düşüncelerimin içinde gezinirken annem ile Fatih Ağa'nın konuşmasına kulak misafiri olmuştum. Fatih Ağa'nın artık buradaki şirkette işine devam edeceğini öğrenince ilk başta biraz bi sevinmiştim haklıydım burada kaldığı süre sadece izin olarak kalması izin için uzun bir süreydi. Ama hemen sonrasında içimi bi korku bi heyecan sarmıştı. O artık buradaydı. Burada işine devam edecekti. Hep burada olacaktı beki de hep onu görecektim. Onunla fazla görüşmemek için içimden dua etmeye başlamıştım. En sonunda "Allah'ım sen en hayırlısını bilensin sen benim için bizim için en hayırlısını eyle" diyerek bitirmiştim. Ben duamı sessizce edip "Amin" derken araba durmuştu. Geldiğimiz yere baktığımda çok güzel abiyelerle dolu bir dükkan olduğunu gördüm. Hem bugün için hem de kına için elbise alınacağını söylemişti annem. Annem sağ kapıyı açıp yanımdan ayrılırken ben de o kapıya uzanmayıp hemen yanımdaki kapıyı açmıştım. Açtığımda Fatih Ağa ile aynı anda indiğimizi fark ettim. Bir anlık gözlerimiz buluşsa da hemen bakışlarımı yere indirmiştim. Helal değildi ne olsa. Ben onunla göz teması kurmamak için tam arkasına oturmuştum. Ama onun Allah'ın mükemmel yaratışını anlatan gözlerini görmüştüm işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nikahta Keramet Varmış!
Novela Juvenil"Ben anlaşma istiyorum." Fatih çapkın bir gülümsemeyle, "Ben anlaşma yapmıyorum, kendi kendine yapabilirsen yap. " Aslı dalga geçmesine iyice sinir olmuştu. Ona karşı bir şey yapmamak için kendini tutuyordu. "Daha birbirimizi tanımıyoruz. " Fati...