8

85 2 7
                                    


Gözlerimi araladım.Dün ne oldu öyle? Niye hiç bir şey hatırlamıyorum? Ellerimin üzerindeki ağırlığa baktığımda hemen hızlıca ayağa kalktım. bundan etkilenmiş olacak ki hızlıca gözlerini açtı. "Ne oluyor be? S rhoşluğumdan yararlanacak kadar kötümüsün?". Bana gülümsedi "Onu sana sormak lazım sen dedin öte kay diye. Ama doğru sarhoştunuz hanım efendi.". Ben, ben doğru ya sarhoştum. "O-olabilir. Hayır diyebilirdin.". Kahkaha attı "Fırsat verseydin, evet derdim" . Arkamı dönüp yürümeye başladım. O sırada önümde duran yastığı alıp göğsüne fırlattım. Fakat çınlama sayesinde tuttu. Sinirli bir bakış atıp odaya girdim. Yerdeki elbisemi gördüm. Ona değmeden giysilerimi giydim. Ardından ise elbisemi kaldırdım. Odadan geri çıktığımda ise kapıda bekliyordu. Omzuna çarparak mutfağa ilerledim. Bir bardak alıp içine su doldurdum ve içmeye başladım. Son damlasını içtikten sonra salona geçtim. (Zaten her sabah salona geçmesen şaşırırım!)

Peter şort ve içi gösteren tişört ile çıktığında gözlerim büyüdü. Umarım bunu fark etmemiştir. Hızlı adımlarla mutfağa gittiğinde bunu beni etkilemek için yaptığını anladım. Bende oyunumu oynamalıydım. Hızlıca geri odaya girdim ve kırmızı bir nemlendirici sürdüm. Saçlarımı hızlı bir haraket ile aldığım tarak ile taradım. Ardından ise tekrar odadan çıkıp masaya oturdum. Telefonumu alıp notlar kısmına girdim. Sanki biriyle mesajlaşıyormuşum gibi yapmaya başladım. Kıskandırmak için ancak böyle bir plan geliyor aklıma. İçeri girdiğinde sırıtmaya başladım. Yan gözler ile beni izlediğini fark ettiğimde sırıtmamı kocaman bir gülümsemeye dönüştürüp saçlarım ile oynamaya başladım. Bana öldürücü bakışlar attığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam. "Kim o?" Diye sorduğunda sanki dalgınmışım gibi yapıp konuştum "Lucas!" Sesimi olabildiğince cilveli çıkarmaya çalıştım. Daha sonra sanki bir anda ne yaptığımı anlamışım gibi yapıp yalandan şaşırdım. "Lia yani Lia. Her şeyi mahvettim!"."Kim bu Lucas?". "Umrunda olmasının sebebi ne?". "Cevap ver kim bu Lucas?"

Hızlıca ayağı kalkıp ellerimi iki kere birbirine çarptım. Kahkaha attığımda yavaşça oturduğu koltuğun yanına geldim. Hafifçe öne eğildiğim de üstümdeki crop hafifçe önümü açtığı için göğüslerim az da olsa ortaya çıkıyordu. Yüzümüzü daha da yaklaştırdım "Niye soruyorsun?". Kekelemesi hoşuma gitmişti "M-merak." Kaşlarımı çattım "Kıskandın mı yoksa?". Sırıtıp kulağına eğildim "Haklısın, benim gibi bir kız kaçırılmamalı.". Geri çekilmek için geri adım attığım da belimden tuttu ve kendisini yukarıya doğru çekerek benden uzun olan boyu ile yüzüne bakmamı sağladı. Eli belimde iken benim iki elimde göğsündeydi. Yüzüme çarpan nefesi ile gözlerimi kapattım. Geri açmamı sağlayan şey ise saçlarımda hissettiğim eldi. "Peki ya kısmanılmak istemez misin?" . Siktir bu çocuk nerede ne yapacağını çok iyi biliyor! Beynim hayır derken hayatımda yaptığım en iyi hatayı yapıp cevap verdim "Eğer sen kıskanacaksan bin kere kıskandırırım.". Kahkaha attığından ne yaptığını anlamamıştım ta ki duyduğum cümleleri söyleyene kadar. "Opps yeniden yaptım. Kalbinle oynadım. Oyunu kaybettin.Kolay bir yemsin." Söyledikleri karşısında ezilemezdim. Tony Starkın kızıyım ben! Arkaya dönüp gitmeye çalışırken yakasından tuttum ve kendime çektim. "Opps aşık olduğumu sandın. Ama unutma ki bu oyun iki kişilik. Ve ben asla kaybetmem." Onun kahkahası sönerken benim yalandan gülüşüm arttı. "Ne oldu örümcekçik? Yüzün düştü.".Gözlerini kıstı ve ağzı ile beni taklit etti. Ardından ise arkasını dönüp banyonun kapısını açıp içeri girdikten sonra sertçe kapattı. "Kır istersen!". "Ev benim değil mi istersem kırarım!". Bağırmasıyla koltuğa atladım.

Bekle ben az önce yalan söylemiştim. Ama cidden ona aşık mıydım? Hayır Sophie yapma şunu! Ama yapmak istiyorum! Yapmamalıyım. Aşık olmalı mıyım? Bu kötü bir fikir değil mi?. Peki ya onu etkilemeli miyim? Bu kötü bir fikir Sophie! Ama yinede- Kapa çeneni Sophie! İç sesim ile konuşmam bittiğinde. Ayağa kalktım ve pencereden dışarı baktım. Çiçekler çok renklilerdi. Arkamı döndüm ve banyonun kapısına yaklaştım. Homutularını duyacak gibi oldum. Kapıyı çalmam ile beraber bana bağırdı "Ne var?". Kaşlarımı çattım "Ne bağırıyorsun be!". Ben arkamı döndüm ve onu daha da sinir etmek için etrafta bir şeylere baktım. Peter'ın odasına girip herşeyi kurcaladım. En son ise bir günlük buldum. Hayır okumadım sadece sinir edeceğim. Odadan çıkıp banyonun önünde beklemeye başladım. "Peter sana bir sürprizim var!".

    Uzun bir bekleyişin ardından sonunda çıkmıştı yavaşça arkamda sakladığım günlüğünü çıkardım. "Ver onu bana!" Bana bağırdığın da arkamı döndüm "Gelde al". Ayak sesi duymam ile koşmam bir oldu. Odadan odaya, koltuktan koltuğa kovalıyordu. "Sophie!". O bana bağırdıkça ben gülüyordum. Onunla böyle oynadıkça daha eğlenceli hissediyorum.  Eğlencemin sona eriş sebebi beni belimden tutmasıydı. Nerede olduğumuzu görmedim çünkü tek odaklandığım Peter'ın günlüğü almamasıydı. Ne pozisyonda olduğumuzuda bilmiyorum çünkü tek odaklandığım Peter'ın defteri almaması. Sol elimle onun sol elini durdurmak için kullanıyordum. İsterse defteri şuan bile alabilir ama bunu bilerek istemediğini anlamıştım. Sol elim Peter'ın sol elini tutmuşken diğer elim ile günlüğü daha fazla kaldırmaya çalışıyordum. Fakat o an hiç beklemediğim bir şey oldu. Peter sağ elimi tutup kendine çektiği zaman anladım yatak odasında yanlışlıkla yatağın üstüne düşmüştük. Nefesim kesildiğinde şaşkın gözler ile ona baktım. Hızlıca ayağa kalktım. Günlüğünü ona verdim. Tam gidecekken konuştu "Beni kaldıramayacak mısın?" Bu çocuk ciddi mi? Bana uzattığı elini tuttum kaldırmaya çalıştım fakat o benim tam tersimi yaptı ve yine beni kendine çekerek üst üste düşmemizi sağladı. Bu sefer farklıydı bu sefer yüzlerimiz her zamankinden yakındı. Gözlerini gözlerime kenetledi ve ellerini belime sardı, ve döndü. Az önce üstte olan ben şimdi alttaydım. Zaten vana yakın olan yüzü biraz daha yaklaştı.  Elini belimden çekerken hala transtaymış gibi yaptıklarını izliyordum. İki elimide boynunun etrafında dolanacak şekilde ayarladı. Yüzü yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı... Sonunda ise dudakları benimkilerle buluştu. O kadar hafif öpüyordu ki sanki sonsuza dek burada onunla kalabilirmişim gibi bir his yaşanıyordu. Hayatım boyunca hiç erkek arkadaşım olmamıştı. Şu an beni öpen kişiyi o kadar istiyordum ki sanki o ölse nefes alamazdım. Dudaklarımızın dansı bittiğinde yüzüme baktı " İddia yada oyun hepsini boşver. Sadece seni istiyorum". Söylediği sözler ile kalbim sanki hiç durmayacakmış gibi atıyordu. "Bu evet demek mi?" Bana sorduğu soru ile cevap vermedim
Benim yerime dudaklarım konuştu ve kendini Peter'ın dudaklarına bastırdı...

   SON KISIM ÇOK KÖTÜ OLDU AMA SÜREKLİ KİSS SAHNESİ İSTİYORDUNUZ ALIN SİZE BOLCA

  

SPİDERMAN:NEW HOMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin