5. Bölüm

7 2 0
                                    

Belki Kalamadım Aklında

-Sever Gibi Yaptığından-

Merhaba, Buket. Ben, en sevdiğin arkadaşın: Asi. Bunları okuyamayacaksın belki ama ben gökyüzünden bakıp, okuyabildiğine inanıyorum. Senin her anında yanında oldum; zorbalık olsun, ailen seni bıraktığında, ağladığın, güldüğün, her kusurunla, kusursuzluğunda hep yanında oldum. Özür dilerim, şu an yanında değilim. Ama emin ol, katilini en iyi şekilde bulup, kendi ellerimle öldüreceğim.

"Asi, yemek hazır gel hadi." içerden gelen Sevdanın sesini duydum.

Şimdilik görüşürüz, Buketim. Seni Seviyorum:)

Defteri küçük masanın üstüne koyup, kilitlediğim kapıyı açtım. Salona geldiğimde herkes oturmuş, beni bekliyorlardı sanırsam.

"Selam, millet." dedim saçımdaki tokayı sıkıp, gerdirerek.

"O-o, Asi. Uzun süredir yoktun." dedi, Arda gülerek.

"Hı, bunu bana akşam yemeğinden sonra, diğer akşam yemeğine kadar olmayan: Arda mı söylüyor?"

"Kesin dırdırı, yemeğinizi yiyin." diyen Esma'ya bön bön baktım.

"Esma, seni yerim bak, sus." dedim, çikolatalı ekmeğimi ağzıma atarken.

"Şişko, şişko." hiç beklemediğim bir anda gelen darbe: Soner

"Soner, akşam akşam çikolatamı bana ziyan etme."

Soner, bana bön bön baktığında, bende ona bön bön baktım. "Asi, hem çikolata, hem de Esma, balon gibi olursun." dedi kahkaha atarak.

"Komik mi şimdi bu?" dedim elimde olan çatalı uzatarak. Bana bön bön baktı. "Kendine batır diye, Soner." dedim kıs kıs.

Sonra kahvaltımızı bitirdik ve hepimiz sofrayı topladık. Bugün izin günümüzdü, üç gün önce Buket'in mezarına gitmiştim, kendi başıma. Şimdide oraya gitmeye karar verdik. Hepimiz kendi evlerimizden çıkıp, başka ortak bir ev bulmuştuk. Artık o evden vazgeçmiştim, tabi bazılarınızın aklına 'o gece başvurduğun otele n' oldu?' diye bir soru gelmiş olabilir. Buketin cenazesinden sonra eve gelmiştim son kez. Eşyalarımı ortak evde ki odaya getirmiştim, diğer eşyaları da salon taraflarına koymuştum. Sonra o adamlar aradı beni, 'Bir görüşme vardı, unuttunuz sanırım?' telefonu açtığımda merhaba bile demeden kulağımdan beynime giden ilk ses bu olmuştu. Bende onlara vazgeçtiğimi, kendi işime geri döndüğümü söylediğimde anlayışla telefonu geri kapattılar... Ama... Siz şimdi Selim'i de merak etmişsinizdir. Yahu adam peşimden ayrılmıyor ki! O gün o da benimle birlikte o binadan ayrılmıştı üst katımıza taşınmıştı. Ama evini ziyarete gittiğimizde eski evi kadar lüks olmasa da, fayans döşemeleri rengini kaybetmemişti; siyah, beyaz ve gri. Tam bir Beşiktaşlıydı bu adam. Benden bir yaş büyük bu adam, abi dememe gerek yok herhalde! Ona özel olarak neden sürekli peşimden geldiğini sorduğumda, sizi korumak amaçlı demişti ama hepimiz yaşımızı almıştık, kendimize bakacak haldeydik. Tabi, bunları dışımdan söylemeye cesaret bulamasam da, kısa bir teşekkür ile konuşmayı bitirmiştim. Onu gördüğüm de bana daha da dikkatli bakıyordu, her yan yana geldiğimizde bana nasıl olduğumu soruyordu. Garip değil mi? Sanırım beni önemsiyordu, gereğinden fazla! İnsan biraz kendini de düşünmeli ama değil mi! Bu kadar önemsenecek neyim vardı acaba? Hava çok soğuktu, bu Buket'in yanına gitmemize engel değildi. Uzun paltomu alıp kollarımın arasından geçirip, içeride kalan zeytin siyahı saçlarımı arkaya attım. O sırada içeriden bana seslendiklerini duydum. Artık gitmemiz gerekiyordu.

"Geldim, geldim!" en sonunda şalım ve kapının yanında ki beş kiloluk bidonu alıp salona geldim. Hepsi telefonlarıyla oynuyordu. "Oha ama çüş yani, ayıp be mezarlığa gidiyoruz." ve bana az önce seslenen kişiler şimdi beni görmüyordu bile.

Kanlı GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin