Final

35 4 2
                                        

7 ay sonra;

Bebeklerim tamı tamına dokuz aylık olmuşlardı. Batı ile gittiğimiz hastane kontrolünde ikiz olduklarını öğrendiğim an heyecandan yerimde duramamıştım. Üstüne bir de ikisinin de kız olduğunu öğrendiğimizde Batı sevinçten yerinde duramamıştı. Tabi şu an cinsiyet değil sağlıkları önemliydi. Sağlıklı doğmaları bizim önceliğimizdi. Aradan geçen bu yedi ay boyunca abim beni bir kez bile arayıp sormamıştı. Batı'yla da aynı şekilde konuşmuyordu. Birkaç güne beni affeder diyordum ama affetmemişti. Kalbim her abimi hatırladığında üzülerek kasılıyordu.

Yedi ay boyunca insanın canı gibi sevdiği birinin sesini duymaması içini boğuyordu. Karnıma giren hafif sancılar canımı yaksa da doktor bunların yalancı sancı olduğunu söylemişti. Aradan çok süre geçmeden ikinci defa şiddetlenerek giren sancı ile birlikte çığlık attığımda Batı koşarak yanıma geldi. "Yalancı sancı mı?" Dediğinde suyumun gelmiş olduğunu fark edip başımı olumsuz anlamda salladım. "Bu sefer değil." Diyerek bağırdığımda Batı telaşla telefonunu alıp birini aradı.

Elim bir yandan karnımda dolaşırken diğer elimle ise sıkacak bir yer arıyordum. Batı en sonunda telefon konuşmasını bitirip yanıma geldiğinde sıktığın dişlerimin arasından "kiminle konuşuyordun?" Dedim. Hiç buralı olmayan kocam bebek çantasını eline aldığında "abini aradım. Bende araba yoktu. O getirecek." Diye bağırdı vestiyerin olduğu yerden. Abin kelimesi kalbimin kasılmasına neden olsa da şu anda onu düşünemeyerek çıkmak için can atan çocuklarıma kızdım.

Tam zamanında doğuyordu bunlar da. Gerçi on aylıkken doğuracak halim yoktu. Yarım saat içinde kapı çaldığında Batı kapıyı açarak gelen abimi içeriye aldı. Abim hâlâ yüzüne bakmazken ben ise onun değişmiş yüzünü inceliyordum. Sakalları hafif çıkmış, saçları kısalmış ve vücuduna dövme yaptırmıştı. Abimin bu denli değişmesini beklemiyordum. Batı bir yandan çantayı tutup bir yandan beni kaldırmayı dendiğinde başarısız olup çantayı yere bıraktı. Abim yere konan çantayı eline alıp dışarıya çıktığında arkasından bizde çıktık. Batı beni abimin arabasına bindirip yanıma oturdu. Elini bana uzatırken abim ise arabayı sürüyordu. Aradan geçen bir saatin ardından hastaneye vardığımızda hemşireler kolundan tutarak beni içeriye aldı Batı ile abim ise dışarıda bir şeyler konuşuyordu hayır yani sırası da değildi.

Batı'nın ağzından;

Bazı insanların değeri kaybedilince anlaşırdı. Yokluğu ve sessizliği kişide hep boşluk yaratırdı. Mirza'nın bizimle konuşmaması da bu olayın canlı haliydi. Aradığımda işini bırakıp yanımıza gelmişti. Gelmesi de gerekirdi. Nasıl olsa kendi yeğenleri doğuyordu. Durduğumuz hastane kapısının önünde Mirza elindeki araba anahtarını elime tutuşturarak "mutluluklar dilerim." Dedi ve arkasını döndü. O zaman anladım bir insan ne kadar kırılırsa biz de Mirza'yı o şekilde kırdığımızı. "Kalmayacak mısın burada?" Dediğimde sadece kafasını yana döndürerek bana baktı

. "Kalsam ne yazar? Umursanmadıktan sonra." Dediğinde yanına giderek karşısına geçtim. "Sadece bu gün gururu bırak ve gel. Kardeşini görmek istemiyor musun?" Dedim bağırarak. En azından bu günü bizi zehir etmemiş olurdu. "Kimsenin yüzünü görmek istemiyorum." Dediğinde "İyi git o zaman." Diyerek hastaneye doğru yürüdüm. Hastaneye girdikten sonra doğumhane kapısının önüne gelip beklemeye başladım.

Mirza Adanır'dan

Kırgınlıklar öyle bir işlerdi ki insanın içine onun önüne ne siz ne de bir başkası geçebilirdi. Yedi aydır görmüyordum kardeşimi, canımı ama yine de gitmiyordum yanına. Siz buna gurur diyin ben kırgınlık derim modundaydım her zaman. Kime anlatsam anlayacaktı bu hisleri? Kim diyecekti ki Mirza sen haklısın? Kimse. İnsanlar öyle bir hale gelmişti ki kendi mutlulukları için sevdiklerini üzüyordu.

Kırılan kalpler, yıkılan umutlar kimsenin umurunda olmadan bir toz gibi halının altına atılıyordu. Yine de abilik görevim ağır basıyor onları orada yanlız bırakmak istemiyordu. Bekledim. Akşama kadar bekledim. Hava kararıp gece kendini sessizliğe gömdüğünde hastaneye girerek danışma bölümüne Ayperi'nin odasını sordum. "Bin üç yüz iki numaralı oda." Dediğinde üst kata çıkarak odayı aradım.

Odayı bulduğumda kapısında durup bir ses var mı diye kontrol ettim. Odadan hiç ses gelmediğinde sessizce kapıyı açarak içeriye girdim. Batı koltukta uyuyorken Ayperi ise sedyede uyuyordu. İkisi de yorgun gözüküyordu. Adımlarım doğan bebeğin yanına gittiğinde buruşturmuş ve ağlamaya hazır ettiği yüzünü gördüm. Yavaşça onu beşiğinden alıp sallayarak uyuttuğumda yerine geri koydum.

İkinci bebek zaten kendi halinde uyuyordu. Bebekleri incelemeyi bırakıp Ayperi'nin yanına gelerek sedyenin kenara oturduğumda elimi küçüklüğünden beri sevdiğim saçlarına götürdüm. "Affettim abim. Affettim ama hâlâ kırgınım. Kırgınlığım geçtiğinde geleceğim yanına küçük kızım." Diyerek saçına ufak bir öpücük kondurduktan sonra önce odadan sonra hastaneden çıkıp yürüyerek otogara geldim. Bıraktığım bütün kötü anılarımın olduğu şehre doğru yola çıktım. Zırhın Yoksa Sevme kampanyasında Zırh kısmı unutulan bu hikayede bütün güzel anıları geride bıraktım.

💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙
Ve final bölümü de geldim bundan sonra dediğim gibi anca özel bölümlerde görebiliriz onları. Şu an diyecek bir sözüm yok ama eğer kitap hakkında bir şey demek istersem geri gelip yazacağım. Farklı kurgularda görüşmek üzere.

 

🎉 Zırhın Yoksa Sevme// Yarı Texting (TAMAMLANDI) hikayesini okumayı bitirdin 🎉
Zırhın Yoksa Sevme// Yarı Texting  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin