{2 yıl önce}
{27.07.2021-salı}Yalnız olmaktan hiç bir zaman şikayetçi olmamıştım. Yalnızlığı benimsemiş, hatta bazen yalnızlığın ta kendisi olduğumu düşünmüştüm.
Peki ya kalabalıklarda yalnız olmak nasıldı? Sürekli bir koşturmacanın içinde olan, hayatın temposuna ayak uydurmaya çalışan insan kalabalığında yalnız olmak...
Nasıldı?Nasıl olduğu hakkında çok fazla düşünsemde bunu hep şöyle betimlerdim: "Çığlık çığlığa her yer ama sesini duyurmaya takatin yok. Herkes gücünü göstermek için bağırıyor sanki ama fısıltılarını duymaya kimsenin niyeti yok."
Ama o duymuştu. Onunda bağırmaya takati yoktu ama beni bulmuştu. Fısıltılarımı dinlemiş, sonra çığlık çığlığa bağıran insan kalabalığına sesimi duyurmuştu.
Erdem, beni anlamıştı. Beni bu kalabalıktan sıyırmış, sonra o kaba kalabalığı bana dünyanın en yüksek tepesinden izlemişti.Bir gün yine o tepeye yorula yorula çıkmış, insaların koşturmacalarını izlemiştik. Bir keresinde Erdem bana "Baksana Melis. Nasılda hissetmeye ve yaşamaya vakitleri yok. Baksana gerçekten. kendilerine ulaşamamışlar ama bir yerlere varmaya çalışıyor her biri." Demişti. "Üzülüyormusun yoksa onlar için..." Dediğimde dalga geçer gibi bir gülümsemeyle yüzünü bana döndü. "Üzülmüyorum Melis. Üzülmenin fayda etmediğine defalarca kez şahit oldum. Ayrıca insanlara üzülmek sadece kalbindeki merhametin mahkemesidir. Bu sadece vicdanına ve insanlığına yatırım olur o kadar."
Ellerini dizlerine bağlamış vaziyette otururmuş yüzünü kalabalığa dönmüştü. "O halde acıyorsun onlara Erdem." Dediğimde bu sefer yüz hatlarını daha çok belli eden bir gülümseme ile bana karşılık vermişti. Yüzünü bana döndü "Ben sadece kendi acılarımın ehliyim Melis. İnsanlara acımam da bir şeyleri değiştirmez."
Onu hem anlıyordum hemde anlayamıyordum. Bakış açısı ne kadar benimkine benzese de aramızda tek bir fark vardı. Erdem insanlara dair umudunu kaybetmişti. Ve ben umut hiç olmadığında bile varmış gibi umuda tutunmuştum.
"Belkide bütün mesele insanlıkla ilgildir Erdem." Dediğimde bu sefer gülmedi. Kaşları çatıldı ve yüzünü banan tamamen dönüp "Haklısın" dedi. "Bütün mesele insanlıkla ilgili."
Erdemi ilk defa o gün beraber yarattığımız o hayali tepede tanımıştım. Onun gerçek manada ne düşündüğünü ne kadar dile dökemesemde hissetmiştim.
Bazen aynı dilden duyduğumuz şeylerin bile tercümanı olamazdı zihnimiz. Çünkü bazı şeyler kalpten gelirdi. Ve ancak kalpten hissedilirdi.
Sonra o hayali tepeden beraber indiğim arkadaşımın yüzüne bakıp içimden ona bir kez daha teşekkür ettim.
Erdem'e dair bu anımı zihnimin en merkezine kazıdım. Birilerinin bir gün bu anıyı okuyacağını bilmeden detayları atlamadığımı umarak bir kez daha zihnime kazdığım yerin üstünden geçtim.
🎈🎈🎈
Ayakabılarımın bağcıklarını bağlayıp doğruluğumda başım çok kötü dönmüştü. Gözlerimin kararmasıyla bir ileri bir geri sendelerken duvara tutundum. İlaçlarımı almış olmama rağmen başımın ağrısı git gide artıyordu. Daha iyi olmayı umarak ve başımın ağrısını görmezden gelerek dışarı çıktım.
Biraz yol yürüdükten sonra Erdem'i sokağın başında direğe yaslanmış vaziyette buldum. Birden arkadan yaklaşıp onu korkutma fikri o kadar cazip gelmiştiki, onunda beni defalarca kez korkuttuğunu varsayarsak bunu yapmam gayet yerinde olurdu. Hem intikam almıyordum ki sadece ödeşiyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzüne Sığınırken
Roman pour Adolescents"Öykü ve Bulut'un hikayesine eşlik etmeye ne dersin."