0.2

97 7 0
                                    

Levi geldiğinden beri ev çok sessizdi. Bağırışların yerini alan sukunet babamı fazlasıyla rahatsız ediyor, beni ise mutluluğun zayıf kollarına bırakıyordu. Odalarımızın ortak duvarındaki zambak her gün yeni detaylar kazanırken gözlerimin önüne grimsi mavi gözleri getirmemeye çalışıyorum. Ben ne kadar bakmaya çekinsemde odamın dışında olduğum her an o gözlerin beni izlediğini biliyordum. Hiç konuşmuyor, yorum yapmıyor sadece beni Herşeyime anlamak istercesine izliyordu. O gün yemek yaparken üzerimde hissettiğim bakışlarla gerildim ve buna daha fazla dayanamayacağım anlayıp arkamı döndüm. Koltuklardan birine oturmuş elindeki mavi ciltli kitabı okuyor gibi görünsede aslında dikkatini dağınık olduğunu görebiliyordum.
-Ne yapmaya çalışıyorsun?dedim. Kalçamı tezgaha yasladım ve tüm bedenime ona döndüm.
-Ne? Kitaptan kafasını kaldırmayarak. Şimdide göz temasından kaçıyordu. Harika.
-Hadi ama bakışlarının farkındayım. Neden?
-Sende beni rahatsız eden birşey var.
-Hadi ya! Ne gibi?
Ağzımı yayarak rahat davranmaya çalışıyordum ama gergindim.
-Kardeşim olduğun gerçeği gibi.
-Üvey.
Konuşma sırasında ilk kez kafasını kaldırıp gözlerini gözlerime kenetledi. Bakışlarım mavi irislerle bulultuğunda birbirimize ne kadar benzediği izi fak ettim. Baskı altında geçen yalnız bir çocukluk, fırtınaya göğüs geren beden,karanlık bir ufuk ve duvarlar. Kalın, yüksek, imkansız.
-Pekiiii... Bunun seni rahatsız eden tarafı ne?
Koltuktan kalkıp üzerime yürümeye başladığında kılımı kıpırdatmadım. Zor olmuştu ama başarmıştım. Ondan korktuğumu düşünmesini istemiyordum. Daha doğrusu bilmesini. Yeterince yaklaştığında beni pas geçerek yandaki tencereye yöneldi ve kapağı kaldırmasıyla buhar yüzüne hücum etti.
-Bilmiyorum...
Başını tekrar kaldırıp bana baktı ve bozmadığı ciddiyetine asabi bir ses katarak sordu.
-Bu havuçları düzgün yıkadığından emin misin?

§ § §

Yemeği Levi'nin ve babamın birbirlerine attıkları öldürücü bakışları izleyerek geçirdim. Aralarında başlattıkları bu savaşta bombalanan tarafın ben olacağımı biliyordum. Ve ilk bomba atıldı.
-Amaris...
İsmimi yine büyük bir ciddiyetle söylerken gözlerini Babamın kimlerden ayırıp bakışlarıma kenetledi.
-Odanın kapısı neden sürekli kilitli?
Aslında bunu cevabını bende bilmiyordum. Odam içeriden değil dışarıdan kilitleniyor. Babam tarafından. Beni kontrol etmek için miydi yoksa sadece eziyet etmek için miydi bilmiyorum. Bir keresinde bana bunu beni korumak için yaptığını söylemişti. Fakat neyden korumaya çalıştığı hakkında hiçbir fikrim yok.
Her şeyi ifşalayabilirdim. Babamın bana yaptığı herşey söyleyebilirdim. Fakat ne kadar gaddar olursa olsun onda bana güven veren birşey vardı. Evet bana eziyet ettiğini düşünüyordum ama sanki bunun için haklı bir sebebi var gibiydi. Belki sadece inanmak istediğim şeye inanıyordum. Ama ne olursa olsun daha geçen gün gelen birine herşey anlatamadım. Zihnim deli gibi bahane ararken babam asabi ses tonuyla konuştu.
- Evde senin gibi bir yabancı olduğu için olabilir mi? Kendini güvende hissetmemesi normal. Sahi sen ne zaman...
'yabancı' kelimesini bu kadar bastırarak söylemesine şaşırmıştım. Oğlu değil miydi. Bu kadar ötekileştirme nedendi? Fakat beni asıl şaşırtan Levi' nin babamın lafını bölerek kaba ama sakin sesi ile söyledikleriydi.
- Belkide benim gibi bir yabancıdan çok senin gibi bir canavardan korktuğu içindir.
Babamın ağzı şaşkınlık ve sinirle aralanırken Levi'nin dudağının kenarında anlık bir gülümseme gördüğüme yemin edebilirim. Ağır bir sessizliğin ardından Levi tekrar bana dönüp sorusunun cevabını aradı. İkilinin sert bakışlarına maruz kalmanın verdiği bıkmışlıkla sandalyeden sertçe kalktım.
- Doydum. Odama gidiyorum.
Bu anlık hareketim Levi'nin yüzünde mimik oynatmazken babam durumdan fazlasıyla memnun bir şekilde yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirdi.
- Otur velet.
Sert ve basit bir komuttu. Fakat basit olması uygulayacağım anlamına gelmezdi. Merdivenleri tırmandım ve odama girip kapıyı sertçe kapattım. Odamdaydım. Duvarlarının yıkıldığı, güçlü kişiliğim ardındaki zayıf Benin ortaya çıktığı yerdeyim. Dizlerimin üzerine çöktüm ve dolan gözlerimi serbest bıraktım.
"Bu bizim kaderimiz mi yaksa irademiz mi?





Gecikme için gerçekten çok özür dilerim. Bazı özel sebep ve yoğunluk dolayısı ile böyle oldu. Daha düzenli atmaya çaılaşacağım. Anlayışınız için teşekkürler. Lütfen yorunlarda bana düşüncelerinizi bildirin.

AY ÇOCUĞU(LEVİ ACKERMAN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin