2. Bölüm

80 4 0
                                    

Medya: Lana.

🌙

Kimden çıkmıştı bu parti fikri ki? Evde güzel güzel pasta kesip kutlayamıyor muyduk sanki? Sanırım senden çıkmıştı. Evet, ben demiştim anneme büyük bir parti yapalım, herkesi çağıralım diye. İyi halt etmişim cidden. Aslında Louis böyle büyük partileri, eğlenceleri seviyor diye ortaya atmıştım bu fikri. Sevmişti de zaten ama ben bu kadar sıkılacağımı tahmin etmiyordum açıkçası. Pasta kesilme faslının ardından herkes, hayatında daha önce hiç dans etmemişcesine dans etmeye başlamıştı. Buna tabii ki ikizim de dahildi. Ben ise daha fazla bu hareketli ortama ve sese dayanamayıp terasa kaçmıştım.

Avcuma da ikram olarak koyulan kuru yemişlerden almıştım. Teras kalabalık değildi. Sadece bir kaç tane sigara içen insan vardı. Pasif içici olmamak için onlardan en uzağa kaçmıştım ve bu konumda terasın girişinden görünmüyordum. Arasınlar da bulamasınlar, kafa dinleyelim biraz. İç çekip kafamı gökyüzüne çevirdim. Dolunay vardı bugün. Bu güzel tesadüf yüzümü gülümsetmişti. Çünkü bir keresinde annem bir dolunay akşamı doğduğumuzdan bahsetmişti. İlk ben doğmuşum henüz dolunay görünüyorken ve aradan geçen dakikalar sonunda ise tam güneş doğmaya başlarken de Louis doğmuş. Evet biz Louis'in ablasıyız! 29 dakika büyüğüz hem de!

Bir süre daha ayı izledim. Bana huzur veriyordu. Aradan geçen dakikalardan sonra ben sincap gibi badem kemirmeye devam ederken, minik bir kız elinde bir kutuyla koşarak terastan içeri girdi. Terasa göz attığımda etrafta kimse kalmamıştı. Parti bitti de beni unuttular mı yoksa? Neyse evin yolunu biliyorum. Gideriz. Beni düşüncelerimden ayıran az önce terasa giren minik kızın tam önüme geçip boncuk boncuk bana bakmaya başlamasıydı. Elindeki kutuyu bana uzattı.

"Bu nedir?" Diye sordum. Cevap vermedi ve ısrarla kutuyu uzatmaya devam etti. Elinden aldım ve incelemeye başladım. Minik, siyah ve kenarlarında altın işlemeleri olan bir kutuydu. Tam ortasında detaylı bir ay işlemesi vardı. Çok güzel detaylandırılmıştı. Dokunmak istedim. Hissetmeliydim. Eldivenimin tekini çıkardım ve elimi ayın üstünde gezdirdim. Tam o sırada şekil elimi kesti. Hemen elimi çektim ama kutuya kanım bulaşmıştı. Kutunun üstündeki simge parlamaya başlayınca kutuyu yere fırlattım. Küçük kız beni meraklı gözlerle izliyordu. Acaba içindekini o da bilmiyor muydu? Yoksa tepkilerimi mi merak ediyordu?

"Ne var içinde?" Diye sordum. Cevap vermedi. Açıkçası merak ediyordum içinde ne olduğunu ama biraz da ürkütmüştü beni. Sadece bir kabartma elimi kesmişti ve bu çok saçmaydı. Bakmayacaktım içine parlasın dursun banane. Arkamı dönüp terastan çıkacakken ince bir ses duydum. Minik kızın sesiydi.

"Nereye gidiyorsun Luna?" Afalladım. Adımı bilmesi bir yana, özellikle ikinci adımla seslenmesi garipti. Arkamı döndüm ve bu sefer ben onu detaylı incelemeye başladım. Gözleri kahverengiydi. Üstünde yeşil tütü etekli bir elbise vardı. Saçları iki yanından örgülü ve kızıldı. Başının üstünde tuhaf bir taç toka vardı. Tokada kuş tüyü ve bir kaç yaprak vardı. Kim böyle bir toka takardı ki minicik bir çocuğa? Aşırı saçmaydı. Belki kız beğenmiştir. Olabilirdi tabi. Ben böyle bir tokayı beğenip de küçükken taksaydım, Louis benimle dalga geçip soğuturdu kesin. Acaba kızla dalga geçsem o da soğur muydu? Sakın! Bir de kızda travma yaratırsın sonra uğraşmayalım. Doğru. Dudaklarımı büzdüm ama minik kıza cevap vermediğimi fark edince konuştum.

"Bu seni ilgilendirmez küçük kız. Hadi sende ailenin yanına git." Arkamı dönüp tekrar gitmeye başladım. Biraz ilerledikten sonra hafif arkama dönüp kıza baktım hala aynı yerde öylece duruyordu. Umursamayarak geri dönüp gidecektim. Ama gidemedim. En fazla 6 yaşında olan bu kızı gecenin bir vaktinde ailesine teslim etmeden burda bırakmaya vicdanım el vermedi. Oflayarak kızın yanına gittim ve elini tuttum. Neyse ki eldivenlerim elimdeydi.

Ayın VarisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin