Her zamanki gibi yine ve yeniden bir okul günü için çalan alarmla birlikte yataktan kalkmak zorunda kaldım. Istesemde yorgunluktan yataktan kalkamıyordum. En sonunda kalkmayı becerip tuvalete girdim.
Tuvaletteyken telefonla oynayan tek ben olamam. Sırf telefonla oynadım diye 20 dakika tuvalette durdum. Evde kimse olmayınca "Dilan hadi artık çık şu tuvaletten!" diyen yoktu. En sonunda tuvaletten çıkmayı becerdim.
Odama girdiğimde dünkü dağınıklığıma bakıyordum. Resmen odanın ağzına sıçmıştım. Hiçbir şeye aldırmadan dolabımı açıp siyah eşofmanımı elime aldım. Bu zamana kadarki en büyük şansım okul forması giyinmenin zorunlu olmamasıydı. Üstümede kırmızı bir sweatshirt alıp üstüme geçirdim.
Benim için en önemli nokta saç ve makyaj. Saçımı çok sevdiğim için her sabah erken kalkıp saçımı yapıyorum. Saçımı hemen bir yıkayıp kurutma makinesiyle kuruttum. Güzel bir şekilde bakımınıda yapıp şekillendirdim.
Sıra şimdi makyajıma gelmişti. Hiçbir zaman abartılı makyaj yapmazdım okula giderkende hep bir rimel, allık ve lip gloss sürüyordum. Benim güzelliğime yetiyor ve artıyordu bile. Kesinlikle kendimi beğenmiş bir insan değilim KESİNLİKLE.
Hemen telefonumu elime alıp bir fotograf çekildim ve Batuhan'a mesaj attım.
Siz:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Siz:Hazırım bennnn nerdesin???
Batuş:Sen gel sokağın başına az kaldı geliyorum
Siz:Tamamdırrr❤️
Siz:Bu arada bir şey istiyor musun getireyim gelirken
Batuş:Sen gel yeter ama varsa bir şişe su bee
Siz:Okayy geliyorum
Hemen çantamı odadan alıp aynada son kez kendime baktım. Valla mükemmeldim bee. Mutfağa gidip suyu aldım ve kapıya ilerledim. Hemen ayakkabımı dolaptan alıp giyindim. Kapıyı hemen kilitleyip koşar adımlarla apartmandan çıktım. Kulağıma kulaklığımı takıp sokağın başına yürümeye başladım.
Sokağın başına gelmiştim hatta bir banka oturup telefondan oyun oynamaya başlamıştım. Anlık bir sesle yerimden korkuyla zıpladım. Telefon elimden tam düşecekken bir el telefonu tuttu. Karşımda duran Batuhan'a baktım. Sanki biraz sinirli gibiydi.
"Nerdesin kızım sen ya. Bekleye bekleye ağaç oldum sokakta. İnsan bir arar der ben geldim Batu bekliyorum seni. Hanımefendi geçmiş kenara telefonda oyun oynuyor oh ne âlâ."
"Tamam ya özür dilerim... Dalmışım oyuna nerden aklıma gelsin seni aramak. Hem bende seni bekledim gelmeyince geçtim buraya. Sende geç kaldın boş yapma."
"Hem suçlu hem güçlü ya inanmıyorum. Neyse ne otobüse geç kalmayalım yoksa okula geç kalacaz." demesiyle saate baktım. Harbiden otobüs saatine çok az kalmıştı.
Koşar adımlarla birbirimizi ittire ittire durağa yürüdük. Biz durağa adımımızı attığımız gibi otobüste gelmişti. Hemen binip ikimizde yerimize oturduk ve güzelce yayıldık. Her zaman ki gibi kulaklığımın biri bende diğeride Batuhandaydı. Başımı omzuna koyup şarkıyı dinlemeye başladık. Ben yarı uykulu halimle birlikte Batu'nun omzunda uyuya kalmıştım.
Bir elin beni sarsmasıyla birlikte korkuyla uyandım. Öyle güzel bir uyumuşum ki ayılamıyıyorum resmen.
"Uyuyan güzel uyandırmak istemem ama iki durak kaldı. İstersen uyan diye söylüyorum." gülmeye başlamıştı. Niye gülüyordu bu salak!?
"Ne gülüyorsun be? Bir şey mi var suratımda benim. Ne oldu yaa." diyip çantamdan aynamı çıkardım. Hemen yüzüme baktım. "OHA! Nasıl uyumuşum lan ben bu halim ne böyle benim. Bütün rimelim her yere bulaşmış. Nasıl oldu ya." hemen ıslak mendil çıkarıp göz altlarımı sildim. Allah'tan fazla bir şey yoktu ama çok komik duruyordu.
"Hadi şunları çantana koy inecez birazdan. Yoksa seni bırakır ben kendim inerim haberin olsun."
"Haha çok komiksin kahkaha tufanı seni. Saçma saçma konuşma. İki parça şey çıkardım zaten. Bak hatta koydum bile." diyip aynayı ve ıslak mendil çantaya fırlattım. Zaten okulun durağına gelmiştik. Hemen otobüsten inip okula doğru yürümeye başladık.
