Uzanıp başıma küçük bir öpücük kondurdu.
"Ben, artık sizin olacağım. "
Hafifçe gülümsedim.
" Aslında, genelde insanlar benimsin falan der. "
" O insanlar birini sahiplenmeden önce onun sana sahip olması gerektiğini bilmiyor. "
Bu kesinlikle hoşuma gitmişti. Dizlerimi karnıma değene kadar kendime çektim. Bugünden sonra bende kesinlikle varisin olacaktım.
Varis,yavaşça yan yan gelerek yanımda durdu. Kafamı omzuna yasladım ve o anın sonsuza kadar sürmesini istedim.
Ertesi gün işi gitmek için uyandığımda kapının önünde varisle karşılaştım.
"Kahvaltı etmedin değil mi? "
" Aslında geç kalıyoruz. "
Dudaklarını kıvırarak düşündüğünü belli eden bir" Hmm" sesi çıkardı.
"Başkan ben olduğuma göre, bugün size geç gelmeniz için izin veriyorum. "
Gülümsedim.
" Oh! Gülümseme. Gülümseyince kendime hakim olamıyorum. "
" Ne için? "
" Öpmemek için. "
Birden yanaklarımın alev aldığını hissettim. Gözlerimi kaçırdım ve cevap vermedim. Varis bir iki adım öne geldi yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Merak etme, ilk öpücüğümüz çok dahaa.. (duraksadı) özel olacak. Tüm mobase teyzeler bize bakarken değil."
Kafasıyla camdan bakan teyzeleri gösterdi.
"Mobase", diyerek kahkaha attım.
Daha sonra küçük bir kafede kahvaltı yaptık. İki kişilik kahvaltı tabağı söyleyince:
"Ah hayır ben kahvaltı tabağı istemiyorum. " dedi varis." Senin için sipariş vermedim ki. " karnımı okşayarak devam ettim." Ben iki kişilik yiyorum. "
Varis gülümsedi ve anladığını belli edercesine kafasını salladı. Kahvaltıyı bitirdikten sonra su fışkiyelerinin yanından geçerken varis bi anda suya doğru iktirdi.
" Ya!!! Ne yapıyorsun?"
Bu sefer bana sarılarak fıskiyelere doğru yürüdü. Çocuklar gibi birbirimize su atarak ıslattık.
En sonunda durdu.
"Tamam çok eğlenceli ama hasta olacaksın. Bu bebek için iyi olmaz. " dedi.
Biraz hayalkırıklığına uğradım ama beni düşünmesine de içten içe sevinmiştim. Varis elimden tuttu. Ve en yakındaki kıyafet mağazasına gittik. İçeri girdiğimiz de önce hamile bölümüne geldik. Ben tek tek kıyafetlere bakarken çift kıyafetleri ilgimi çekmişti. Hamile bir kadın ve erkek kıyafetleri mankenlerin üstünde gerçekten çok hoş duruyordu. Biraz onları inceledim. Daha sonra başka bir kıyafet bakmaya devam ettim. En sonunda uzun geniş kırmızı bi elbisede karar kıldım. Variste kendine bir takım elbise seçmişti. Kıyafetlerin parasını o ödedi ve birlikte şirkete gittik. Sersem sersem gülümserken masama oturdum. Minkyoung yanıma geldi.
"Dün kontrol nasıldı? Bir sorun var mı? "
Gülümserken kafamı hayır anlamında salladım. Minkyoung beni dürttü.
" Hey bir şey olmuş. Gülümsemene engel olamıyorsun. "
Kendimi koltuğuma yasladım ve gülümsemeye devam ettim.
" Rüya gibi Minkyoung. 3 hafta öncesine kadar o kadar mutsuzdum ki. Bu benim için bir hediye mi yoksa ceza mı bilmiyorum. Acaba her iş gibi tuttuğum yeri elimde kalacak mı onuda bilmiyorum. Sadece, eğer rüyaysa uyanmak istemiyorum."
Minkyoung gülümsedi. O da beni böyle görünce mutlu oluyordu.
"Hadi gel bir şeyler içelim. "
Birlikte şirketin altındaki küçük kafeye indik. Kendime soğuk bir şeyler alırken varis, varisin ablası ve eski kocamı birlikte otururken gördüm. Varis bana arkasını dönüktü ve eski kocamla kadın varis yan yana karşısında oturuyordu. Ona baktığımı düşünmesinler diye kafamı kaldırdım. Kasadaki kadın;
"Hazırlandığında haber vereceğim. "
Minkyoung ile birlikte cam kenarına geçtik ve bugün olanlardan bahsetmeye başladık. O sırada garson bağırdı.
" Kang Hae Ri ve Kim Min Kyoung , servisleriniz hazır. "
Minkyoung ben alırım diyerek ayağa kalktı. Ve servisleri getirdi ona doğru döndüğümde varisle göz göze geldik. Bana gülümseyince bende ona gülümsedim. Birden göz kırptı. Kıkırdadım. Göz kırpamadığım için iki gözümü yumarak bir şey yapmaya çalıştım ve hızlıca önüme döndüm. Minkyoung içecekleri getirdi.
"Seninki orada. "
" Ya, seninki falan deme."dedim ve yine yanmaya başlayan yanaklarımı tuttum.
"Bak bak şuna bak. Nasıl da utanıyormuş gibi yapıyor. Yaa! Benim neden yalnız olduğumu biliyor musun? Senin yüzünden!! Tüm haklarımı sen yiyorsun."
Bunun üzerine kıkırdadım. Minkyoung biraz toplu kısa siyah saçlı biriydi. Komik ve eğlenceliydi ama genelde erkekler konusunda şanssızdı. Ne zaman bir erkekten hoşlansa bir şekilde onunla kanka olmayı başarıyordu.
"Ne yani? Lee Do Hyun'u mu beğeniyorsun, varisi mi? "
Gözlerini devirdi.
" Bir kere o pezevenk kocandan asla hoşlanmam. Ana varis biraz iyi şimdi. "
Eline vurdum.
" Yaa! "
Kıkırdadı.
" Yaa! Şaka yapıyordum. Bir kere... (elini sallayarak) ben öyle bebek yüzlüleri beğenmiyorum. "
O sırada önümüzden takım lideri Tak geçiyordu. Başımla işaret ederek
" Ona ne dersin? "
Gözlerini devirdi.
" Bir daha bana böyle birini gösterirsen gözlerini oyacağım. "
Karnımı tuttum.
" Bebeğime böyle iğrenç şeyler öğretmezsen mutlu olacağım. Biraz öncede pezevenk demiştin değil mi? "
" Beklesin ona daha neler öğreteceğim. Hayattan ders alacağına benden alsın. "
Diyerek omzunu silkti.
Kıkırdadım. Minkyoung'u gerçekten çok seviyordum. O yanımda olmasaydı gerçekten bu kadar şeye katlanmak benim için zor olacaktı. Telefonumun titremesiyle irkildim. Varisten mesaj gelmişti.
" Ben sana gülümseme demiştim sanki? "
Bu mesajı görünce gülümsedim. Minkyoung:" Aaaah, harika ergen gibi telefonda mesajlaşırken gülümsüyor bir de. "
Kıkırdadım. Bir mesaj daha geldi.
" Yine? "
Bu sefer cevap yazdım.
" Karşındayken gülümseme demiştin. "
" Değiştiriyorum. Sadece karşımdayken gülümse. Böylece diğer erkeklerin sana bakmasına engel olabilirim. "
Yine gülümsemiştim. Minkyoung iç çekti. Hızla telefonu masaya koydum ve göz ucuyla arkama baktım. Varis hala bana bakıyordu. Gülümseyip önüme döndüm. Öğle arası bittiği içinde masamıza geri döndük. Döndüğümde masanın üstünde bir kutu vardı. Üstünde de ismim yazılıydı. Kutuyu açtım. İçinde bir not vardı.
"Hafta sonu iş gezisine giderken mutlaka yanında getir. "
Hızla içindeki kağıdı kaldırdım. Bu mağazada beğendiğim çift kıyafetlerinin kadın için olanıydı. Elbiseyi çıkarıp öptüm. Ve karnım engel olmasaydı zıplamayı bile düşündüm. Varis elbiseyi görmüş ve ikimiz için almıştı. O an tekrar ve tekrar hayatıma tekrar girdiği için ona teşekkür ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPRING TIME
RomanceSpring Time, iki yıl önce evlendiği ve kendisini çok sevdiğini düşündüğü kocasından hayatının en büyük darbesini yiyen genç bir kadınla ilgili. O her şeye iki kişilik dayanmak zorunda. Karnındaki küçük adam için büyük savaşlar vermesi gerek. Ama ya...