6.BÖLÜM

56 11 4
                                    

Medya: Batı DUMAN

Batı'dan:

Saatlerdir oturduğum telefonun başından kalkarak odanın ortasında tur atmaya başladım. Pembe basketçiden saatlerdir haber alamıyordum. Gönderdiğim hiçbir mesaj görüldüye dönüşmüyordu.

Gözlerim bacağımdaki hareketlilik ile bacağıma kayarken Kızıl'ı gördüm. "Kızıl ne yapıyorsun oğlum?". Bacağıma dolanmaya çalışan kızıl sesimi duyduğu an bacağımı bırakarak göğsüme doğru tırmanmaya başladı. Göğsümden koluma geçerek bana tısladı. "Hadi gel seni yerine koyalım." Stresli olduğum anlarda kızılın da strese girdiğini biliyordum. Bu gibi durumlarda ya benden ayrılmıyor ya da beni ısırıyordu. Şu anda da kolumu ısırmak için hazırlanıyordu.

Kızıl'ı kafesinin yanına götürüp kafesin içine koydum. Diğer yılanlardan ayrı olarak tuttuğum kafesini alıp odasına götürdüm. Kafesi yerine koyarak tekrar telefonumu elime aldım. "Abi ne yapıyorsun?" Güney'in bir anda bağırması elimdeki telefonun fırlamasına neden oldu. "Ben sana bu evde veya benim yanında aniden bağırmaya demiyor muyum Güney?" Dediğimde özür dileyip yanıma geldi.

"Hâlâ kızdan haber yok mu?" Dediğinde başımı belli belirsiz evet anlamında salladım. "Yok."
"Abi bir arasana." Dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım. "Açmaz abim. Anonim takılmak istiyor kendisi." Dediğimde Güney beni kolumdan çekerek oturma odasınsa götürdü.

"Abi açar açmaz. Bir dene sen yine de." Diyerek telefonumu aldı. Bir süre sonra ekranda pembe basketçi yazısıyla birlikte telefonu bana geri uzattı. "Al konuş." Diyerek telefonu almamı bekledi. "Açmayacak." Diyerek telefonu alarak kulağıma koydum. "Açacak." Güney'in benimle inatlaşması çocukluğundan beri devam eden bir şeydi.

Benimle inatlaşıp, uğraşmayı seviyordu.
"Alo?" Telefondan duyulan erkek sesi ile kaşlarım çatıldı. O değil de ben kızın ismini bilmiyordum. Adama pembe "basketçi nerede?" desem "ne diyorsun?" diyecekti bana. Ama yapacak başka bir şeyim de yoktu. Mecbur soracaktım.

"Pembe basketçi nerede?" Dediğimde "Ayperi'den mi bahsediyoruz?" Dedi karşıdaki. Demek adı Ayperi'ydi.
"Evet. Ondan bahsediyorum."
"Kimi oluyorsun?"
"proje arkadaşı. Siz kimsiniz?"
"Abisiyim. Sen şu Zırhın Yoksa Sevme kampanyasındaki çocuk olmalısın." Dediğinde sanki o görecekmiş gibi başımı salladım. "O'yum, ismim Batı."
"Benimki de Mirzah. İsmin bir yerden tanıdık geliyor Batı." Dedi. Onun da ismi bana tanıdık geliyordu. Benim tanıdığım Mirza ismi ise bir tane vardı.

"Mirza adanır sen misin?"
"Evet benim. Sen-" diyecekti ki sözünü keserek "Batı Duman." Dedim.
"Ben seni nereden tanıyorum?" Diye sorduğunda beynimde Mirza ismine dair bütün anıları getirmeye çalıştım. Ama zihnime bir türlü Mirza ismi düşmüyordu.
"Bende bilmiyorum. Geçmişte görüşmüş olma imkanımız var mı?" Dediğimde
"kesin vardır." Dedi.
Zihnime gelen ani bir görüntü ile ilk Mirza ismini çocukluğumda duyduğumu hatırladım. "Sen şu yemek yapmayı seven, ailesine bağlı, boş zamanlarını piyano ve gitar çalarak değerlendiren Mirza mısın?"
"Evet oyum." Dedi. Konuştuğun kişinin o zaman anladım çocukluk arkadaşım olduğunu.

"Beni hatırlamadın mı?" Diye sorduğumda telefondan belli belirsiz birkaç ses geldi. "Hatırladım. Şu çocukken zorla ağlayarak annesinden telefonunu isteyip böceklere kadar her şeyin fotoğrafını çeken kişisin."
"Evet."
"Şu an nerede yaşıyorsun?"
"İstanbul."
"Sen nerede yaşıyorsun?" 
"Yurt dışına çıktım ben kardeşim. Senden sonra çok şey değişti." Dedi. İçindeki keder buradan bile hissedilecek kadar büyüktü.
"Ne zaman döneceksin buraya?"
"En kısa zamanda düşünüyorum kardeşim. Sen niye aramıştın?"

"Ayperi'yi soracaktım. Uzun zamandır ulaşamadım kendisine." Dedim. Telefondan iç çekme sesi geldiğinde kaşlarımı çattım.
"Kötü bir şey mi oldu?"
"Ulaşamaman normal kardeşim. Hastanedeyiz şu an. Kendisi abi sözü dinlemeyip alerjisi olan bir şeyi yediği için kan  basıncı düşmüş. Bugün çıkacaktı hastaneden." Dediğinde "Neye alerjisi var?" Dedim merakla. Meraklı bir insan olmasam da sağlık konusunda her şeyi merak ediyordum. Ne de olsa sağlık her şeyden önce gelirdi. "Bazı gıdalara." Dedi.
"Anladım kardeşim. Geçmiş olsun. Bir şey olursa ararsın beni yine." Dediğimde teşekkür edip telefonu kapadı. "Abi." Varlığını unuttuğum Güney yine bağırdığında yanımda duran cesur Güney'in olduğu tarafa koşmaya başladı.

"Abi abi diye başımın etini yedin Güney. Ne var Abi?" Dediğimde Güney'den bir çığlık koptu. "Bu beni ısırıyor." Diye bağırdığında ıslık çalarak cesuru yanıma çağırdım. "Güney çık dışarı abim. Gelme eve akşama kadar." Diyip koltuğa uzanarak gözlerimi kapadım.

Ayperi İlayda Adanır'dan:

  "Abi dabulu harfi neden var? İki v harfini birleştirsek dabulu harfi oluşmaz mı? Niye bir daha ayrı olarak iki v harfini yan yana koymuşlar?" Dediğimde abim sabır çekercesine bana baktı. Ne yaptım ben şimdi bu adama be?

Acaba uyandığından beri adam saçma saçma sorular sorup cevabını alamayınca ağladığından dolayı olabilir mi Ayperi?

Sus sen iç ses. Sen bir şey bilmiyorsun. Diyerek iç sesimi susturdum. "Abi cevap versene." Dediğimde abim ayağa kalkıp "Ayperi sorularını duvara sor kardeşim." Diyerek odadan çıkıp gitti. Ben meraklıydım sana soru sormaya hıh.

Ayperi kendi kendine trip atıyorsun.

Sus dedim sana iç ses. Konuşma. Hem telefonum nerede benim? Hakket telefonum neredeydi benim? Odanın içerisine bir göz attığımda telefonumu yanımda duran sehpada gördüm. Acaba sehpanın ismi niye sehpaydı?

Senin iç sesin olmaktan utanıyorum bazen.

Bende seni seviyorum canım(!) Diyerek telefonumu elime aldım. Telefonda bir tane bildirim vardı. Hiç mi merak etmiyorlardı beni be?

Ulam senin arkadaşın mı var?

Diyerek çıldıran iç sesime hak verip Fotoğraf Makinesi'nden gelmiş olan mesaja tıkladım. Üstteki mesajlar bana ulaşamadığı için attığı merak dolu mesajlarken son attığı mesaj şiir şeklindeydi.

Fotoğraf makinesi:

uzun zamandır ulaşamayınca sana
Ulaştım çocukluk arkadaşıma
Bizi tekrar görüştüren şey hastalığın olsa da
Görüştük yeniden eninde sonunda

Şimdi kaldır kafanı bak karşına
Bir ay kolyesi göreceksin perinin boynunda
O kolyeyi aldığın anda
Göreceksin sürprizi sonunda (19.32)

Şiir biter bitmez kafamı kaldırdığımda ciddi anlamda karşımda peri kostümlü bir bebek duruyordu. Boynunda ise şiirde yazılan kolye  duruyordu. Alsa mıydım ki?

Bunu düşündükten beş saniye sonra alacağını biliyorum Ayperi.

Ne yani iç ses meraklı olamaz mıyım? Hem sanane belki almayacağım. Dedikten ciddi anlamda beş saniye sonra ayağa kalkıp kolyeyi aldım. Kolyeyi alır almaz odanın kapısı açıldığında odaya şokla gelen şeye baktım.

💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙
6. Bölümün sonuna geldik. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere. Sizleri seviyorum kendinize iyi bakın.🥰🩷
     

Batı dumanın instagram hesabı: batiduman.zys

Zırhın Yoksa Sevme// Yarı Texting  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin