Başörtümü son kez düzeltip aynadan kendime baktım. Çantamı sandalyemin üstünden alıp içine baktım. Cüzdanımı açıp kardeşlerim para çalmış mı diye baktım. 20 TL mi!?
En son 100 tl vardı burada!? Pislikler.
Gözlerimi sonuna kadar açtım ve dişlerimi sıkıp bağırdım. Kükremiş de olabilirim tabi.
"Pınar! Murat!" İkisinden de ses çıkmayınca odadan fırlayıp ikisinin kaldığı odaya daldım. Elimdeki 20 tl yi sallayıp "Bu ne ya!? 100 tl mi nasıl harcarsınız?" dedim. Murat testten başını kaldırmayıp "Pınar harcadı." dedi. Pınar ise tırnağına oje sürerken duraksayıp başını kaldırdı. Bana kısa bir bakış atıp Murat'a ölümcül bakışlar attıktan sonra tırnaklarına baktı. Sessizce diğer tırnaklarına da ojesini sürdükten sonra tırnaklarına üfleyip ayağa kalktı.
Bir elinin ojeleri kurumuş mu kontrol ettikten sonra Murat'ın kafasına vurdu. Ama nasıl vurmak. Kolu ilk önce geriye gitti sonra hızla ileri. Sonra bana dönüp "Ben bu tırnaklarımdaki ojeyi aldım kalan parayı kendisi harcadı." dedi.
"Ya zaten yetecek kadar ojen var ne bu sevda kızım ya!?" diye bağırdım. Sonra Murat'a dönüp "İki ay harçlık yok sana." deyip odadan çıktım. Çok gizlice imha ettiğim paramdan biraz alıp çantama koyduktan sonra evden çıkıp camiye doğru ilerlemeye başladım.
Camiye ulaştığımda hızla içeri girip beni bekleyen kızlarımın karşısına oturdum. "Selamun aleyküm kızlar."
.
Ara verme vakti gelince bahçeye çıkacak kızları toplayıp bahçeye çıkardım. Erkek çocukların öğretmeni de onların başında duruyordu. Adama iki saniye bakınca bana baktığını görüp hızla gözlerimi çektim. Banklardan birine oturup çocukları izlemeye başladım. Gözüm arada hocaya da kayıyordu ama hemen çekiyordum.
Ayaklarımı birazcık daha uzatıp çocukları izlemeye devam ettim.
Bir anda sarışın bir çocuk ayağıma takılıp yere düştüğünde hızla kalkıp yanında yere oturdum. "İyi misin?" dedim. Çocuk çoktan dizini tutarak ağlamaya başlamıştı. Hocası gelip oda yanına eğildiğinde dizini açıp baktı. Dizinde küçük bir yara vardı. Hemen çantamdan bu gibi durumlarda gerekli olacak arabalı yara bandını çıkardım.
Çocuğa gösterip "Bak bunu dizine yapıştırınca hemen iyileşecek." dedim. "Yapıştırmamı ister misin?" dedim kaşlarımı kaldırıp. Başını sallayıp dizini bana doğru uzattı. Yara bandını yaranın üstüne yapıştırıp ellerimi birbirine vurup alkış yaptım. "Bitti." deyip ayağa kalktım. Çocuk dizine baktıktan sonra uzattığım elimi tutup ayağa kalktı.
Geri arkadaşlarının yanına koştuğunda mahcup bir şekilde başımı eğdim. "Özür dilerim bacaklarımı uzatmamalıydım." dedim hala gitmemiş olan hocaya. "Benden özür dilemenize gerek yok. Bana bir şey yapmadınız." dedi. Başımı sallayıp gitmesini bekledim. Başımı kaldırdığımda hala gitmemişti.
"Bir şey mi söyleyecektiniz?" dedim. "Ee şey..." dedi. Kaşlarımı kaldırıp gözlerimi kaçırdım.
"Bu akşam müsait misiniz?" dedi. Ben cevap vermeden "Eğer müsaitseniz bu akşam istemeye gelelim." dedi.
.
.
Merhabalarr!
Nasılsınzzz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cami Görevlisi -ARA VERİLDİ
Fiction généraleAyakkabılarımı çıkardım tam camiye gireceğim an önüme tutulan bir sopa ile durdum. "Şey..." dedi başı eğik bir erkek. "Ben şimdilik cami Görevlisiyim. Kadınların girişi buradan değilmiş. Bana yaşlı bir amca burada durup giren kadınları uyarmamı söyl...