Akşam çöktüğünde yemek için masaya buraya zorla getirildiğimden bu yana odamdan tek başıma gidip oturmuştum. Sanki bana bu kadar işkenceyi istismarı yapan karşımdaki vampirler değilmiş gibi hepsi masada yerlerini almış mutlu bir aile gibi yemek yiyorlardı. Yanlış olmasın yemek dediğim şeyler insandı. Söylediklerine göre buradaki insanlar onlardan olmak isteyen ama öncesinde gönüllü bağış yapan kişilerdi. Nasıl bir kişi buna gönüllü olmayı kabul ederdi ki?
Karşılarında otururken hepsine lord vampirden öğrendiğim yalancı gülümsemi takınarak baktım. Aslında onlarında benden bir farkı yoktu. Alice'den emin değilim fakat Setra asla Lordun gözdesi olmamı beklemiyordu. Bu zamana kadar kartlarımı açık oynamıştım. Ama bu vampirlerden öğrendiğim bir şey varsa o da karşımdaki düşmanı gülümseyerek de alt edebileceğimdi.
Lord Adrian yanındaki insan kızın bileğini bırakarak iki kolunu havaya kaldırıp gelen adamı karşılayınca kafamı yemek salonunun dışına çevirdim.
''Kardeşim... Gel ve bize katıl..''
Alec yüzünden saklama gereği duymadığı nefret dolu ifadesiyle bir bana bir lorda baktı ve saygısız bir şekilde sandalyesini çekip oturdu.
''Demek küçük sürtük artık senin yatağını şenlendirecek!''
Öyle bir hırsa kapılmıştı ki öfkesi yüzünden kavuştuğum kurdumu farkedemiyordu. Oysa buradaki en akıllı adam oydu. Keskin bakışlarını üzerinize diktiğinde ve hızını kullandığında karşısında şansınız olmazdı. Kurdum yeniden ona hırlarken dişlerimi sıkıp gülümseyerek lorda döndüm. Gözlerinde bir ışık parıltısı geziniyordu. ikisi arasında oluşacak olan muhabbeti dinlemek için sustum.
''Seninle yemeğimi paylaşmak o sofranın sahibi olduğunu göstermez! Sevgili kardeşime ufak bir eğlence sundum!''
''Eminim öyledir Lordum! Fakat şöyle bir durum var ki yemeğin tadı damağımda kaldı onu bir kez daha tatmak isterim! Böyle şeyler hiçbir zaman aramızda sorun olmadı..Haksız mıyım?''
Alec keskin bakışlarını Lorda dikerken iki kadının da huzursuz kıpırdanmaları gözümden kaçmadı. Bunların arasındaki aile ilişkisi günden güne midemi bulandırıyor yüzlerinin ortasına kusma isteğimi çoğaltıyordu.
''Haklısın... Haklısın olmadı.. Ama artık ben paylaşmak istemiyorum.. ''
Artık ikisi de her an birbirine saldıracakmış gibi dururken bu durum içten keyiflenmemi sağladı. Elimin birini uzatıp Lordun koluna dokundum. Bakışları Alec'ten koparak beni buldu. Diğerlerinin bakışlarını da üzerimde hissetsemde umursamadım.
''Lordum size bahsettiğim konuyu düşündünüz mü?''
Diğerleri merakla bakarken Lord kafasını salladı. Kolunu tuttuğum elimi tutup dudaklarına götürerek öptü. Bileğimi çevirip yalarkan gözlerimin içine bakarak tepkimi kontrol ediyordu. Daha önce de söylediğim gibi akıllı bir adamdı. Ben özellikle mimik oynatmazken nabzımın attığın yeri öptü.
''Alec bana büyücüyü getir!''
''NE! Bu KATİYEN OLMAZ!''
Lordun bakışları daha önce boynumu ısırdığı zaman ki gibi kızıl birer ateş topuna dönerken bakışlarımı Alec'e çevirdim.
''Sana soru sormadım! Emir Verdim!''
''Lordum amacım size sayısızlık etmek değil fakat büyücünün o zindandan çıktığı anda güçlerini kazanacağını sizde biliyorsunuz!''
Alec dişlerini sıkarak konuşurken onu kararından değiştirmek istiyordu. Buna izin vermeyerek Lordun üzerine oynadım.
''Lordum söz bahis çocuklarımız söz konusu!''
![](https://img.wattpad.com/cover/348253683-288-k892169.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alfa'nın Savaşı ( 1. Kitap )
Hombres LoboYeni yetişkinlik dönemine giren Bella ile Alfa eşinin mühürlenmesi sanılanın aksine mükemmel olmamıştı. Peki neydi bunun nedeni? (Kitabın bazı bölümlerinde +18 sahneler olacaktır. )