Tamam devam ediyoz
>>>>>>>
Çalan telefona küfrede küfrede bir gözüm açık telefonu aradım.
"Ne var amına koyayım ne?" Sesim bir tık yüksek çıkmıştı. Yanımda Ahu olduğunu hatırlayınca dilimi ısırdım.
"Ayol ne bu sinir?" Ayperi'nin sesiyle kendimi daha çok gelerek iyi bir küfür etmeye hazırlandım. Kafamı çevirince Ahu'nun uyanmış beni izlediğini görünce bundan vazgeçtim.
"Yeni uyandım ne oldu?"
"Şey..."
"Ayperi dolandırma da söyle hadi."
Arkadan sana senin aramanı söylemiştim gibi sesler duyuyordum. Gözlerimi kapattım ve uyandırılmış olmanın sinirinin geçmesini bekledim. Kendi isteğim dışında uyanınca feci sinirli oluyordum. Ahu'nun koluma işaret parmağı ile git gel yapması da sinirimin geçmesindeki en büyük etkenlerden biriydi.
"Biz kapıda kaldık ya."
"N'oldu?"
"Dışarı çıkmıştık annemler anahtarımız var sanıp şehir dışına düğüne gitmişler, gece yarısı gelecekler ikimiz de anahtar almayı unutmuşuz dışarıda kaldık yani. Sana gelsek olmaz mı?"
Ahu'ya baktım. Sesin dışarıya gittiğini biliyordum yani konuşmaları duyuyordu. Ahu gözünü yavaşça açtı kapattı. Ben sizi tanıştırmaya daha hazır değildim ki ya.
"Tamam gelin. Gelirken simit falan alın yeni uyandık biz kahvaltı yaparız."
"Olur olur bir tanesin." Ayperi telefonu kapattıktan sonra telefonu kenara bırakıp gerindim. Saat 11'di. Bu mallar sabahın köründe nereye gitmişlerdi zaten de.
"Gideyim mi?" diye sordu Ahu. Çatallı sesiyle de ayrı muhteşemdi he. Anında erime moduna girmiştim.
"Ay ne gitmesi sen gidecek olsan onları kabul etmezdim."
"Saçmalama Umay." Derken gülüyordu.
"Saçmalamıyorum bir kere. Çok büyük bir şerefsizim sadece."
"Gülperi konusunda garanti verebilirim de Ayperi'den hiç emin olamıyorum ya. Saçma sapan imalar yapabilir, yerli yersiz konuşabilir. Aldırma tamam mı?"
"İkizler miydi?"
"Evet. 3 yıllık arkadaşlarım. Kardeş gibiyiz desek daha doğru olur anneleri bizzat besledi büyüttü çünkü beni 1 sene falan. Normalde arayıp sormazlardı bile çat kapı gelirlerdi evimin anahtarı da var onlarda. Sen buradasın diye incelik yapıp sormaya karar vermişler ve bu kesin Gülperi'nin fikriydi." Dedikten sonra gülmeye başladım.
"Arkadaşlarınla tanışmak istiyordum zaten iyi oldu." Dedikten sonra o da doğruldu. Gerinirken açılan göbeği muhteşem bir manzara verdi bana. Sonra aç köpek gibi onu süzdüğümü fark edince hemen gözümü çevirdim. Ama Ahu'dan kaçmamıştı tabi ki de.
"Sapıksın he."
"Maalesef ki." Diyerek onu onayladım. Yani saklayacak değildim vücudu aşırı çekiciydi ve ben gözlerimi asla ondan alamıyordum.
"Böyle açık sözlü olmana gerçekten bayılıyorum ya." Yataktan kalkıp banyonun olduğu tarafa doğru ilerledi. E hani nerede benim günaydın öpücüğüm ya, ben gece bunun hayalini kurarak uyumuştum halbuki.
Normal bir şekilde uyansak kesin gerçekleşirdi. Ulan Ayperi ocağıma incir ağacı dikmeye başladın bile.
Arkasından bende kalkıp onun aksi yönüne mutfağa gittim. Kendime bir bardak su doldururken, tamamen incelikten ben şişeden kafaya dikerdim normalde, biraz oyalanıp Ahu'nun banyodan çıkmasını bekledim. Bir yandan da çay suyu koyuyordum. Hiç çay insanı değildim ama Gülperi öyleydi. Bu evde sadece onun için çay demlenirdi.
Ahu yanıma gelirken su daha yeni kaynamıştı. Onu çaydanlığa koyup, evet çaydanlık haspam asla hazır çay da içmezdi illaki demleme olacaktı, banyoya gittim.
Yavaş yavaş kahvaltılıkları hazırlarken kapı çaldı. Kapıyı açıp içeri geçmelerini bekledim.
"Bir şeyi bölmedik inşallah." Diyen Ayperi pis pis sırıtıyordu. Gülperi onun kafasına bir tane geçirince içimin yağları erimişti.
"Ne vuruyorsun be?" İkisi ani bir kavgaya tutuşunca Gülperi'nin elindeki poşeti alıp onları öylece bırakıp içeri geçtim. Birazdan gelirlerdi. Kendime ve Ayperi'ye ice tea koyarken Ahu'ya döndüm.
"Bebeğim çay mı içeceksin ice tea mi?"
Gözü kapıdaydı. "Boş ver onları kavgaları bitsin gelirler. Gel otur sen."
"Ice tea." Diye yanıtladı. Sandalyeye otururken.
Poşeti açıp aldıkları şeyleri çıkardım. Bütün pastaneyi taşısaydınız bunlar az olmuş ya. 3 günlük kahvaltımı getirmişler.
"Merhabaaa." Sonunda masaya teşrif edebilmişlerdi. Bu coşkulu ses de Ayperi'ye aitti.
"Merhaba." Ahu da onu selamlamıştı.
"Ben Ayperi." Kendisi hemen tanışma faslına geçerken Gülperi yardım lazım mı diye sormuştu. Ben Gülperi'den razıyım ya.
"Yok bunları koyacağım sadece." Elimdeki iki tabağı öne doğru uzattım. "Kendine çay koyman yeterli."
En sonunda hepimiz sofraya oturabilmiştik. Sakin sakin kahvaltı yaparken kızlara döndüm.
"Siz nereye gitmiştiniz sabahın köründe?"
"Ya liseden bir arkadaşımızın doğum günü yakın. Ona hediye bakalım demiştik erkenden çıkıp. Tam gününü bulmuşuz." Ayperi açıklamaya girişmişti. "Annemler haber falan da vermeden çıkmışlar muhtemelen onlar da nasıl olsa buraya geleceğimizi düşündüler. Gece yarısı gelirlermiş eve anca."
"İsabet oldu bugün yayın yoktu zaten. Sen ne yapacaksın hayatım mekanda çıkacak mısın?"
"Her ayın bu günleri minimum 3 gün izin alıyorum."
"Bir şeyler yapalım mı o zaman akşam, dışarı çıkarız?"
"Bismillah." Diyen Ayperi bana döndü. "Senin gibi bir ev kuşu neden dışarı çıkmak istiyor?"
"Sus be."
Ahu sessizce gülmeye başlamıştı. İyi anlaşmalarına sevinmiştim. Rüya ikisiyle de iyi anlaşmazdı mesela. Benim gözüm neyden o kadar körmüş öyle kafamı duvarlara vuracağım az kaldı. Diğerleri ile konuşan Ahu'ya gülümseyerek baktım. Sabah öpücüğü alamamıştım ama olsun. İlla öperdim bir ara. Kaçışı yoktu artık benden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2:29
Teen FictionYarı texting. Çiçekler alacağım sana Sana söz bir çiçek solmadan yenisi gelecek Sana söz seni öyle mutlu edeceğim ki Yaşadığını hissedeceksin.