3.

81 3 0
                                    

Selamün aleyküm

Yavaş yavaş hayatlarına dahil olmaya başlıyoruz sanırım. İlk bölümden sıkılıp bırakanlar olmuştur muhtemelen fakat kalan sağlar bizimdir diyerekten çokça kalp gönderiyorum jsjsjs

 İlk bölümden sıkılıp bırakanlar olmuştur muhtemelen fakat kalan sağlar bizimdir diyerekten çokça kalp gönderiyorum jsjsjs

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Esas kızımız Hifa. Fakat hangisi bir türlü seçemiyorum. Soldaki Hifa'yı daha çok yansıtıyor bence. Fakat isteyen istediğini hayal edebilir diyerek konuyu kapatayım. (Tesettürlü hayal edin lütfen :))

İlerleyen bölümlerde çiftimize yer vereceğim. Sıkılmayın diye bölümleri çok uzatmak istemedim.

İyi okumalar

❤️❤️❤️

1 AY SONRA

"Eşarbını yan bağlama
Eşarbını yan bağlama
Ben söyleyim sen ağlama"

Saye'nin muhteşem ötesi iğrenç sesiyle bu harika şarkıyı dinlemek epey zor oluyordu. Siz siz olun, güzel şarkılarınızı böyle arkadaşlarınızla mahvetmeyin.

Şarkı bittiğinde zaferle gülümsedim. Saye gözlerini devirirken radyoyu kapattı tripli bir hâlde.

"Kezoya bak! İbo gelse alnımdan öper be! Hadsiz!"

"İbo sesini duysa, ayaklarını malum yerlerine vura vura kaçar diyecektin sanırım. İstesem bu kadar kötü söyleyemem." Abartılı tepkime sinir bozucu bir şekilde gülüp ayakkabılarını arabanın koltuğuna yaklaştırdı.

"Bak, vallahi basarım koltuklarına. Yemin içtim bak!"

Arabayı sürerken telaşla ona döndüm. Arabam benim kıymetlim, nimetim, hayatımın anlamıydı. Bunu bana yapmamalıydı.

"Namussuza bak! Hele bir bas, nasıl atıyorum seni otobanın ortasına."

Kötü kadın Müzeyyen edasıyla yayıldı koltuğa. Elinde ki bitmemiş patates kızartmasını kemiriyordu zevkle. Sanarsın aşk yaşıyordu. Fesuphanallah çekip yola döndüm.

"Evde toparlanacak ne kaldı? O evi toparlayana kadar mevtam çıktı dinime imanıma. Eviniz ev değil, müze resmen. Tarihi eser kaçakçılığı mı yaptınız, anlamadım." Saye'nin ilginç fikirlerine salakça bir gülüş attım.

"En son bazanın altından çıkan köstekli saat ve geyikli duvar halısından sonra bunu düşünmedim değil." Benim dediklerime yüzünü buruşturup güldü.

Ahmet amca ve Faruk amcanın 'yakınlarımızda ol, emanetsin sen bize' ısrarlarına dayanamayıp taşınma kararı almıştım. En makul ev ise Ahmet amcaların tam karşılarında ki yeni boşalan daireydi. Zira benim evimin konumu kendilerine bir saat uzaklıktaydı. Her ne kadar sorun olmadığını söylesemde 'Baban böyle olsun isterdi' diyerek ikna etmişlerdi beni. Babam zayıf noktamdı. Adını geçirseler suspus olur, ne denirse kabullenirdim.

Saye de bir hafta önce Trabzon'dan gelmiş, gelir gelmez soluğu benim yanımda almıştı. Altı gündür evi toplamaya uğraşıyor, yeni evi de temizliğe gidiyorduk. Birkaç güne yeni eve taşınacaktım. Şimdiyse biraz başımızı dinlemek için dışarı atmıştık kendimizi. Yorgunluktan canımız çıkana kadar dolaşmış, eve dönüyorduk.

BİKES (Kimsesiz)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin