Öncelikle selamün aleyküm.
İlk bölümü atacak olmanın heyecanıyla karşınızdayım. Her dakika kaç okunma olmuş diye bakacağımdan eminim. İlk defa böyle bir girişimde bulunduğumdan dolayı çok fazla hata ve saçma yazılar yazmış olabilirim. Temennim; devamını merak etmeniz.
İlk bölüm biraz fazla dramatik olsa da sonrasında komik, eğlenceli ve karnımızda kelebek uçurtan bölümler geleceğini bildirmeliyim skskksk. (Sinir krizleri de dahildir)
Beğenmediğiniz, hoşunuza gitmeyen ya da çoook beğendiğiniz noktalarda yorum yaparsanız çok çok çok mutlu olabilirim :D Tavsiyelere açığım a dostlar.
!!Bölüm bir miktar uzun olmuş olabilir fakat bu olayı tam aktarma gerektiğini düşündüm. Teşekkürler.!!
İyi okumalar dilerim...
Bu bölümün şarkısı;
Sezen Aksu- Keskin bıçak❤️❤️❤️
Göğüs kafesim sıkışıyordu adeta. Biri soluk borumu elleri arasına almışta hıncını alırmışcasına sıkıyordu sanki. Neydi şu anı tasvir edecek cümleler, kelimeler? Ne yaşıyordum ben şu an?
Gözlerim doluyor, gördükçe midemi ağzıma getiren görüntüyü bulanıklaştırıyordu. İçimi burkan bu görüntü yetmezmiş gibi ciğerlerim kan kokusuyla dolup taşıyordu. Duyumsadığım kan kokusunun sahibi ise benim bu hayattaki tek varlığım, ailemdi.
Göz yaşlarım bir bir akarken yanaklarımdan, bakışlarımı kucağımda ki bedene çevirdim. Bakmak istemediğim o koca beden, inanmak istemediğim acı gerçek yüzüme haykırıyor ve burada olduğunu açıkça belli ediyordu.
Ağzımdan çıkan mırıltılar inlemeye dönüşüyordu. İçimde kopan fırtınayı dışıma vuramayışımdandı belki de bu çaresizliğim. Zira şu an da yaptığım davranışlar gayri ihtiyari gerçekleşiyordu, benden habersiz.
"B-baba..." Bir fısıltı çıktı dudaklarımdan. Tıpkı kendi gözleri gibi mavi olan gökyüzüne bakıyordu. Öyle boş, öyle ölü bakışlar olduğu aşikârdı.
Mavi gözleri kızarmıştı, sanki saatlerce ağlamışcasına. Göğsünden akan kan önce benim, daha sonra asfaltın üzerine dökülüyordu. Oysa ben bu olanları kavrayamıyordum. Ne olmuştu, nasıl olmuştu da biz bu hâle gelmiştik? Babamı bu hâle nasıl getirmişlerdi?
"Baba!" dedim titreyen sesimle. "Baba, kalk! Kalk baba, lütfen..."
Titreyen ellerimle babamı sarstım yavaşça. Algılarım kapanmış bir hâlde, zihnim bu anı reddederken sarstım babamı. Defalarca denedim fakat olmuyordu, babam uyanmıyordu. Oysa kalkmalı ve beni bu işkenceden kurtarmalıydı.
Önce emin olmak adına korkarak seslendim babama. "Baba..." dedim bulanıklaşan sesimle. Ses yoktu. Sakince tekrar seslendim, tekrar ve tekrar. İstediği olmayınca mızmızlanan bir çocuk edasıyla babama sesleniyordum fakat ne bir hareketlenme ne de bir tepki gelmişti babamdan.
Elimi nereye koyacağımı şaşırarak yere yasladım. Asfaltın arabaların üzerinden geçmesi sonucu bıraktığı sıcaklığı hissettim önce elimle. Kolumla akan burnumu sildim. Bakmak istemiyordum üzerimde olan bedene. Elimde olan son ümit kırıntılarına tutunarak ayakta kalmak istiyordum fakat bu durumda nasıl ayakta kalacağımı ben bile bilmiyordum.
Son bir ümit başımı yavaşça babamın sol göğsüne indirip kulağımı dayadım. Çok sessizdi, sanki babamın kalbi sükûnete and içmişti. Sanki uzun zaman sonra kalbi bir refaha ermişçesine susmuştu. Oysa yapmamalıydı bunu, arkasında hâlâ atan bir kalp dururken onu yalnız bırakıp gitmemeliydi. Yani gerçekten de gitmiş miydi? Hifasını bırakıp gitmemeliydi, o minik kalbi bırakmamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİKES (Kimsesiz)
SpiritualGöğüs kafesim sıkışıyordu adeta. Biri soluk borumu elleri arasına almışta hıncını alırmışcasına sıkıyordu sanki. Neydi şu anı tasvir edecek cümleler, kelimeler? Ne yaşıyordum ben şu an? *** Gördüğü sanrılarla gerçekliği ayırt edemeyen bir kız. Çares...