Prenses İzabella

58 22 7
                                    

Prenses İzabella babasının yanında huzursuzdu. Nasıl olur da kendisini hiç tanımadığı bir insanla evlendirirdi diye kendi kendine sitem ediyordu. Kral Zeus karanlık gözlerini kızına dönüp baktı. İzabella bunu fark edince kendini acındırırcasına bakıp boynunu eğdi. Zeus bu soğuk sessizliği sona erdirmek için konuştu.

" İzabella. O güzel gözlerime bakmaktan neden çekiniyorsun. Seni ne kadar çok sevdiğimi bilmiyor musun?  Senin kötülüğünü düşünür müyüm ben? "

İzabella durgun olmaya çalışan bir tavırla Babasının gözlerine baktı. 

" Babacığım anlamıyorsunuz beni... "

İzabella ağzında lafı geveleyerek konuşmaya devam etti.

" Bu krallığımızın istikbali için... "

Zeus çekinen kızına şaşkın bir ifadeyle göz attı.

" Ne oldu? İzabella konuşsana neden hanedanlığımızı lekeleyecekmiş bu? "

İzabella gözyaşlarını tutamayarak ağlamaya başladı Kral tahtından kalkıp kızının yanına oturdu ve kollarından tutup onu sert bir şekilde sarsarak.

" İzabella! "

" Babacığım çok üzgünüm size layık bir evlat olamadım... "

Prenses İzabella annesi Selene'nin içeriye girmesiyle birlikte sustu. Selane hızla kızının kolundan tutup yere fırlattı.

" Merak etmeyin kralım. Herhangi bir sorun yok. Bana da aynı şeyleri söyledi. Korkuyor olmalı ama merak etmeyin yavaşça alışacak. "

Selene kızını yerden kaldırarak kolundan tuttuğu gibi dışarıya çıkardı. Başında her zamanki gibi hilal şeklinde bir taç vardı. Bu tacı bazıları boynuz kulağına benzetiyordu. Prenses Selene'nin en büyük ünü buydu. Kısa anlatmak gerekirse Hyperion ve Thei ailesinin kızıdır. Dünyaya soylu bir prenses olarak gelmiştir. Kral Zeus ile evlilikleri çok normal bir şekilde gerçekleşmişti. Selene çok çekici ve dişil enerjisi çok yüksek bir kadındı Zeus onu gittiği bir krallıkta görmüş ve etkilenmişti babası Zeusun teklifini sunduğunda Selene de sevinmişti çünkü o da ondan etkilenmişti. Zeus gibi bir kralın bile kalbine girdiği için şanslı bir kadın sayılırdı.

İzabellayı odaya atıp hızla kapıyı kapattı.

" Ne yaptığını sanıyorsun sen! Babanın seni öldürmesini mi istiyorsun? Endymion'a aşık olduğunu söylediğinde bunu anlayışla mı karşılayacağını sanıyorsun! Hiç acımadan oracıkta kelleni alır! Endymionu unutacaksın. Gittiğin krallıkta Prens Aresin eşi olacaksın anladın mı beni! "

İzabella yerde ağlarken gözyaşlarıyla birlikte annesine baktı.

" Ben Endymionu seviyorum. Birbirimize söz verdik biz. Neden beni anlamıyorsun. Başka biriyle evlenmek istemiyorum. "

Prenses Selene yerde ağlayan kızına tokat atıp çenesinden tutarak konuştu. 

" Kendine gel! O bir çoban sen ise bir Prenses'in nasıl onunla olmak istersin! Hiç mi krallığımızın adını düşünmüyorsun. Hiç mi babanın evlat katili olmasından korkmuyorsun. Bizi de düşünmelisin İzabella. "

İzabella annesine baktı. Annesi yarı acınası yarı öfkeli gözlerle kendisine doğru bakıyordu. İzabella ise yerde elini yüzüne doğru götürmüş ağlıyordu. Selene biraz daha yanında durduktan sonra.

" Az sonra seni hazırlamak için kadınlar gelecek. Hazırlan ve gözyaşlarını sil kimse seni böyle görmemeli. "

Selene odadan çıkıp İzabellayı orada tek başına bıraktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selene odadan çıkıp İzabellayı orada tek başına bıraktı. İzabella bugünün son günü olduğunu hissediyordu. Bir an önce Endymion ile görüşmeliydi en azından son kez onu görmek istiyordu. Belki kaçmayı teklif ederdi onunla çok uzak diyara giderdi. Karnındaki çocuğu aldırmak zorunda kalmazdı. Çocuğu şuan kimse bilmiyordu ama İzabella karnındaki çocukla başka bir krallığa gitmek istemiyordu bu öğrenilirse evlendiği prens onu yatakta kendi elleriyle öldürebilirdi. Elinde sonunda bekaretinin kaybolduğu anlaşılacaktı hamile olduğunu annesine söylemekten korkuyordu bunu öğrenirse belki bir şeyler yapabilirdi ama karnındaki çocuğu aldırmasından korktuğu için ona hiçbir şey söyleyemiyordu. İzabella hızla üzerine beyaz mavi püsküllü ince ipek bir elbise giyip dışarıya çıktı. Kapının önündeki muhafızlar onun dışarıya çıkmasını engellediler bunu annesi Selene emretmişti. İzabella muhafızların ona dokunamayacağını bildiği için yoluna devam ediyordu muhafızlar ise ona dokunamadığı için onunla beraber gelmeye devam ediyordu. İzabella en sonunda dayanamayarak.

" Kral Zeusun yanına gidiyorum bırakın gideyim! "

muhafızlardan biri

" Üzgünüm efendim prenses Selene sizin dışarıya çıkmamanız için bizi görevlendirdi. Onun sözü... "

İzabella adamın sözünü kesip.

" Ben bir prensesim ne hatle konuşursun benimle böyle! Sizi kral Zeusa şikayet edeceğim bu ne cürret! Hepiniz kelle alma infazınız verilmeden derhal çekilin önümden derhal! "

Muhafızlar bu sözlerden sonra birbirlerine baktılar ve yavaşça kenara çekildiler. İzabella dalgalanan elbisesiyle birlikte koridorlarda hızla yürüdü. Dışarıya vardığında muhafızlar Prenses Selene'nin yanında faytona binmesine yardım ediyordu. At arabaları özenle hazırlanmıştı. İzabella saray sütünları'nın arkasına saklandı prenses Selene sütunların arkasında birisinin olduğunu görmüştü tam arabadan çıkacaktı ki şoför gideceklerini söyledi ve Selene tekrar yerine oturup muhafızların kapıyı kapatmasıyla birlikte ileriye doğru yol aldı. İzabella bir prensesin yanında bu kadar az askerle gitmesine şaşırmıştı az sonra kendisi de yanına hiç asker almadan gidiyordu. Yol boyunca İzabella karnındaki bebeği ve Endymionu düşündü. Bu haberi aldığında nasıl tepki vereceğini düşünmüştü. Onunla çok uzak diyarlara kaçmaya hazırdı ama babası'nın krallık itibarını düşünmeliydi. Hayatı boyunca birileri'nin itibarını düşünüp durmuştu zaten. Koskoca altın bir kafeste hapsedilmişti kimse ona ne istediğini sormamıştı babası nasıl emrederse öyleydi.

Geldiklerinde İzabella hızla oturduğu yerden kalkıp dışarıya çıktı. Kır havasını içine uzun bir solukla çektikten sonra hızla kulubeye doğru koştu. Çiçeklerin içerisinde koşarken bir anda kararını verdi onunla uzak diyarlara kaçacaktı. Tıpkı burası gibi... hayır buradan daha iyi bir yer büyük bir bahçesi olacaktı denize bakacaktı. Üç tane çocukları  olacaktı ve sonsuza dek mutlu yaşayacaklardı...

İzabella ilk başta kapıdan içeride birinin olup olmadığına göz attı. Burası ıssız bir yerdi Endymion genellikle öğle vakitlerinde evde oturur dinlenirdi bu yüzden İzabella evde olduğundan emindi ona süpriz yapmak için bebek adımlarıyla yürüyordu. Onun tepkisini görmek için heyecanlanıyordu ona direkt kaçmayı teklif edecekti evet bunu teklif edecekti.

İzabella yatak odasının önüne geldiğinde elini birleştirip hafif bir tebesümle gülümsedi ve birbirine bağladığı ellerini yavaşça kapıya doğru uzatıp açtı.  Gördüğü manzara karşısında ne yapacağını şaşırmıştı. Endymion ve annesi yatakta çıplak bedenleriyle birlikte yatmaktaydı. İzabella gözünden akan gözyaşıyla birlikte çığlık atacakken arkadan biri ağzını tutup geriye doğru sürükledi...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Entrika DevriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin