İyi okumalar:):)🤭🤭Theeranya sarayındaki ortak kullanılan banyolar en üst kattaydı. Genç prens hizmetkarın rehberliğinde devasa ve gömme pencerelerin önünde ilerlerken, yüksekten çok daha açık ve geniş görünen yeşil ormana hayranlıkla baktı. Işıl ışıl parıldayan güneşe kadar uzanan çam ağaçlarının bittiği noktada adeta toprağın üzerine serilmiş halıyı anımsatan papatya tarlası vardı. Ve bir an için kendini onların arasında hayal ettiğinde yüzüne huzur dolu bir gülümseme yerleşti.
Buradaki her şeyin inanması güç bir şekilde güzel olmasının yaralı ruhu için iyi olacağını düşünmüştü. Ancak diğer yandan bir gün sahip olduklarını asıl ait olan kişiye devrederek buradan gidecek olduğu gerçeği her aklına geldiğinde, alışmamak için sürekli olarak kendisine hatırlatması gerektiğini hissediyordu.
Artık Sakornya'ya dönmeyecekti. En azından bunun için mutlu olmaya çalıştı; çünkü alfanın böyle bir şey yaptığında neler olabileceğini bildiğini biliyordu. Evlendikten ve başka bir ülkenin topraklarında en az bir gece kaldıktan sonra eski evine dönmesi, hiç kimsenin anlayışla karşılaşacağı bir durum değildi. İnsanlar -en başta kendi halkı- bunun utanç verici olduğunu söyleyecek; belki de çok daha ileri giderek kral Gun'dan -belli bir sebepten- terk edilmiş omega oğlunun öldürülmesini talep edeceklerdi.
İçinde bulundukları hayat ne yazık ki bu kadar katı kurallar barındırıyordu ama veliaht prensin ona bu zalimliği yapmayacağına inanmak istiyordu. Pekala, yeni bir omega ile evlenmek istediğinde, kendisini başka bir şehre sürgün edebilirdi. Theerapanya'ya ait olan herhangi bir yere gönderebilirdi ve gelecekte sahip olacağı kral unvanını elinden alabilirdi. Bununla kesinlikle bir problemi yoktu; çünkü bütün bunlar dünyadaki her omega prensin yaşadığı veya yaşaması muhtemel gerçeklerdi.
Tek eşlilik, bağlılık ya da buna benzer her şey, bir kraldan beklenilmesi gülünç özelliklerdi. Ve hal böyleyken, bir gün dünyaya hükmeden bu krallığın yöneticisi olacak Vegas'tan alabileceği tek şey saygıydı. İşte bu konuda hak sahibi olabilirdi ancak ne var ki, veliaht prens onu dahi Pete'e vermeyecek kadar nefretle doluydu. Yeryüzünde yaşayan her canlının hak ettiği bir duygu için bile bencildi ama Pete bunu da görmezden gelmeye çalıştı. Zaten zorla itildiği bu hayatın içinde, bir de alfadan böyle bir nezaket beklemek nankörlük olurdu, değil mi? Kaldı ki, sevgisi, ilgisi ya da yavru için vereceği düğümü hayal etmeye dahi cüret edemeyeceği kadar önemli şeylerdi.
Yaşlı hizmetkar onları bir kapının önünde durdurup muzip bir gülümsemeyle, geldiği yönde geri gitmeye başladığında Pete yavaşça yutkundu. Yanakları çoktan ısınmaya başlamıştı ve kapıyı açmadan önce derin bir nefes almak zorunda kaldı. İçeride onu bekleyen şeyin acıdan başka bir şey olmadığını bilmesine rağmen, yüzüne sıcak bir gülümseme yerleştirmeye çalıştı. Dünyanın en zalim insanının bile merhameti hak ettiğini düşünen annesi, gülümseme için de aynı şeyleri söylerdi.
Ancak üzerinde gümüş işlemeleri bulunan kapıyı açmaya başladığı sırada, hızla burnuna dolan keskin şeker ve çilek kokusu gülümsemesini kaybetmesine sebep olurken, tiz bir kahkahanın mide bulandırıcı tınısı kulaklarını tırmaladı. Hemen sonra beklediğinin aksine oldukça küçük görünen banyonun tam ortasındaki kalın, gümüş sarmaşıklarla dekor edilmiş beyaz küveti ve içindekileri fark ettiğinde duraksadı.
Genç alfa, küvetin köşesine yayılmış halde yaslanıyor ve daha önce görmediğinden emin olduğu genç bir omegaysa önünde -bacaklarının üzerinde- oturmuş, alfanın vücudunu temizliyordu. Pete, kapının gıcırtısıyla her ikisinin de bakışları kendisini bulduğunda, ahlaksız bir şey yapan onlar olmasına rağmen yanaklarının kızardığını hissetti. Yutkundu ve böyle bir anda bile üzerine düşen görevi yerine getirmek için hafifçe öne eğilerek, alfayı selamladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KINGDOM || VegasPete
Fanfiction"Sana bir aşk vaat etmedim, prens. Huzurlu ve mutlu bir hayat da öyle..."