Medya: Mia ve Max.
🌙
Bir bardak süt ve çikolatalı kurabiye ikilisini yerken aşırı mutlu hissediyordum. Seratonin kaynağımsa kurabiyedeki çikolata değildi. Kayra Akal'dı! Resmen Kayra Akal'la maça çıkacaktım. Mutluluğumu masadaki karmaşa bile engelleyemiyordu.
Koç güzel haberi verdikten sonra onu dinlemeyi bıraktığım için bana kızmıştı ve yarın kahvaltıda kafamı toparlayınca detayları konuşacağımızı söyleyip gitmişti. Arka masamızda gizlice konuşmamızı dinleyen Alex abim koştur koştur anneme olanların haberini verince annem yanıma gelmiş bana bu işin olmayacağını, boyutumuza döneceğimizi söylemişti. Açıkçası onu hiç umursamamıştım. Benim böyle davranmam annemi çıldırtmış olmalıydı ki babamı aramış onunla kritik yapmıştı. Babamsa en azından maça çıkabileceğimi söyleyince hepten kavgaya tutuşmuşlardı.
Abilerim onları sakinleştirmeye çalışırken, Louis dibimde bitmiş yavru kedi bakışlarıyla bana bakmaya başlamıştı. Ama ben sargılı bileğini görmemek için çapraz oturup ona sırtımı dönmüştüm ve şimdi de kurabiye yiyordum işte.
Louis bir kaç dakika sonra koluma iki kere dokundu. Tepki vermedim. Tekrar dokundu. Yine tepki vermedim. Bu sefer ritimli bir şekilde ara vermeden, tekrar tekrar dokundu.
"Yapma." Eli durdu. Ancak bu uzun sürmedi. Tekrar dokunmaya başladı. Arkamı dönüp elini tuttum.
"Yapma dedim Louis." İncittiğim eli olduğunu fark edince elimi refleksle çektim. O elini incittiğimden emindim ancak görünürde hiç bir şey yoktu. Gerçi, elinde eldivenler vardı ama eldivenin içinde sargı bezi olsaydı bu bariz bir şekilde belli olurdu.
"Elim iyi Mira." Yüzüne baktım.
"Bu kadar hızlı iyileşemez ama."
"Austin abimin yanında büyülü bir krem varmış. Ondan sürünce ağrısı hemen geçti." E bu süperdi!
"Gerçekten mi? İyi misin yani!" Heyecanla konuştum. Aynı heyecanla Louis de başını salladı.
"Hı hım! İnanılmaz değil mi?" Eline uzanıp sağına soluna baktım.
"Evet! Ama benim elime neden sürmedi? Ben de istiyorum!"
"Vücudunda hala kontrolsüz bir şekilde kara büyü geziyor da ondan." Dedi Alex abim. Annem ve babam kendi aralarında artık sessiz bir şekilde konuşurken abilerim bize doğru dönmüş ikimizi izliyordu. Louis'in elini bıraktım.
"Ne demek istiyorsun abi?"
"İçindeki büyüyü kontrol edemiyorsun demek bu abicim. Büyü boşluğu oluştuğu sırada sürekli büyü çekmişsin vücuduna. Kontrol etmeyi de bilmediğin için felaket oluşturuyor kısaca."
İrkildim. Abimi duvara fırlatmam. Vücudumdaki izler. Louis'in bileğini incitmem. Felaketler oluşturuyordum.
"Peki, nasıl çıkaracağız bunu vücudundan? Korkuyorum. İstemiyorum çıksın abi!"
"Şşt. Sakin ol abim." Bu sefer konuşan Austin abimdi.
"Çıkartacağız vücudundan. Aslında madalyonunun çekmesi lazımdı büyüyü. Ancak takmıyorsun şu anda, bir yerde düşürmüş olmalısın. Madalyonlarınızda size daha önce de bahsettiğimiz gibi koruyucu büyüler var. Ama büyüyü asıl çeken şey Pyreacre toprağıdır. Birer tutam Pyreacre toprağı da bulunuyordu onların içinde. Aslında madalyonun olmadığı için acele ediyoruz biraz da Pyreacre'ye gitmek için. Maalesef Pyreacre toprağı olmadığı sürece büyü, vücudunda gezinmeye devam edecek. Bu da senin enerji kaybetmen ve en ufak duygu durumunda istemeden kara büyü kullanman demek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayın Varisi
Fantasyİki türün özelliğini maksimum düzeyde gösteren dolunay tarafından kutsanan ikizler. Kral olan babaları gördüğü kehanetle güvenlikleri için Dünya boyutuna saklar. Diğer tarafta Pyreacre'den kovulan ve kovulduğu kara boyut olan Deathfall'da kendine...