13.BÖLÜM

210 24 4
                                    

Uzay Açanel: Günaydın. Bugün tesise gideceğim yüzmeye. Eğer geleceksen bana haber ver göreyim seni.

Pazar sabahı saat on birde uyandığımda gördüğüm mesaj buydu.

Yaptığım ilk şey ise rehberde adını düzenlerken soyadını silmek olmuştu. Çünkü garip duruyordu.

Lidya: Tamam gelirsek ararım babam burada olduğu için kesin konuşamıyorum.

Lidya: Ve günaydııın.

Mesajlar iletildi. Ama cevap beklemeden ekranı kaparken çıktım yataktan. Saçlarımı hızlıca toplarken tuvalete gittim. Yüzümü yıkadım. Birkaç dakika sonra odaya geri dönerken evdeki tek ses bilgisayarını açmış ve oyun oynayan Ares'in odasından gelen klavye sesleriydi. Babam da annem de uyuyordu.

Yatağımı toplarken yarınki çeviri dersine yetiştirmem gereken ödevi düşündüm. Sonra derin bir nefes alırken bilgisayarımı açtım. Bilgisayarda açık olan WhatsApp'tan gelen mesajlara baktım.

Uzay: Yeni mi uyandın?

Lidya: Evet ve ödev yapacağım şimdi annemler kalkana kadar.

Uzay: Kolay gelsin.

Lidya: Sen n'apıyorsun?

Uzay: Kardelen'le takılıyoruz.

Uzay: Tesise akşama doğru geçeceğim.

Lidya: Ha gitmedin daha...

Uzay: Yok.

Lidya: İyiymiş.

Uzay: İstersen geçeceksen alabilirim seni.

Lidya: Ares babam varken istemeyecektir. Bende babamla vakit geçirmeyi düşünüyorum yarın sabah gidecek çünkü.

Lidya: Yarın okulda görüşürüz?

Uzay: Sabah alırım seni.

Uzay: Ve itiraz etmeye kalkma bile.

Lidya: Tamammmm.

Uzay: Hadi kolay gelsin ukala sana.

Lidya: Teşekkür ederim.

Ve kapadım uygulamayı. Sonra da metni açtım. Saniyeler içinde sadece ödeve odaklanmazsam bugün ne ödev ne de derse bir daha dönemeyeceğimi biliyordum.

Çünkü birkaç gecedir böyleydim. Tam olarak benden hoşlandığın söylediği geceden beri sadece o anı düşünüyordum. Ne yapacağım hakkında hiç fikrim yoktu ve sadece düşünüyordum. Düşündükçe heyecanlanıyordum. Uykularım kaçıyordu. Ve hasta oluşum da eklenince her şey birbirine giriyordu.

Bu işlerin kolay olması gerektiğine inanan ama hiçbir zaman kolay yaşayamayan biriydim ve nefret ediyordum bundan. Kelebeklerin gerçekte olmaması gerektiğini düşünürdüm hep ama bu kelebekler ne pislik böceklerse özellikle Uzay konusunda hiç rahat bırakmıyorlardı beni.

Aslında bu kelebekler de bu hislerim bu paniğim de Uzay etrafımdayken ve benimle konuşurken yoktu. Sonra geliyorlardı. Bu tam ne demekti anlamıyordum ama bir şekilde eğer hep Uzay'la konuşursam bu histen kurtulacağıma emindim.

Bir de şey vardı kafamda.

Biz şimdi neyiz?

Dünyanın en ucu açık ve sorulması zor sorusu buydu galiba.

Benim çevirinin son cümlelerine geldiğim vakitlerde annemler de uyandı. Babam son günü olduğu için dışarıda kahvaltı önerdi. Bu sefer bir hafta değil iki gün kalabiliyor olması çok üzücüydü ama bu aralar özellikle daha yoğun olduğunu biliyorduk işlerin. Alıştığımız buydu.

BOŞLUKTA BOĞULMAK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin