Bu bölümü çok istediniz yarının bölümü bu yarın atmicam ehe
Bol yorum tşk
>>>>>>>
Heyecandan titriyordum. Kalbimin atışı kulaklarımın uğuldamasına sebep oluyordu. Kafede masalardan herhangi birine oturmuş, gözlerimi kapıya dikmiştim. Her an kalkıp gidecek gibi misafir, Ahu'nun tepkisine göre geride kalacak gibi de ev sahibiydim masada.
Flört kelimesinin belirsizliği beni tedirgin ediyordu. Ansızın bir vakit iletişimi kesebilirdi, ghostlayabilirdi flörttü bu yani çok ciddiye alınmaması gerekiyordu. Tabi ki anonim halimle bundan öteye gidebileceğimizi düşünmüyordum. Sadece bugün gelene kadar belki yüreğinde bir şeyleri değiştirmişimdir diye umuyordum.
Gerginlikten kuruyan boğazımı temizlemek için önümdeki su bardağına uzandım. Ellerim hem terlemişti hem de titriyordu. Ben hiç böyle bir insan değildim ya, hep içimdeki Ahu sevgisiydi buna sebep olan.
Çok başka seviyordum onu. Hayatımda ilk defa bu kadar dolu dolu, göstere göstere seviyordum galiba. Ters tepecek, bugün bu masadan olumsuz kalkacak diye de ödüm kopuyordu.
Sudan bir yudum alırken girişte Ahu'yu gördüm. Telaştan ağzımdaki suyu neredeyse püskürtecekken kendimi toparladım ve ona bakmayı sürdürdüm. Çekik, güzel gözlerini daha da kısarak kafenin içinde beni aradı. Bulduğunda kıstığı gözlerini açtı, dudağına hafif bir gülümseme yerleştirdi ve oturduğum masaya doğru yürüdü.
Tam karşıma geçip oturduğunda aptal gibi onun yüzüne bakıyordum, bir şeyler demek yerine. Sadece onu izliyordum, bu kadar yakınımda oturması bile bayılmak istememe yetiyordu tamam mı? Biraz sakinleşmem gerekiyordu.
Bardağı alıp suyu bir dikişte içtim. Elimde olsa başımdan aşağı boşaltırdım kendime gelmek için.
"Umay?" diyerek tek kaşını kaldırdı.
"Efendim Ahu'm" diye karşılık verdim ama sesim sanki götüme kaçmış gibi kısıktı. Öksürerek kendimi toparlamaya çalıştım. Bu hallerimden sonra bu kız salak herhalde deyip kalkıp gidebilirdi her an.
"Sakinleş." Dedi gülümseyerek. Ama nasıl huzur veriyordu, nasıl rahatlatıyordu gülümsemesi anlatamam.
"Hemen." Dedikten sonra derin bir nefes aldım. "Çok güzelsin." Dedim nefesimi dışarı verirken.
"Sende öylesin." Dedi doğrudan yüzüme bakmayı sürdürerek. Kızarıp gözlerimi kaçırdım. Doğrudan aldığım iltifatlara çok alışık değildim, ondan hep.
"Nasılsın?" diye sordu. Beni kendime getirmeye çalışıyordu muhtemelen. İnanır mısın bu çaban bile çok sevilesiydi bebeğim ya.
"Heyecanı saymazsak iyi, sen?" diye devam ettirdim.
"Aynı şekilde. Yani bende çok heyecanlıydım ama ortamda kendimden daha heyecanlı birini görünce geçti heyecanım. Umay seni ilk defa gören benim, benim daha heyecanlı olmam gerekmiyor mu sence de?"
Kurduğu uzun cümleyi bir solukta söylemişti. Dudaklarımı birbirine bastırarak gülmemi engellemeye çalıştım. Geçti dediği heyecanı bariz anlaşılıyordu. Gerçekten sakinleşmem gerekiyordu, onu da germek istemiyordum.
"Tamam, tamam iyiyim." Dedim kendime gelerek.
"Şükür." Diye yanıtladı.
Cümle kurmak için gözlerine baktım, çünkü konuşurken göz teması kurmayı severdim. Baktım, baktım ve baktım. Gözlerine bakarken söyleyeceğim cümleyi unuttum. Yutkundum, gözlerindeki yansımamı o kadar sevmiştim ki kendimi kaybetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2:29
Teen FictionYarı texting. Çiçekler alacağım sana Sana söz bir çiçek solmadan yenisi gelecek Sana söz seni öyle mutlu edeceğim ki Yaşadığını hissedeceksin.