Son dersin bitmesine 10 dakika vardı. Ders bittikten sonra bir şeyler yapmak istiyordum ama Batuhan'ın davranışları sormamı engelliyordu. Bir türlü ne olduğunu anlayamıyordum. Neyse ne her türlü konuşmalıyız değil mi...
"Batuhan çıkışta bir şeyler yapalım mı?"
"Başım ağrıyor benim bugünlük olmasın olur mu Dilan." niye böyle yapıyordu. Bir şey olmuştu belli ama anlamıyordum. Bir anda ne olmuş olabilirdiki.
"Bir şey mi oldu Batu öğle tenefüsünden beri bi garipsin. Korkutuyorsun beni."
"Yok bir şey olduğu. Ne olabilir zaten değil mi." demesiyle zil çaldı. "Hadi hazırsan gidelim. Ayağın hala açıyordur kesin."
"Hayır ağrımıyor daha iyi. Yani en azından kendim yürüyebiliyorum." çantamı topladığımdan emin olup sınıftan çıkıyordum ki bir el arkadan beni durdurdu.
"Dilan bugün müsait misin acaba? Sınavlar yaklaştı matematik çalıştırır mısın diyecektim de." bir Kaan'a birde Batuhan'a baktım. Noluyo lan bu aşağılık evde.
"Kaan çok isterdim ama ayağım hala ağrıyor. Daha kötü olsun istemem. Gerçekten kusura bakma."
"Yok sorun değil been unutmuşum ayağını. Sen iyi olsa sonra çalışırız ders."
"Teşekkür ederim. Neyse sözüm olsun sana matematik çalıştırırım."
"Tamamdır o zaman görüşürüz." benimle konuşmayı kestikten sonra Batuhan'a baktı. "Görüşürüz Batuhan."
Kaan onada görüşürüz demesine rağmen cevap vermemişti. Batuhan'ın böyle davranmasını bir türlü anlamıyordum. En son Kaan'a el sallayıp sınıftan çıktık. Merdivenlerden inerken köşede Egemen'le kimi gördük tahmin edin hehehehe. Bizim yenge adayı.
"Yenge hanımla konuşuyor baksanaa. Bu çocuk niye böyle çok şirin."
"Her zamanki hali işte neyi var sanki. Umarım mutlu olur başka bir şey demiyorum."
"Bune ya... İyi misin sen? Sorunun ne? Öğle tenefüsünden beri yüzün beş karış aşağıda. Ne oldu anlatsana. Boşuna mı arkadaşız biz Batu." dememle alaycı bir şekilde sırıttı.
"Bir şey falan olduğu yok Dilan tamam mı. Olsada zaten sana söylemem. Sen bilmesende olur ben böyle iyiyim."
"Madem iyisin neden bana öyle davranıyorsun. Ben mi bir şey yaptım sana?"
"Senin bir şey yaptığın falan yok. Sen hiçbir zaman bana bir şey yapmazsın emin ol. Ben sadece o Kaan denen herife sinirliyim." tam ağzımı acmis sebebini soracakken lafımı kesti. "Nedenini sorma boşuna söylemem. Boş boşuna kafanı gereksiz şeylerle doldurmana gerek yok."
"Peki sen öyle diyorsan öyledir. Ama böyle davranmaya devam etme sanki yanında değilmişsin gibi hissediyorum çok iğrenç bir şey."
"Tamam tamam öyle yapmam daha. Hadi gel şu ikisinin yanına gidelim." dedikten sonra Egelerin yanına gittik. Ege'nin ağzı beş karış açık Yelizle konuşuyordu. Az biraz durup onları izledik. Hatta videoya çektik elimde koz olmasın mı. Sonrasında yanlarına gidip sohbet etmeye başladık.
"Ee gençler ne yapıyorsunuz bugün?" sorusunu duyduğum gibi yüzümde güller açtı. Bir yerlere gitmek istiyordum. Ama saolsun Batuhan kursağımda bırakmıştı. Hemen lafa atlayıp konuştum.
"Kafeye falan mı gitsek yada okey atmaya ne olurr... Canım çok istiyor. Siz benimle gelirsiniz Batuhan'ın başı ağrıyormuş gelemezmiş."
"Ne alakası var kızım ya. Hem okey oynayalim demiyormusun sen üç kişiyle nasıl oynamayı planlıyorsun." doğru söylüyordu. Buda yeri gelince bi haklı konuşuyordu şaşıyordum doğrusu.
"Gerizekalı sen dedin gelmem ben diye. Başım ağrıyor sonra yaparız diye. Ben mi yanlış hatırlıyorum??"
"Doğru hatırlıyorsunda hepiniz gidiyorken benim gelmemem olmaz yani." hemen konuşmaya Egemen atladı.
"Yeliz ister misin sende okey oynamayı. Hem biraz kafa dağıtırsın. Hayatında hep iş olacak değil ya."
"Doğru diyorsun Ege. Bugünlük sizinle geçirsem olur. Hem bende bayadır birileriyle okey oynamak istiyordum iyi oldu." bunu demesiyle içimdeki mutluluk açığa çıktı hemen Yeliz'e kocaman sarıldım.
"Ay Yeliz Allah razı olsun sen olmasan bunlar hayatta gelmezlerdi benimle biliyor musun. İyi ki varsın."
"Hadi ayrılın yeter. Şu okulun aşağısında sahile yakın bi yer vardı oraya gidelim." hemen ayrılıp yürümeye başladık. Ayağımın ağrısından dolayı Batuhan'ın koluna girmiştim. Umarım kırık çıkık değildir ayağım hadi hayırlısı.
10-15 dakika yürüdükten sonra kafeye gelmiştik. Güzel bir masaya geçtikten sonra hepimiz birer içecek sipariş ettikten. Sipariş geldikten sonra okey takımını istedik. Onu beklerken ben kahvemden güzelce bir yudum aldım. Bu dünyada kahve gibisi yok her şeye bedel. O sırada okey geldi hemen tahtaları ve taşları çıkardık.
Oyuna başlayalı neredeyse bı 15 dakika olmuştu. Ben ve Batu, Yeliz ve Ege takım olmuştu. Oyuna başlamadan önce karar değişikliğiyle 101 oynamaya karar verdik. Başladığımız gibi Batuhan elini açmıştı. Benimde elim fena değildi bir taş eksikti. Onun gelmesini bekliyordum oyunun başından beri. Sıra bana gelmişti ortadan taş geçtim ve korkuyla taşa baktım. Okey gelmişti bu daha iyiydi. Hemen taşları halledip oyunda bittiğini fark ettim. Hemen Egemen ve Yeliz'in tahtalarını ittirip mutluluk dansı etmeye başladım.
"İşte ben takım arkadaşım be. Boşuna demedim aynı takımda olalım diye. Yeliz sizin işiniz zor haberin olsun. Dilan varsa bu masada kaybettiniz bilmiş ol." demesiyle Batuhan'ın eline çakmaya başladım.
Yani oyunda çok iyi olabilirim ama kazanınca hep çocukmuş gibi seviniyordum. Bu hallerime hep çok gülüyorlardı.
İlk el bittikten sonra oyun daha çok hararetlendi. 9 el oynadıktan kimin kazandığını hesapladık. Yani ovulmek gibi olmasın ama tabii ki biz yendik. Az bir şey daha kafede oturup sohbet ettikten sonra hesabı ödeyip evlere dağıldık. Eve geldiğim gibi pijamalarımı giyinip yatağa girdim ve uykuya doğru çekildim.
@dilanncevik: (story)
*etiket: @e.yigitmen @batuuwq @ylzpinar*- - - - - - - - - - - -
Dilan karakterini sevdiniz mi?
Batuhan karakterini sevdiniz mi?
Egemen karakterini sevdiniz mi?
Ilk defa yazıyorum yazım hatası falan olabilir haberiniz olsun.
Bölümler umarım hosunuza gidiyordur. Keşke biraz daha okunsam yazmam için bir motive olur. Neyse yılmak yok yola devammm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve-i Memnu
Teen FictionKüçüklüğe dayanan çocukluk arkadaşlığıdan sonsuz bir aşka uzanan hikaye.