EP.05

292 32 50
                                    





İyi okumalarr))☺️☺️

_*_*_*_*_*__*_*_*_*_*_


Pete sabaha karşı uyandığında güneş henüz yeni doğuyordu. Geniş odanın içi gökyüzünün ışığıyla hafif loştu ve yavaşça yataktan kalkıp balkonun tül perdelerini açtığında, oda daha da aydınlandı.


Gece oldukça geç bir vakitte uyumuş olmasına ve dünün yorgunluğuna rağmen bu kadar erken uyanması zayıf bir insan bünyesine göre şaşılacak derecede beklenmedikti. Ancak Pete buna şaşırmadı. Çünkü yorgun bir gecenin sabahına bu kadar erken başlamak ilk kez yaşadığı bir saçmalık değildi. Yaralı ruhu ve ayık olduğu her an kalbini elindeki kör bıçakla parçalamaya devam eden kötü olaylar onu gündüzleri mahvetmeye doymuyormuş gibi, bir de uykularına el koyuyordu.


Hemen sonra soluduğu havadaki keskin sedir kokusunu fark ettiğinde yüzünü buruşturarak balkona yöneldi ve kapıyı sonuna kadar açıp, çıplak ayaklarına aldırmadan soğuk zemine çıktı. Dün gece böyle yoğun olmayan feromonlar –Alfa odada olmamasına rağmen- nasıl olmuştu da sabaha kadar odanın her bir yanına dağılıp, ona nefes alacak dahi alan bırakmamıştı anlayamadı. Ama bunu sorgulamadı da; bu oda Vegas'a aitti ve o baskın bir alfaydı.


'Koku üretmek de belki bir güçtür.' diye düşündü.


Daha önce hiç baskın bir alfayla karşılaşmamıştı. Ancak her zaman onların belirli güçleri olduğunu duymuştu; insanları etki altına almak başta olmak üzere, duyanları dehşete düşürecek kadar ürkütücü güçleri vardı. Hatta rivayetlere göre baskın alfaların bu tür özel güçlere sahip olmasının sebebi dünyaya güç ve otoriteyle gelmeleriydi. Her biri doğuştan liderdi. Öyle ki, kendisinden daha büyük bir prens varken kralın neden Vegas'ı veliaht olarak seçtiği, bununla açıklanabilirdi.


Diğer yandan bu oda alfanın sürekli olarak kullandığı bir odaydı. Dün geceye kadar buradaki yatakta uyuyor, koltukta oturuyor ve çalışma masasını kullanıyordu. Pete ise, düzenli hayatına sadece bir gece de dâhil olan ve bununla yetinmeyip bir de odasını işgal eden zavallı sığıntının biriydi.


Dün gece alelacele getirildiği bu odadaki alfaya ait olan hiçbir eşya değişmemiş veya temizlenmemişti. Yatağı, elbise dolabı, koltukları ve hatta tavandan zemine kadar uzanan perdeler bile onun kokusuna bulanmış haldeydi. Üstelik Pete, yatağında uyumak zorunda kaldığı için kendi geceliği, saçları ve teni de tamamen sedir ağacı gibi kokuyordu.


Genç prens ağır adımlarla kalın balkon direklerinden birinin önüne ilerlerken zihnini neredeyse işgal eden yoğun ve kahrolası derecede etkileyici kokuyu bastırmaya çalıştı. Zihni ya da kalbi ne düşünürse düşünsün aptal bedeninin dün gece açık ve net bir şekilde kendisine yasaklanmış meyve için arzuyla dolması kesinlikle kabul edemeyeceği bir utançtı.


Sabahın tatlı esintisi çıplak tenine çarptığında titreyerek saten sabahlığına biraz daha sarındı. Hava bir sonbahar günü olması rağmen soğuk değildi. Hatta Sakornya ile karşılaştırıldığında burasının bir yaz günü olduğu bile söylenebilirdi. Öyle ki; bakışları sarayın arka tarafındaki geniş bahçedeki renkli görüntüye takılırken, dudaklarına geniş bir gülümseme yayıldı. Sakornya'da yoğun ve sürekli olan kar yağışı yüzünden sadece odasında bakabildiği çiçeklerin çok daha fazla ve renklisi bahçenin her bir yanını süslüyordu. Ön bahçede başlayan ve buranın tam ortasında çember şeklindeki bir yapay şelaleyle son bulan gölet, Sakornya'daki donmuş göllerin aksine canlı ve sesliydi. Pete, suyun şırıltısını duyduğunda başını balkon direğine yasladı ve bir kez daha buranın bir masal dünyası olabileceğini düşündü.


KINGDOM || VegasPeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin