Medya: Siyah lotus çiçeği.
🌙
Pat, pat, pat. Islak zeminde var gücümle koşarken adımlarımın çıkardığı ses artık sinir bozucu hale gelmeye başlamıştı. Lanet yakışıklı adam ne diye yağmur ormanları gibi bir yer yaratıyorsa!?
Peki ben neden mi koşuyordum? Tabii ki bu gıcık adamın sakladığı kapıyı bularak buradan kurtulmak için! Bu garip yerden çıkmamız lazımdı, hem de en acilinden!
Son bir aydır birkaç günde bir beni uyurken çok değişik yerlere çekiyordu. Acaba gerçekten simülasyonda falan mı yaşıyoruz?
Neyse bu önemli değil, önemli olan tabii ki benim uykusuz kalmam! Uykusuz bir Mira kesinlikle korkulması gereken biri haline geliyordu ve gün içinde herkesin burnundan getiriyordum .Çünkü geceleri hariç gün ışığında asla uyuyamıyor, kendimi huzursuz hissediyordum. Sanırım sen gece insanı değilsin. Ama gün içindeki huysuz halimden asla bu beyefendi nasiplenmiyordu çünkü ay ışığında beni hapsettiği yerde garip bir şekilde kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyordum.
Adamın her gece beni hapsettiği, yorduğu yetmiyormuş gibi bir de ne kendi adını ne bu yere beni nasıl çektiğini ne de bu yerin adını, söylemiyordu. Başka boyutlara mı geçiyoruz acaba. Simülasyon daha mantıklı geliyor. Ya da belki bir oyundayız ve küçük veletler mekan değiştirip benim kafamı karıştırıyor? Şuan çok mantıklı geldi. Of adını da söylemiyor ve ben bu duruma aşırı tilt oluyorum. O adam bu yer falan saçma sapan sesleniyorum kendi içimde. Hayır yani söylese ölür müydü? Merak ediyor ve takıntı haline getiriyordum işte!
Her şey bir yana işin tuhaf kısmı şuydu ki beni buraya kendi hapsetmesine rağmen asla kaçmama engel olmuyordu ve benimle bir gün dışında neredeyse hiç konuşmamıştı. Beni bu şekilde hapsetmeye başladığı ilk gece biraz etrafı araştırmam sonucu eski bir kapı bulmuştum. Ne kadar zorlasam da açılmamıştı. Daha sonrasında ise bir keresinde evde bulduğum eski antika, üstünde kocaman yazılarla Pyric Büyüleri yazan garip kitabın içindeki cümleler aklıma gelmişti, onları hafızamda kaldığı kadarıyla okuyarak kurtulmuştum, kapıyı açmıştı sözler. Kapıdan geçtiğim gibi de kendimi yatağımda sırılsıklam bulmuştum. Üstelik koca bir gece geçmiş sabah olmuştu! O kitabı ise evdeki büyük kitaplığı alfabetik sıraya göre dizerken rafın arkasına düşmüş bir şekilde bulmuştum. Ve Aa fantastik kitap hadi okuyalım diyerek okumuştuk.
İlk başta neden o kitabın içindeki sözler aklıma geldi diye sorgulamıştım. İki saniye falan.
Sonra çok da umrumda olmamıştı çünkü rüyada olduğumu düşünüyordum. O ise benim kurtulma çabalarımı sadece izleyip, gözlemlemişti. Doğrusunu söylemek gerekirse ilk gün kurtulduktan sonra acaba gerçekten rüya mı gördüm diye düşünmüştüm. Ama gün içindeki yorgunluğumu annemin de fark etmesi ve hasta olduğumu sanmasıyla değişik bir yere çekildiğimi anlamıştım. Ancak anneme bahsetmek istediğimdeyse söyleyeceğim şeyi aniden unutuyordum garip bir şekilde.
Üçüncü gecede ise kapıyı yakın yerlerde bulamayınca üşengeçliğin getirisi ve beni burada sonsuza kadar tutamaz düşüncesiyle oturma eylemi yapmaya karar vermiştim. Ama bana beni çok sevdiğinden, aşık olduğundan ve benim onun mühürlüsü olduğumdan falan bahsetmişti. Ne alakaysa. Mühürün ne anlama geldiğini bilmiyorum ve maalesef ona sorduğumda cevap verme tenezzülünde bulunmamıştı. Bu değişik konuşmadan sonra ilk iki gecenin aksine ben hiç kaçma girişiminde bulunmadığım için oturmuş ,beni izlemeye başlamıştı ve bu aşırı rahatsız ediciydi. Ben ise beni gözü ile taciz eden adama daha fazla katlanamayarak en sonunda ayağa fırlamıştım. Ve koşarak her yerde kapıyı aramıştım. Bulduğum gibi sözleri tekrarlayarak tekrar kurtulmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayın Varisi
Fantasyİki türün özelliğini maksimum düzeyde gösteren dolunay tarafından kutsanan ikizler. Kral olan babaları gördüğü kehanetle güvenlikleri için Dünya boyutuna saklar. Diğer tarafta Pyreacre'den kovulan ve kovulduğu kara boyut olan Deathfall'da kendine...