3

137 5 15
                                    


Hasta olan birine ne dersiniz? Geçmiş olsun, hayır. İyileşeceksin, hayır. İlaçlarını içtin mi, hayır. Ona tek yapmanız gereken sarılmak. Çünkü bir insanın yanında sevdiği, önem verdiği, değerli gördüğü bir insan olursa insan o zaman iyileşir...

Sabaha kadar uyumadan durup aklımdaki düşünceler ile dans ettim. Evde dolanıp adımlayarak büyük ihtimalle alt kattaki insanları da rahatsız ettim. Sonunda sabahın ilk ışıklarını gördüğümde kendimden emin bir şekilde gülümsedim. Sabaha kadar uyuyamayışım ve evde dolanıp, düşünceler ile dans edişim beni o kadar yordu ki gülümsemem yerinin uykuya bıraktı. Gözlerimi kapatıp derin bir iç çektim.

Mükemmel bir rüya görürken beni uyandıran şey Peter'ın sesi oldu. '' Sophie, saat 11 oldu ve sen hala uyuyorsun. ''. Bu çocuğun bana kızgın veya kırgın olması gerekmiyor mu? Ayrıca dağılmış saçları, kahverengi gözleri ve yüzündeki şirin gülümsemesi ile neden bu kadar çekici duruyor? Dudak büzdüm ve yavaşça koltukta doğrulup ayağa kalktım. Bir kaç adımla önümdeki lavaboya uğradım. Tanrım saçlarım dağınıktı bir anda kendimi çok utangaç hissettim. Yüzüme soğuk su serptim. Lavabodan çıkıp Peter'ın odasına girdim. Üstüme kırmızı renkli ''SEE YOU LATER'' yazan bir crop-ki karnımı açmıyor çünkü bedenime büyük alıyorum- Altıma ise baskısız lacivert eşofman giydim. Saçlarımı taradım ve beyaza boyalı, duvarları posterlerle kaplı odadan çıktım. Hızlıca mutfağa gittim. O an aklıma dank etti. Acaba Peter dün söylediklerimi mi duymuştu. Eğer öyleyse ben bittim. O zaman niye anlattıysam. Kesin bana melek gibi davranacak ah hayır.

Şaşırtıcı bir diğer şey ise mutfakta hiçbir şeyin olmamasıydı. Bana hava hoştu ama Peter? Şaşkın bir şekilde ona bakan bir çift göz görünce derin bir nefes aldı. ''Sen ne istiyorsun? Onu yapalım. Bir şey istemezsen ısrar etmem.'' Kollarını göğüs hizasında birleştirdi. Kesinlikle duymuş olmalıydı. Bu beni rahatlattı. Fakat içimdeki karamsarlığı ne yapacağız? Cidden en azından az kalorili bir şey yemem gerekiyordu. ''Haşlanmış yumurta?''. Olur anlamında kafa salladı. Yaslandığı beyaz dolabın kapağını açtı. En üst raftan 4 tane yumurta çıkardı. Hızlıca hafif büyükçe bir cezve çıkarıp içine su doldurdu. Cezvenin içine yumurtaları da koyup, cezveyi ocağa koyduktan sonra ocağın altını yaktı. Peter'ın bana bakmasıyla afalladım. İki saattir çocuğu dikizlediğimi o an fark ettim. Gülümsedi. O gülümseyince bende gülümsedim. ''Sütlü çay mı? Meyve suyu mu?''. Hayır o kadarını da içmeyecektim. İkisi de fazla kalori içeriyordu. ''Ben... Yeşil çay var mı?''. Evet işte bu son dakikada günümün kurtarıcısı geldi aklıma. Bu arada Sophie o nasıl soru öyle? Zaten alışverişi beraber yaptınız ya. Bu kadar çok düşündüğümü gören Peter ''Evet var, yapabilirim.'' dedi. Uzatmadım ve mutfaktan çıktım. .

Salona oturdum. Dün söylediklerim cidden berbattı neden anlattıysam. Aptal Sophie. İçeriye girip karşıma oturan Peter hafifçe gülümsedi. Üstündeki gri t-shirt ve t-shirt'ün üstüne giymiş olduğu mavi kareli gömlek ile komik görünüyordu. Altındaki siyah eşofmanı unutmayalım. Onu baştan aşağıya süzerken bir çift kahverengi göz ile karşılaştı Bal rengi gözlerim. Gülümsedi bana gülümseyen dudaklara karşılık olarak dudaklarım. Uzun süre öyle kalmış olmalıyız ki su ısıtıcısı suyun kaynadığına dair ses verdi. Hızlıca ayağa kalktı o kalktığında bende ona yardım etmek için kalktım. Hem su kaynamıştı hem de yumurtalar hazırdı. Dikkatlice yumurtaları bölüp tabağa koydum. Ardından tabağı alıp salona geçtim. Masanın üstüne bıraktım.

O an fark ettim ki dünden beri hiç su içmedim. Çok unutkanım. Bunu bilmem güzel bir şey Hızlı bir hamle ile ayağa kalktım. Mutfağa geçmek için yürüdüm. Tam mutfağın kapısına yaklaştım. Yaklaşmam ve Peter ile çarpışmam bir oldu. Çarpışmanın etkisiyle meyve suyu yere dökülmüştü. O bana bakarken ben bez getirip silmeye odaklandım. Tony'nin beni gönderme amacını şimdi daha iyi anlıyorum. O aklı bir karış havada olan manevi evlat ben ise ona yardım etmek için gönderilen evladım. Neyse konumuz bu değil. Yeri silip hızlıca bezi mutfağa götürdüm. İçeri girdiğimde Peter çoktan masaya oturmuştu. Karşısına geçtim.

SPİDERMAN:NEW HOMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin