4. Bölüm

5 1 0
                                    

İyi okumalar.^^

☆☆☆☆

İnsanlar, acıtmak istercesine bakıyordu bedenime.
Oysa ki bilmiyorlardı ki; benim canım bedenimde değil ruhunda, gözlerimde nefes alıyordu.
Ve gözlerime fahi bakamayan zavallı bedenlerin arasında, fütursuzca dolaşıyordum.
Zihnim bedenime büyük bir günah işletmek için büyük bir uğraş veriyordu, başarısız olduğu barizdi.

Günahkar ellerim urganımı sıkmak istiyordu, özgürlüğünu eline alabilmek için.

Gözlerim acılı bir sızıya olabildiğince hızlı alıştı. Bakış açıma kirli tavan girerken, zihnim çoktan düşünmeye geçmişti bile.
Her göz kırpışımda içimde zavallı bir organın attığını hissediyordum.
Ah, buna kalp deniliyordu  değil mi?
Fakat bendeki kalp, diğerlerinin aksine durmak istermişcesine alabildiğince hızla atıyordu.

Karşımdaki kırık aynaya bakınca ise; içimde Tanrıya dair bir kaç umudu olan zavallının nefesinin kesildiğini hissetim.
Ama sadece hissettim.

Bir bacağım yataktan aşağı sallanırken çoktan uyuşmaya başlamıştı bile.
Bu nedenle ile adım attığım anda rahatsız edici o karıncalanma hissi ile karşı karşıya kaldım.

Aç karnımın iç güdüsüyle mutfağa adımlarken, aklıma geldi ki yiyecek yoktu!
Bugün bir şekilde yiyecek almalıydım.
Üstümü giyinim kendimi sokağa atarken bir kedi gördüm köşede.

Yağmurlu havada sıkışık sokakta var olan küçün duvar çıkıntısının altına, bacaklarını kuruğuna yapıştırmış kafasını bacaklarının üstüne koyulmuş bir vaziyette duruyordu.

Gözleri acıyla etrafda geziyordu.
Hoş, açılan bir yardım kapısı olmadığı gözler önündeydi.
İnsanlar ona bakıyor, seviyor ama bir kap yemek bile koymadan önünden geçiyorlardı.

Onu bariz bir şekilde kullanıyordu.
Ne kadar ironik!
Aynısını benimde yapmam... onu uzaktan izliyordum fakat kılım dahi kıpırdamıyordu.

Yolda şemsiyelerinin altına saklanmış insanlar, ve kara bulutlar vardı.
Bir tek özgürlük yoktu.
Özgürlük!

Edebi suskunluğa mahkum edilmiş duygu.

Çalıştığım mekana girdiğimde bir kaç insanın irisleri üzerime kilitlenmişti.
Sadece bununla kaldılar.
Sessizce masama geçip dizili olan dosyaları çevirmeye başladım.
Hayatım her zamanki akışıyla devam ediyordu işte.
Sanki etmiyordu ama, ediyordu işte.
Aynı çıkıntıdaki kedi gibi.

...

Şirketten çıkarken biraz ileride bir araba gördüm.
Fakat bu araç burada çalışanların olamazdı çünkü fazla lükse kaçıyordu.

Güzel bir arabaydı ama kimin umrundaydı ki?
Bizler üçgenin dışındaydık.
Ne hoş(!)

İçimde bir dürtü bu aracı izlememi emrediyordu.
O dürtüye boyun eyip dediğini yaptım.
Bir kaç dakika sonra tüm ihtişamıyla o indi...

☆☆☆

Umarım beğenmişsinizdir!
330 kelime.

PAPATYA SARISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin