flawless, taegyu

★

Önümdeki manzaraya bakarken iç çektim hafifçe, yanımda oturan Yeonjun'un gözleri ise bakışlarımın odağıydı. Yani Taehyun'u esir almıştı gözleriyle. Bir yandan yemeğimi yediğimden emin olmak için beni kontrol ediyor, diğer taraftan da ağzının içinde bir şeyler mırıldanıyordu.

Taehyun beğendiği için bugün tekrardan yanağıma noktalarını bırakmış olduğum kahve rengi eyeliner yavaş yavaş kaybolurken, hemen kantinin girişinde konuştuğu esmer kızı süzüyordum.

Boyu kısaydı, zayıf bir kızdı ve göğsü burdan bile belli olacak şekilde iriydi. Fiziği güzeldi, saçları beline kadar geliyordu ve biraz dalgalıydı. Bunun etkisiyle saçları kabarmıştı fakat kötü durmuyordu, aksine güzeldi.

Gerçekten güzel bir kızdı.

Ağzımda, çiğnemiş olduğum lokmayı yutarken gözlerimi kırptım kendime dönerek. Oturduğum yerde başımı eğmiştim şimdi, kendimi süzüyordum. Zayıflamıştım gerçekten şu birkaç gündür; yine de fiziğim değildi öne çıkan, yemek yemediğimin belli olmasıydı. Rahatsızdım açıkçası bundan, bu yüzden biraz da arkadaşlarımın zoruyla başlamıştım yemek yemeye.

Bir hafta önce Taehyun'un yine bana övdüğü bir kızdan dolayı saçımı boyamıştım sarıya. Doğal saç rengim kestaneydi, boyatmadan önce de öyleydi ve alışmıştım. Yüzümde silik duran sahte çiller, üzerimde gerçekten emanet gibi duran tişörtüm ve halkalarımın altındaki morluklar. Yine aynıydım.

Kendimi süzdüğümü gören Huening Kai baktı bana yutkunarak, ardından elini gözümün önünde sallayarak kendime gelmemi sağladı. "Beomgyu hyung, güzelsin. Gerçekten." Bu sözüyle odağı bize dönen Yeonjun da anlamıştı ne olduğunu. Çatalında zorla tuttuğu makarnayı ağzıma tıkadı ve "Taehyun'u biliyorsun Beomgyu, yapma artık şöyle." dedi yüzünü düşürerek.

Omzumu silktim ve "Biliyorum." dedim kısaca. Dün grupta konuşulan şeyler yine aklıma gelirken iç çektim, Yeonjun haklıydı. Taehyun'dan bir buçuk yıldır hoşlanıyordum, bir yıldır değişmeye başlamıştım görünüş açısından. Fakat son aylarda sadece görünüşle sınırlı kalmamıştım. İstemesem bile karakteristik özelliklerime yansıtmıştım bu olanları, eskisi gibi neşeli değildim. Artık eskisi gibi hissetmiyordum.

Önüme döndüğümde derin bir nefes verdim, karşımda oturan Huening Kai'ye bakıyordum. Daha doğrusu bakmaya çalışıyordum çünkü gözlerim arkasında duran Taehyun'a kayıp duruyordu. Yine de Yeonjun'un sesiyle arkadaşlarıma dönebildim.

"Soobin ve Taehyun yakın arkadaşlar mıydı?" sorusuyla kaşlarım çatılırken "Soobin kim?" diye sordum. Yeonjun'un gözleri şokla büyüdü ve "Bizim sınıftaki, uzun çocuk. Yan yana gördüklerinde kim olduğunu sormuştun hatta?" dedi hatırlatmak ister gibi. Aklıma gelen şeyle aydınlanmış gibi ağzım aralandı ve hatırlama nidası bıraktım havaya. Başımı olumlu anlamda salladım ve "Galiba, öyle hatırlıyorum yani." dedim.

Tam o sırada konuşmamızı bölen ses, Taehyun'un karşısındaki kızın kahkaha sesiydi. Üçümüzün de bakışları oraya kayarken, Taehyun'un bir şeyler anlattığını gördüm. Kız ise gerçekten eğleniyormuşcasına kahkaha atarak onu dinliyordu. Taehyun, aldığı tepkiyi beğenmiş olacak ki gülümseyerek devam ediyordu anlattıklarına.

Elimde tuttuğum çatalı batırdığım makarnanın üzerinde dolandırıyordum, bir nevi oynuyordum. Sıkıntıyla çatalı tabağa çarpacak şekilde bıraktığımda çıkan sesten ötürü, elini sandalyesine yaslamış olan ve arkasındaki Taehyun'a bakan Huening Kai irkilerek bana döndü. Yeonjun da sıkıntıyla bir nefes verdiğinde kızın fiziğini inceliyordum hâlâ.

Dudağımı dişlediğim sırada, ayakta duran ince belli kız iştahımı kesmeye yetmişti. Zayıflamam bir an için ümitlenmemi sağlarken iç çekerek durumuma acıdım. Kurumuş olan dudağımı yalayarak ıslattığım sırada Taehyun'la buluştu bakışlarımız.

Bana baktığı zaman hafifçe gülümsedi ve kıza fark ettirmeden onu işaret etti. Ne ima ettiğini anlarken yutkundum ve gülümsemeye çalışarak omzumu silktim. Kızın nasıl olduğunu soruyordu bana.

Bunu fark eden Yeonjun'un yüzü buruştu "Amcık nasıl kaş göz yapıyor bak." Huening Kai onun söylediği şeye hafifçe gülerken başımı önüme eğerek omzumu silktim. Yeonjun, ucunda makarna olan çatalı ağzıma doğru yönlendirdiğinde "İstemiyorum." diye mızmızlandım.

Söylediğim şeyle kaşları çatıldığında zorla ağzımı açtı ve ağzıma tıktı. Ona alttan bakışlarımdan yollarken kabahatini bilen çocuklar gibi gülümseyerek öpücük attı. Gözlerimi devirerek çiğnemeye başladım, o sırada Taehyun kızın yanından ayrılarak buraya doğru ilerliyordu.

Bunu gören Yeonjun anında oturuşunu düzeltti, Huening Kai ise arkasını göremediğinden ötürü anlamaz bakışlarla süzüyordu bizi. Tabii ki bu bakışları Taehyun'un sesini duyana kadardı. "Nasılsınız?"

Yeonjun yapmacık bir sırıtışla cevap vermeye hazırlanırken boğazımı temizledim ve "İyiyiz Taehyun, sen?" diye cevapladım sakin bir tonla. Taehyun bana bakarak gülümsedi ve "İyiyim iyiyim." dedi. Huening Kai "Şaşırmadık." dedi kısık bir sesle. Taehyun ona dönüp "Efendim?" dediğinde ise duymadığını anladım.

Boğazımı temizledim ve "Kızıldan sonra esmere mi geçtin?" diye sordum konuyu açarak, çok fazla konuşmak istemiyordum hakkında ama amacını da merak ediyordum. Gülerek omzunu silkti ve "Yani, güzel kız ama." cevabını verdi.

"Anladım." diyerek geçiştirirken rahatsız olduğum yüzümden de okunuyormuş gibiydi, bunu bana düşündüren şey ise Yeonjun'un bana bakışıydı. Yine de sessiz kalmıştı. Taehyun gülümsedi ve "Neyse, yemek yediğini kontrol etmeye geldim. Gideceğim şimdi." dedi.

Sessiz kalırken başımı salladım ve dudaklarımı birbirine bastırdım. Bunun üzerine Taehyun, tabağa yaslı duran çatalı eline alıp makarnaya batırdı. Ardından çatalı ağzıma doğru uzatarak baktı bana. Yutkunarak ona bakarken "Hadi." dedi ve gülerek izledi tepkimi. Ağzım kendiliğinden açıldığında ise makarnayı yememi sağlayarak "Afiyet olsun, bitirmeyi unutma." dedi.

Yeonjun ve Huening Kai kollarını bağlayarak bizi izliyordu, Taehyun onlara bakmadan çatalı bıraktı ve "Görüşürüz o zaman sonra." diyerek arkasını döndü. Arkasından bakan üç çift gözün farkında mıydı yoksa değil miydi bilmiyordum.

Tek bildiğim, yaptığı en ufak hareketle kalbimi delicesine hızlandırıp kafamı karıştırdığıydı.