4.Bölüm "İntikam yemini"

38 6 15
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Song- it's snowing like it's the end of the world

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Song- it's snowing like it's the end of the world

4 | BÖLÜM - 'İntikam yemini'

Jeon Somi'yi teslim ettikten sonra arabaya binerek oradan uzaklaşmıştım. Bu gün özel bir gündü. Birinin doğum günüydü. Her zamanki gibi ziyarete gidiyordum. Yol üzerindeki mağazaların birinden bir buket beyaz güller almış bir de küçük  çilekli pasta ve mum almıştım. Hava hafif kararmaya başlamıştı.

Gittiğim yollar ıssız ve karanlıktı. Ormana doğru sürmeye devam ederken arabayı yoldan çıkarmış ormana girmiştim. Kısa süre sürdükten sonra gördüğüm evle boğazımda yumru oluşmuştu. Yutkundum ama gitmedi. Adımlarım evi es geçerek ondan uzaktaki çiçek bahçesine doğru gitti.

Güller solmamıştı. Güzel kokular etrafı bürüdü durgunca gülümsedim. "Haklıymışsın." Biraz daha ileri gittim. Tüm güzel ve rengarenk çiçeklerin ortasında bir mezar vardı. Küçük bir mezar. Çiçekler buradaydı ama sahibi burada değildi. O burada değildi.

Mezarın önüne geldiğimde. Dizlerimin titremesine engel olamadım. Sanki omuzlarımdaki yükü taşıyamadım. Mezarım yanına çöktüm. Çiçek ve pastayı kenara koydum. Elimi mezarın üzerine götürdüm. Gözümden akan yaşa engel olamadım. "Merhaba küçüğüm." Mezarı okşadım. "Bak sözümü tuttum. Yine geldim."

Mezarın üzerini öptüm. Çenem, ellerim titriyordu. "Toprak çok soğuk. Nefret edersin sen soğuktan." Hızla üzerimdeki siyah paltoyu çıkarttım. Yağan yağmuru umursamadım. Mezarın üzerini güzelce okşadım. Aklıma düşmüş gibi yandaki pastayı alıp mumu diktim ve yaktım.

"Bak en sevdiğinden çilekli." Yaşlar hâlâ gözlerimden intihar ediyorlardı. Pastayı yere koydum. "Üzr dilerim sana hediye veremiyorum."
Tüm olanlar aklıma sanki dünmüş gibi geliyordu. Uyuyamıyordum. Uyumak bana zehir gibi geliyordu. Her uyumaya çalıştığımta kabuslar peşimi bırakmıyordu. Mezarın üzerindeki yazıya çarptı gözüm. 'Kim Ji-yoon 2011- 2017'

Flashback: Ji-yoon, Jisoo.

"Abla!" Bağırarak ayağıma koala gibi yapışan bu tatlı meleğe bakıyordum. Başına küçük bir öpücük kondurdum. "Çiçeğim." Kucağıma alıp masanın üzerine oturttum. Elindeki papatya'yı kulaklığımın arkasına yerleştirdi. Sonra minik ellerini bir birine çarptı."Ablama en güzel çiçeği vermek istedim ama senden güzel çiçek bulamadım." Küçük dudaklarını  öne doğru büzmüştü. Bu tatlılığına dayanamadım boynuna bir öpücük kondurdum. Çiçek gibi kokuyordu. Huylandığını biliyordum. Ortama küçük bir kıkırtı saldı. Geri çekildiğimde büyükçe bana gülümsüyordu. Sonra fark etmiş minik parmağını yaptığım kremaya batırıp yedi. Sonra gözlerini kocaman açıp. " Aaaa çilekli basta" Pasta kelimesini söyleyememişti. Kahkaha attım. "Ne yapmış? Ne yapmış?" Ellerini kocaman açıp bana sarıldı. "Basta!"

Born Red // Texting+Düz Yazı✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin